logo

13 Haziran 2019

Derbiden kim galip çıkar?


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

31 Mart’a giden yolda siyasetin dili hayli gergin ve hatta çatışmacıydı. Özellikle beka endişesi üzerinden seçmenin motive edilmesi, hizmet siyasetini ve rekabetini ikinci plana ittiği gibi demokratik zeminde gözetilmesi gereken teamülleri de teferruata dönüştürdü. Memleketin beka sorunu varken; yani, yarını belirsizken başka neyin önemi olabilirdi ki?

Şimdi bu stratejiden bir parça vazgeçilmiş görünüyor hatta özellikle Kürt seçmenlere yönelik kırıcı dilin telafisi için daha sempatik üslup arayışı bile gözleniyor. Bununla birlikte CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na yönelik “beka” çağrışımlı, AK Parti adayı Binali Yıldırım’a da seçimin iptaliyle başlayan bir dizi ilgili ilgisiz sataşmalar devam ediyor. Yani, 23 Haziran yolunda seçmen doğrudan hedef olmaktan çıktığı için bir parça rahatladı ama adayların gerilimi ve yıpratıcı mesaisi artarak devam ediyor.

Bu açıdan iki adayın kendilerini kişisel özellikleri, becerileri ve vaatleriyle tartıştırma imkanı bulmaları iyi olmuştur. Açık oturum da gayet tabii büyük fırsat olacaktır… Tahminim o ki doğru sorulara muhatap olacaklar ve hem Yıldırım hem İmamoğlu eteklerindeki taşları dökerken bilhassa hâlâ kararsız olan ve gelgit yaşayan seçmen üzerinde etki yaratacaklardır. Şunu da söyleyelim, 31 Mart’ı önde bitirmiş olmak ve sonrasında yaşanan gelişmeler nedeniyle İmamoğlu açık oturuma avantajlı giriyor. Bazı ciddi anketlerin söylediği de budur… Dolayısıyla, anketlere göre canlı yayında İmamoğlu’na beraberlik yetecektir. Yıldırım’a ise mutlaka galibiyet gerekiyor. Ki, farkı kapatıp öne geçebilsin ve çok kısıtlı bir hacme indiği anlaşılan kararsız seçmeni kendi tarafına çekebilsin. Anketlerin söylediği bu…

***

Yayında ne konuşulacak bilmiyoruz. “Tartışma İstanbul’la sınırlı olmalı” denmişti; bu İstanbul’un sadece önümüzdeki dönemini konuşmak anlamına mı geliyor, onu da bilemiyoruz. Ama Binali Yıldırım için AK Parti’nin icraatçı kimliği büyük bir avantaj olduğu kadar İstanbul’un biriken sorunları ve özellikle son dönemdeki faaliyetleri de dezavantajdır. Sorulsa da sorulmasa da bu riski iyi hesaplayıp zihinlerdeki soruları cevaplayacak bir sunum yapması iyi olacaktır.

Bununla birlikte iki adayın da İstanbul dosyasına hakim olmaları, belediye hizmetleri konusunda hazırlıklı halleri aylardır parçası olduğumuz seçim sürecini bir miktar “yerel”leştirecektir diye umuyorum. Ağır, sert, okkalı lafların gölgesi biraz azalıp seçmenin yaşadığı şehirle ilgili bir vizyon görmesi faydalıdır. Böylelikle, belki seçime taşıdığı anlamdan fazlasını yüklememek prensibine de geri dönüş yaparız.

Her şeye rağmen televizyon programı demek bazen saatlerce konuşmak yerine bir imaj ve bir görüntünün sonucu belirlemesi demektir. Bir cümle, bir atak veya tam tersine bir tutukluk adayın kaderini tayin edebilir. Yıldırım’ın da İmamoğlu’nun da hayatları boyunca pazar akşamı yaşayacakları üç saatten daha enerjik, hazırlıklı ve dikkatli olmaları gereken başka bir üç saat olmayacaktır. İmkan ve risk bir arada… Sinirlerine ve dosyasına hakim olan kazanacaktır.

İki adaya da toplumda iyi hatıralar bırakacak ve bu tür tartışmaların önümüzdeki seçimlerde de devam etmesini gerekli kılacak kalitede, saygılı ve başarılı bir yayın diliyoruz.

(KARAR)

Etiketler:
Share
467 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...