logo

08 Kasım 2019

Delikanlılığa çağrı


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

Yeni bir parti kurma hazırlığındaki eski başbakan Ahmet Davutoğlu, dün, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu ziyaretinden sonra, basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Öne çıkan iki hususu:

İstanbul Şehir Üniversitesi meselesi ve Ali Babacan’la münasebetler.

***

Neymiş? Ahmet Davutoğlu başbakanken İstanbul Şehir Üniversitesi’ne “usulsüz” arazi tahsis etmiş.

Vakıf üniversitelerine arazi tahsisine el veren bir kanun var mı kardeşim?

Var.

İstanbul Şehir Üniversitesi o kanunda öngörülen şartları taşıyor mu?

Fazlasıyla taşıyor.

Bütün standartlara göre iyi, kaliteli, başarılı bir üniversite.

Öğrencilerinin önemli bir kısmını ücretsiz okutarak vakıflığın da hakkını veren bir üniversite.

Halkbank’ın bu üniversiteye ait banka hesaplarına tedbir koydurması üzerine yazmıştık; tekrar edelim:

İstanbul Şehir Üniversitesi, ABD ve Avrupa’daki en iyi üniversitelerden mezun olmuş ve bu üniversitelerde görev yapmış akademisyenleri cezbederek ‘tersine beyin göçü’ne hizmet ediyor.

İstanbul Şehir Üniversitesi, farklı alanlarda yapılan KPSS, ALES, ÜDS, YÖKDİL sınavlarında Türkiye’deki tüm üniversiteler arasında ilk ona, belli branşlarda ise ilk beş ve ilk üçe giriyor.

İstanbul Şehir Üniversitesi, Türkiye’de en fazla Erasmus hibe desteği alan üniversitelerden biri.

İstanbul Şehir Üniversitesi, öğrenci memnuniyet anketlerinde en iyi üniversiteler (A+) arasında.

Böyle bir vakıf üniversitesine arazi tahsis etmenin neresi “usulsüz”?

Keşke memleketteki bütün usulsüzlükler böyle olsa!

Davutoğlu, konuyla ilgili dünkü açıklamasında şöyle dedi:

“Şehir Üniversitesi 40 yıllık bir emeğin ürünüdür. 12 Eylül ve 28 Şubat şartlarında geri adım atmayan Bilim-Sanat Vakfı’nın birikimini yansıttığı, ticari kaygıları olmayan bir üniversitedir. Eğer bu bir siyasi hesaplaşmaysa biz buradayız, bizimle hesaplaşsınlar. Binlerce akademisyenin ve öğrencinin geleceğini kimse siyasi malzeme yapmasın.”

Delikanlılığa çağrı bu.

Doğru dürüst makes bulursa ne âlâ.

Bulmasa da Allah büyük.

***

Gelelim Ali Babacan’la münasebetlere.

Babacan liderliğindeki hareketle birleşme ihtimaline ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi Davutoğlu:

“Sayıın Babacan’la ve orada bulunan arkadaşlarla her şeyden evvel dostuz ve bundan sonra da dost olmaya devam edeceğiz. İsterdik ki ve çok çaba sarf ettik ki beraber olunabilsin, ama bizim cihetimizden herhangi bir engel görmememize rağmen bu mümkün olmadı. Mümkün olmamışsa da, bu mümkün olmayış üzerine uzun uzun tartışma yapmaktansa doğru olanı yapmak gerekir, biz de doğru olanı yapmaya çalışıyoruz. İleride ne olur, onu zamanın akışı gösterir; ama şu anda bizim için kendi partimizin oluşumu, sağlıklı bir şekilde oluşumu tek hedefimizdir ve başka hiçbir birleşme ya da ayrışma ve sair gündemimiz yok… Ama herhangi bir görüşme talebi söz konusu olursa da, hiç kimseye, ne Sayın Babacan gibi dostumuz arkadaşımız olan bir kardeşimize ne de herhangi birine Türkiye’de kapımız kapalıdır. Gönlü açık olanın zihni de açık olur, kapısı da açık olur…”

İki hareketin tek parti çatısı altında birleşmesi bu saatten sonra imkânsız görünüyor; ama gönüller, zihinler, kapılar açık tutulursa seçim ittifakı niye olmasın?

Hayırlısı inşaallah.

(KARAR)

Etiketler:
Share
435 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...