logo

21 Nisan 2019

Dava ve devrim


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

– Hocam böyle korkunç haksızlık, nasıl olur? Siz de onları sınıfta bırakın!

Başgil’in cevabı:

“Rasim, benden haksızlık yapmamı, liyakati, hakkaniyeti çiğnememi istiyorsun; böyle bir şey nasıl olur! Yanlışa yanlışla mukabele yanlışı güçlendirir! Biz hakkaniyetten ayrılmayalım.”

Ecevit hükümetlerinin saygın Adalet ve Devlet Bakanlarından Prof. Hikmet Sami Türk, Karar’da Başgil hakkındaki yazım üzerine telefon açtı:

“Ben de merhum Başgil’in öğrencisiydim, bununla onur duyarım. Anayasa hukuku dersinde beni o imtihan etti. Öğrencilerin farklı fikirlerde olmalarını doğal karşılar, siyasi görüşlerinden dolayı ayırım yapmazdı.”

Görüyor musunuz, Başgil’in şahsında somutlaşan akademik ahlakı?

Törenden notlar

Törende konuşan Dekan Prof. Abuzer Kendigelen, bilim insanlarının anılarına saygıda kusurlu bir toplum olduğumuzu, Prof. Başgil gibi büyük bir hukuk âliminin bugüne kadar Hukuk Fakültesince unutulmuş olmasını “anlayamadığını” söyledi. Vefa borcunu yerine getirmek üzere bu bin sayfalık armağan kitabını yayınladıklarını belirtti.

Kitabı hazırlayan diğer isim Doç. Dr. Saadet Yüksel… AİHM yargıçlığına seçilen genç kadın hukukçumuz.

Hükümet bir yıldır AİHM’ye yargıç kabul ettiremiyordu; Saadet Yüksel o yüksek standartlara sahip olduğu için AİHM tarafından kabul edildi.

Kendisini yürekten kutladım.

Bin sayfalık armağan kitabında ilk okuduğum,  Yüksel’in makalesi oldu; cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi konusundaydı.

Son derece teknik hukuk diliyle yazılmıştı; yeni sisteme siyaseten taraftar veya aleyhtar olduğunu çıkarmak mümkün değil. Fakat kuvvetler ayrılığı felsefesini tam olarak özümsemiş değerli bir hukukçu olduğu açıkça belli… “Anayasalı devlet” ile “anayasal devlet” arasındaki farkı anlatarak başlıyor yazısına:

“Bir devleti anayasal devlet yapan başlıca unsur, kuvvetler ayrılığının denetim ve denge mekanizmalarıyla birlikte uygulanmasıdır…”

AYM Başkanı Zühtü Arslan törende konuştuğu gibi kitapta Başgil’in anayasa hukukumuzdaki yeri konusunda akademik bir makalesi de yer alıyor. Prof. Arslan’ın uzun yazısından, Başgil’i tam özetleyen iki cümleyi buraya alıyorum:

“Başgil’in düşüncesinde ‘hürriyet’ özel bir önem taşır. Hürriyet ona göre bireyin huzur ve mutluluğunun ön şartıdır…”

Yüksek değerler

Törende bazı konuşmacıların da belirttiği gibi Başgil’i, kavramların o zamanki anlamıyla “milliyetçi, muhafazakar, liberal, memleketçi, maneviyatçı” olarak tanımlamak mümkün, bu kavramları kendisini de kullanır.

Bugün benzer kavramlara hassasiyeti olanların özgürlük, kuvvetler ayrılığı, denetim ve  denge gibi kavramlar hakkında tavrı nedir?

Ben konuşmamda sağda “dava”, solda “devrim” kavramının hukuk ve hakkaniyet duygusunu dumura uğrattığı söyledim.

27 Mayıs döneminde bazı radikal hocaların “gerici öğrenciler”e tavrı, sonra 28 Şubat uygulamaları bunun örnekleriydi…

Soru çalma suçunu işleyerek kendi müridini makamlara yerleştirmek de “dava”adına hak çiğneme örnekleridir.

KPSS sınavını yüksek puanlarla kazananları sözlü sınavlarda “bizden değil” diye harcayıp “bizden olanlar”ı kazandırmak da böyle!..

Haksızlık güce göre sadece yer değiştiriyor.

Bir de Başgil’in tavrını düşünün…

Tabiat kanunu gibidir: Fikir hareketleri yüksek değerleri siyasi güç kavgasının araçları haline getirdiğinde hukuk da objektif ahlak da dumura uğruyor.

Günlük siyasi güç kavgalarının ateşine kapılmış kesimlere yüksek ahlaki ve hukuki değerleri hatırlatmak için özellikle aydınlar büyük düşünürlerin anılarını ve eserleri canlı tutmalıdır; buna çok ihtiyacımız var.

Etiketler:
Share
438 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...