logo

20 Nisan 2019

Darbecilerle eylemciler anlaşacak mı?


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Sudan’da kitlesel eylemleri organize eden Özgürlük ve Değişim İlanı Güçleri 18 Nisan Perşembe akşamı ordunun genel komutanlık karargâhı önünde “milyonluk” gösteri düzenledi. Göstericiler yine askeriyenin bir an önce devreden çıkması, yönetimin sivillere devredilmesi, askeriye ve emniyet teşkilatının savunma ve güvenlik görevini yerine getirmekle kalması taleplerini tekrar etti. Kitlesel eylemleri organize eden mekanizma, bu gösterinin meydanları dolduran kalabalıkların askere taleplerini kabul ettirme gücüne sahip olduğunu bir kez ortaya koyduğunu dile getirdi.

Özgürlük ve Değişim İlanı Güçleri, Askeri Konsey’e taleplerini sundu. Geçiş dönemi için sivil yönetimin insiyatifinde olan ama askerlerin de temsil edildiği bir Başkanlık Konseyi oluşturulmasını, geçiş sürecinin dört yıl olmasını, 17 bakanın yer alacağı ve sivillerin oluşturacağı bir geçiş hükümeti kurulmasını ve üyelerinin en az yüzde kırkı kadınlardan olacak 120 üyeli bir yasama meclisi oluşturulmasını istiyor.

Darbeciler ise sivil bir hükümet oluşturulmasına razı olmakla birlikte başkanlık konseyinin üyelerinin askerlerden oluşmasını dolayısıyla en üst kademedeki kontrol organının kendilerinde olmasını ve geçiş sürecinin de sadece iki yıldan ibaret olmasını istiyor. Darbeci kadro iktidarı paylaşmak ama kontrol mekanizmasını da elinde tutmak için zorluyor. Siyasi muhalefet yani kitlesel eylemleri organize eden mekanizma ise yönetimin tamamen kendisine devredilmesini, askerin sadece temsil düzeyinde yer almasını, savunma ve güvenlik görevini yerine getirmesini, siyasi yapılanmaya ve sistemin yeniden şekillendirilmesine karışmamasını istiyor.

Arap dünyasındaki dikta rejimleri heyetler göndererek gösterileri organize eden komite ile Askeri Konsey arasında bir uzlaşma sağlanması için çalışmalar yürütmeye başladı. Dikta rejimlerinin bu şekilde burunlarını sokmak istemelerinin asıl amacı Sudan’da ihtilafın çözülmesini ve işlerin rayına oturtulmasını sağlamak değil ülkenin geleceğine el koymak, oluşturulacak yönetimin iplerini kendi ellerine almaktır.

Durumun farkında olan eylemciler gösterilerinde Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın Sudan’daki gelişmelere müdahalesini reddeden pankartlar taşıdılar. “Mısır vasıtasıyla Suudi Arabistan ve BAE’nin müdahalesine hayır; Suudi Arabistan yardımına hayır; BAE yardımına hayır” yazılı pankart olaylarla ilgili görüntülerde özellikle öne çıkarıldı. Ancak sadece darbecilerin değil yönetimi ele almak isteyen sivil organizasyonun da bu ülkelere eli mahkûm olacağını, dolayısıyla bu ülkelerden gelecek yardımları reddedemeyeceğini, bu ülkelerin de yardımları sadece siyasi gidişatı ve yapılanmayı rehin almak amacıyla yapacaklarını tahmin etmek zor değildir. Arap dünyasındaki dikta rejimleri darbecilerle, kitlesel eylemleri organize eden ekip arasında bir uzlaşma sağlaması durumunda ülkenin geleceğine iki kanaldan el koyacağını, iktidarı paylaşan iki kolu birden kendine mahkûm edebileceğini düşünüyor.

Her ne kadar eylemciler, Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin karışmasını ve yardımlarını reddettiklerini ifade eden pankartlar taşısalar da onları organize edenler kendilerinin yönetimi devralmaları durumunda bu rejimlerle uzlaşma ve işbirliği içine girmeden önlerinde duran yığınlarca problemle uğraşmalarının mümkün olamayacağını çok iyi biliyorlar.

O yüzden darbe, yönetimin ele geçirilmesi konusunda ahlakî ve meşru bir temele dayanmadığı gibi Sudan’daki darbe aynı zamanda ülkenin geleceğinin Arap dünyasındaki zulüm rejimleri tarafından rehin alınmasına imkan veren tehlikeli bir girişim olmuştur. Bu, darbeyi bu rejimlerin yönlendirdiği anlamına gelmez. Ama darbeciler, kendilerini kuşatan şartlar sebebiyle bu rejimlerin kucağına oturmuşlardır.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
256 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...