logo

27 Eylül 2018

Çin yönetimi geçiştirirse de…


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) geçen Pazartesi günü Doğu Türkistan’daki “eğitim kampları” hakkında yayımladığı ‘ÇİN: NEREDELER? SİNCAN UYGUR ÖZEL BÖLGESİ’NDEKİ TOPLU GÖZALTILAR HAKKINDA CEVAP VERME ZAMANI’ başlıklı raporu, Türk basınında maalesef hak ettiği ilgiyi görmedi. Çin’in dışında yaşayan ve Doğu Türkistan’daki yakınları hâlâ kayıp olan 100’ün üzerinde kişinin yanı sıra, Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında işkenceye uğrayan birçok kişiyle bizzat da görüşülerek hazırlanan bir rapordan bahsediyoruz. Bugüne kadar bu konuda yapılan en ciddi çalışmalardan biri.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, 10 Eylül’de, “Sincan’daki sözde eğitim kamplarında Uygurlara ve diğer Müslüman topluluklara yönelik büyük çaplı keyfi gözaltılara ilişkin derinden rahatsız edici iddiaları” gündeme getirip, bu iddiaları araştırmak üzere bölgeye gözlemci göndermelerine izin vermesi için Çin yönetimine çağrıda bulunmuş, Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gıng Şuang ise 11 Eylül’de bu çağrıya “Çin’in egemenliğine saygı” talebiylae cevap vermişti. Pekin, UAÖ’nün söz konusu raporunu da ‘Kendi egemenlik alanımızdaki zulmümüze kimse karışamaz’ mealinde bir açıklamayla geçiştirebilir. Yine de bu raporun önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum; zira -tıpkı İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporu gibi- bu rapor da Doğu Türkistan’daki Çin mezaliminin sadece Müslümanlara ait ‘marjinal bir literatür’ olmaktan çıkarak dünya çapında bilinirlik kazanmasına hizmet ediyor.

Kısa vadede değilse bile orta veya uzun vadede -uygun bir konjonktür doğduğunda- bu bilinirlik, Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da zulümden vazgeçirilmesine yarayabilir.

***

Geçen yazımda UAÖ’nün raporundaki bazı önemli hususlara dikkat çekmiş, fakat yer darlığı yüzünden şu önemli hususa değinememiştim: “Çalışma veya eğitim amacıyla özellikle Müslüman nüfusun ağırlıklı olduğu ülkelere gitmek ya da Çin dışında yaşayan insanlarla iletişim kurmak da insanları şüpheli konumuna düşüren temel sebepler arasında….”

Raporda buna somut örnekler veriliyor. Mesela; Kairat Samarkan isimli bir Doğu Türkistanlı, kısa bir süreliğine Kazakistan’a gittiği için “ülkesine ihanet” şüphesiyle Ekim 2017’de gözaltına alınıp Şubat 2018’e kadar -dört ay- toplama kampında tutulmuş. Samarkan kadar ‘şanslı’ olmayanlar da var. 10 aydır kendisinden haber alınamayan Hüseyin Sagambay gibi…

Rapordan okuyalım: “Moskova Devlet Üniversitesi’nde okuyan Kazak öğrenci Bota Hüseyin, babası Hüseyin Sagambay ile en son Kasım 2017’de WeChat’te konuştu. Esasen Sincanlı olan ailesi, 2013’te Kazakistan’a yerleşmişti. Bota’nın babası 2017 sonlarında bir doktora görünmek için Çin’e geri döndü, ancak yetkililer Sincan bölgesine vardığında babasının pasaportuna el koydu. Bota daha sonra akrabalarından babasının ‘siyasi eğitim kampına’ gönderildiğini öğrendi. Sincan’daki akrabaları Bota ile tekrar iletişim kurmalarının onları zan altında bırakabileceğinden o kadar korkuyorlardı ki, babası kampa gönderildikten sonra Bota ile iletişimi kestiler. Bota, yaşadıklarını şöyle anlattı: ‘Babam sıradan bir vatandaş. Gözaltına alınmadan önce mutlu bir aileydik. Birlikte gülüp eğlenirdik. Artık gülemiyoruz ve geceleri uyuyamıyoruz. Her gün korku içinde yaşıyoruz. Bu durum annemi çok yıprattı. Babamın nerede olduğunu bilmiyoruz. Hala hayatta olup olmadığını bile bilmiyoruz. Babamı yeniden görmek istiyorum.’”

***

Ülke sınırlarını çoktan aşan Çin mezaliminin bir cüzünü de yurt dışındaki Doğu Türkistanlılardan ajan devşirme uygulaması teşkile ediyor. UAÖ’nün raporunda bu konuda şu cümleleri okuyoruz: “Çin güvenlik görevlileri, ülke dışında yaşayan topluluklar içinden ajanlar görevlendirmek için saldırganca çaba harcıyor. Ajan olmak üzere seçilen kişilerin iş birliği yapmadıkları takdirde Sincan bölgesinde yaşayan aile üyelerini gözaltına almakla tehdit edildiği ifade ediliyor. İş birliği yaptıkları takdirdeyse sevdiklerine hoşgörülü bir muamele gösterileceğine dair sözler veriliyor. Yurt dışında yaşayan topluluklar içinde kimlerin Çin’deki güvenlik görevlilerine bilgi verdiğinin bilinmemesi, şüphe ve güvensizlik tohumları ekmenin yanı sıra, yalnızlık ve korku hissini derinleştiriyor.”

İngilizce biliyorsanız ve raporun tamamını okumak isterseniz (metnin tamamı henüz Türkçeye çevrilmedi), UAÖ’nün internet sitesine bakabilirsiniz.

(KARAR)

Etiketler:
Share
425 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...