logo

07 Aralık 2018

Çare, ‘din boyası’ ile boyanmış yönetim modeli mi?


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Öncelikle İslam toplumlarının geri kalmışlığının temelinde İslam değil, Müslümanların evrensel mesajı doğru anlayarak siyasi bir model oluşturamamalarının önemli bir payı olduğunu kaydetmek gerekiyor. Oysa gerek Kur’an, gerekse Hz. Peygamber bir yönetim modeli öngörmeyerek, her dönemin şartlarına, kültürel ve sosyolojik özelliklerine göre gerekli devlet yapılanmasını, kurumları inşa etme sorumluluğunu Müslümanlara yüklemiştir.

Ancak şunu da kabul etmek gerekiyor ki Hz. Peygamberden sonra başgösteren iktidar mücadelesi, sosyal, ekonomik ve kişisel sebeplerden dolayı ortaya çıkmasına rağmen, bütün olup bitenler ‘din boyası ile boyanarak’ sağlam bir siyasi model oluşturma fırsatı heba edilmiştir.

***

Mesela Muaviye’nin güç kullanarak iktidarı ele geçirmesi karşısında Ehl-i Sünnet alimleri, meselenin meşruluğunu tartışmak yerine, bu yönetime meşruiyet kazandırma çabası içinde olmuşlardır. Ve maalesef bu zihniyet kayması, siyaset anlayışının gelişmesine değil, dondurulmasına yol açmıştır. Daha da vahim olanı, halkın kayıtsız şartsız itaati esas alınarak yöneticilerin sorumluluğu somut hukuki ilkelere bağlanamamıştır.

Prof. Dr. Ahmet Akbulut “Sahabe Dönemi İktidar Kavgası” adlı eserinde, Müslüman alimlerin sorumluluğu konusunda çok önemli bir tespitte bulunuyor: “Müslüman alimlerin çoğunluğu, sahabe döneminde meydana gelen korkunç olayların sorumlularını kurtarmak için ‘bu savaşlarda her ne kadar Hz. Ali haklıysa da, karşısında bulunanlar ictihad hatası yaptıkları için onlar da sevap kazanmışlardır’ demişlerdir. Halbuki Müslümanın Müslümanı öldürmesi Allah’ın koyduğu kesin bir haramdır…

Müslüman alimlerin görevi ise hata kimin tarafından yapılırsa yapılsın, onu meşrulaştırmak olmamalıdır. Hata yapmak başka şey, hatayı meşrulaştırmak başka şeydir.”

Kuşkusuz bu süreçte en dramatik olan, Müslümanlar arasındaki yürek yakıcı kanlı kavgaların, iktidar mücadelelerinin Hz. Peygambere isnat edilmesidir. Mesela buna delil olarak Hz. Peygamberin gelecekte Müslümanlar arasında meydana gelecek olayları önceden haber verdiğine dair rivayetler vardır. Oysa peygamber bir kahin değildir, dolayısıyla gelecekten haber vermez.

Maalesef İslam alimleri kendi görüşlerini temellendirmek için çoğu zaman Hz. Peygamberin gölgesine sığınarak zalim yöneticileri bile meşrulaştırma yolunu seçmişlerdir. İşte peygambere isnat edilerek geliştirilen bu anlayış, tarihsel süreç içinde Müslümanların temel dini anlayışı haline gelmiştir.

Bugün İslam toplumlarının yaşadığı problemlerin temelinde geçmiş kültürümüzün derin izleri bulunmaktadır. Hatasıyla sevabıyla geçmiş kültürümüzü incelemeden, modern zamanlarda yaşadığımız problemlere çözüm üretmek mümkün değildir.

Gerçek şu ki; İslam tarihinin çeşitli evrelerinde ortaya çıkan farklı siyasi kanaatler din boyası ile boyanarak’ adata bir kutsallık oluşturulmuş ve her türlü eleştirinin önü kesilmiştir.

En acı olanı da kutsiyet atfedilen yöneticileri eleştirmek, dini eleştirmekle eş tutulmuştur. Bu yüzden de İslam toplumlarında hukuku, adaleti esas alan bir yönetim modeli oluşturulamamıştır.

Aslında bütün bunlar özü itibariyle politik bir baskı olmakla birlikte, yöneticilerin kutsanması teolojik-ideolojik bir temele dayandırılarak teslimiyetin ve itaatin yüceltilmesi sonucunu doğurmuştur. Oysa kategorik olarak kişilere itaat akıl dışıdır, hukuka, adalete ve hakkaniyete dayalı toplumlarda sadece yasalara ve ilkelere uyulur. Yöneticilerin hukuk içinde sorgulanmadığı, itaat kültürüyle bireylerin kişiliksizleştirildiği bir toplumda çürüme ve yozlaşma kaçınılmazdır.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » »
Share
497 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...