logo

28 Aralık 2019

Cancevid gerillaları


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Libya’da Arap dünyasındaki ihanet rejimlerinin yardım ve desteğiyle, Sisi cuntası benzeri bir diktatörlük rejimini hakim kılmak amacıyla savaş veren emekli general Halife Hafter’in saflarında savaşanların bir kısmının Kaddafi dönemi kalıntısı askerlerden büyük çoğunluğunun ise Afrika ülkelerinden derlenen paralı militanlardan oluştuğunu daha önce dile getirmiştik. Bu militanların maaşları ise başta BAE ve Suudi Arabistan olmak üzere Arap dünyasındaki işbirlikçi ihanet rejimleri tarafından ödenmektedir. Onlara askeri eğitimi ise genellikle Sisi’nin adamları veriyordu. Son dönemde bunlara Rusya’nın gönderdiği paralı askerlerin de eklendiği biliniyor.

Hafter’in saflarında savaşan militanlar arasında Sudan’dan giden çok sayıda paralı milis olduğu muhtelif haber kaynaklarında daha önce de dile getirilmişti. Sudan yönetimi Libya’ya asker göndermediğini açıkladı. Ancak geçtiğimiz günlerde İngiliz The Guardian gazetesinde Sudan’dan Hafter’in saflarında savaşmak üzere çok sayıda paralı askerin Libya’ya geldiği haberi yayınlandı.

Haberde bu militanların birçoğunun daha önce Ömer El-Beşir’e karşı savaşanlardan oldukları ifade edildi. Hafter’in saflarında savaşmak üzere Libya’ya gelen militanların bazılarının Sudan Bağımsızlık Ordusu mensuplarından bazılarının da Cancevid gerillalarından olduğu belirtildi. Sudan’dan giden militanların bir kısmının daha önce Darfur’da savaşanlardan olduğu ifade edildi.

Ondan önce Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı askerler tarafından da Hafter’in saflarında savaşırken esir edilenler arasında Sudanlı ve Çadlı militanların olduğu belirtilmişti.

Bunlardan Cancevid gerillaları üzerinde biraz durmak istiyorum. Bunlar Sudan’ın Darfur bölgesinde ortaya çıkarılmış bir kontrgerilla örgütünün militanlarıdır. Bunlar önce bölgedeki zenci (Çadlı) kabilelere karşı yerel savaş veren birtakım yerel aşiretler tarafından oluşturuldu. Ancak Sudan’da Ömer El-Beşir yönetiminin en önemli hatalarından biri bu kontrgerilla örgütüne baştan göz yumması sonra da Darfur bölgesindeki Çadlı kabilelerin ezilmesine karşı savaş verdiğini söyleyen ayrılıkçı milis örgütlerini zayıflatmak amacıyla onunla işbirliği yapması oldu.

Cancevid gerillaları Darfur bölgesinde ayrılıkçı milislere karşı savaştıkları iddiasıyla bölgedeki zenci yani Çadlı kabilelerin sivil ahalilerine saldırdılar. Onların geçim kaynakları olan hayvan sürülerine el koydu ve arazilerini tahrip ettiler. Bu saldırılar çok sayıda zencinin bölgeyi terk ederek Çad tarafına göç etmesine neden oldu.

Cancevid gerillaları korkunç saldırılar gerçekleştirdiklerinde Hartum’daki yönetim onlarla olan ilişkilerini gizliyor ve bu gerillaların devlet güçleriyle bir ilişkilerinin olmadığını iddia ediyordu.

Gerçekte ise, normalde asker kökenli olmayan, deve tüccarlığı ile uğraşan ancak daha sonra Darfur bölgesindeki etkinliğinden dolayı askeriyede önemli mevkilere getirilen, general yapılan ve Hızlı Destek Birlikleri’nin başına geçirilen Muhammed Hamdan Daklu söz konusu Cancevid gerillalarıyla işbirliği içine girerek onların saldırılarını yönlendirdi.

Muhammed Hamdan Daklu’nun daha sonra Ömer El-Beşir’e karşı gerçekleştirilen darbede önemli bir fonksiyon icra ettiğini, darbe sonrası oluşturulan Askeri Geçiş Konseyi’nde başkan yardımcılığı yaptığını ve bugün de geçiş yönetiminde etkin bir konumda olduğunu hatırlatalım.

Ömer El-Beşir’in önemli bir mevkiye getirdiği ancak daha sonra onun kuyusunu kazan Muhammed Hamdan Daklu, Suudi Arabistan ve BAE ile yakın ilişki içinde olan biridir. Cancevid gerillalarının paralı militan olarak Libya’ya nakledilmesinde onun büyük bir rolü olduğunu tahmin ediyoruz.

Ne yazık ki Darfur’daki zulmün önemli bir ayağını oluşturan Cancevid gerillaları bugün de Libya’da ihanete destek vermekte ve ihanetçi Hafter’in saflarında savaşmaktadırlar.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
284 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...