logo

18 Mart 2019

Bu ulema zihniyetine kaldıysak vay halimize…


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Epey bir süredir dindar dünyanın aydınlarından siyasetçilerine, sivil toplum örgütlerinden İslami bilimlerdeki hocalarına kadar pek çok kesimin Müslümanca duruş sınavını kaybettiğinin altını çizmeye çalışıyorum. Bununla birtakım kişileri, grupları töhmet altında bırakmak gibi bir niyetim yok elbette. Ayrıca ahlaki erdemler sadece dindarlar için değil, eşrefi mahlukat olan bütün insanlar için geçerlidir.

“Müslümanca duruş sınavı”ndan kastım, İslam’ın evrensel mesajını içselleştirmeyi şiar edinmesi gereken dindarların son dönemde yeterince ahlaki ve vicdani bir duruş ortaya koyamamalarıdır.

Yeri geldiğinde İslami bilimlere vakıf olduğunu düşündüğümüz ulema dahil hepimiz adaletin İslam’ın temel ilkesi olduğunu, birey özgürlüğünün ve hakka-hukuka riayetin dinin esası olduğunu söylemeyi ve bununla övünmeyi pek severiz.

Ama bugün geldiğimiz noktada, aynı ulema ne hikmetse ülkede yaşanan hukuk ihlallerini, özgürlüklerin önüne konulan engelleri görmemeyi, hatta mümkünse bu konudaki olumsuzlukların üzerini örtmeyi tercih ediyorlar. Ancak isimlerinin önüne ‘dindar’ sıfatı eklenen aynı kesimler, İslam’ın adalet ve özgürlüklerle ilgili temel ilkelerini bildikleri halde ve de günümüz İslam toplumlarının bu konudaki sefaletine rağmen, demokratik değerlerin hakim olduğu toplumlara karşı tepkisel bir dil kullanmaktan da çekinmiyorlar.

Ne zaman İslam ülkelerindeki özgürlük yoksunluğundan, adaletsizlikten, despotik yönetimlerin ahlaksızlığından söz etseniz anında bir savunma cephesi oluşturarak emperyalistlerin Müslümanları bu hale düşürdüğünü, ‘özgürlük’ ve ‘demokrasi’ gibi kavramların İslam dünyasını köleleştirmek için icat edildiğini söylüyorlar.

***

Farzedelim ki Batı bu kavramları bizi kandırmak için icat etti, peki Kur’an’da açıkça emredilen adalet, hukuk ve liyakat kavramlarını da mı Batı icat etti? Artık kendimizi kandırmaktan ve bir rahmet dini olan İslam’ı kendi siyasi ve ideolojik hedeflerimize ulaşmak için sponsor olarak kullanmaktan vazgeçelim. Hepimiz biliyoruz ki bugün İslam ülkelerinde yaşayan insanlar özgürlüğün ve refahın olduğu ülkelere gidebilmek için inanılmaz eziyetlere katlanıyorlar. Oturalım ve düşünelim, neden bu insanlar kendi ülkelerinde mutlu değiller…

Maalesef dindar ulemamız da, siyasetçilerimiz de, sivil toplum örgütlerimiz de dinin en açık ve net emri olan “adalet” ve “liyakat” kavramlarından hoşlanmıyorlar. Dahası, bu kavramların önemine işaret edenleri de hiç sevmiyorlar. Eğer şu anda yaşanan hukuksuzlukların, özgürlük yoksunluğunun Müslümanca duruş açısından bir zaaf oluşturduğunu söylerseniz, hemen savunmaya geçip “Canım geçmişte de bu ülkede aynı hukuksuzluklar yaşanmıyor muydu?” benzeri argümanlara sığınıyorlar.

Kabul edelim ki böyle bir savunma dindarlar adına dramatik bir durumdur. Eğer başkaları hukuksuzluk yapıyor diye, dindarlar da aynı şekilde adalete, hukuka, liyakate riayet etmeyeceklerse dinin emirleri bizim için ne anlam ifade ediyor olabilir ki…

Kısacası İslam’ı kendi çıkarları için basamak olarak kullanan bazı ulema demek istiyor ki; geçmiş yönetimler hukuka, adalete riayet etmediler, dolayısıyla biz de riayet etmesek bir şey lazım gelmez… Yani geçmişte birileri zulmettiyse, biz de zulmedebiliriz öyle mi?

İşte böylesine vahim bir tabloyla karşı karşıyayız… Daha da hüzün verici olanı, İslam’ın adalet, hukuk ve liyakat gibi temel ilkelerini savunmayı “ahlakı istismar etmek” olarak değerlendiren bir ulema zihniyeti var ki akıllara zarar… Eğer İslam’ın çağlar üstü mesajını, modern zamanların insanına bu zihniyetle götüreceksek vay halimize…

Oysa dindarlığın kemalini ve özünü oluşturan en önemli kavramlardan birisi ‘ihsan’dır. İhsan, her zaman yüce Yaradan’ın huzurunda olma bilincidir. İşte bu özellik bize, davranışlarımızın hesabını hem kendi içimizde verebilme, hem de Allah’a karşı hesap verebilir olma bilincini kazandırır. Eğer din bilginlerimiz de bir gün, Yüce Yaradan dışındaki güçlerin huzurunda din üretme işinden vazgeçebilirlerse dinin siyasal bir araç değil, rahmet olduğunu anlayacaklardır.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » »
Share
699 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...