logo

08 Kasım 2019

‘Bu gidişle Kabe’ye varamazsın’


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Bir şeyi, evvela kendin anlarsın. Sonra güzel güzel anlatırsın. Böylece anlattığın şeyi insanlar anlarlar ve kabul ederler. İnsanlar kabul edince mutlu olurlar, eski mutsuzluklarından kurtulurlar. Doğru bir şeyin kabul edilmesine sebep olduğun için sen de mutlu olursun. Herkes birbirine anlatır, bütün dünya mutlu olur. Ondan sonra sen sağ ben selamet.

Zaten dünya mutlu olmak için seni dört gözle bekliyordu, Doğu, Batı bunalımdaydı, insanlığın derdine çare olmaktan iyice uzaklaşmışlardı, ne güzel, sayende kurtulacaklar.

Sayende Zanax’tan da kurtulacaklar!

Var mı acaba öyle bir dünya?

Belki vardı.

Gerçekte değil. Gerçekte hiç olmadı böyle bir dünya.

Peygamberler bile istifade edemedi öyle bir kolaylıktan.

Gerçekte yoktu da, bizim kafamızda biraz vardı.

Gençlik yıllarımda bu tür düşünceleri bir müddet taşıdığımı hayal meyal hatırlıyorum.

Anlatıyorum. İnsanlar ikna oluyor. Aaa! İyi böyle. Olucak galiba. Sen devam et.

Sonra gördüm tabii. Hatta şimdi çok eminim.

Oğlum, anlattığın, insanları ikna ediyorum zannettiğin şeyi henüz sen bilmiyorsun.

Bir zarf uzatıyorsun, mazrufu sorsalar çuvallayacaksın.

Dua et, insanlar sana ikna olmasın.

Çünkü ikna olurlarsa, sende bile mevcut olmayan bir şeye ikna olmuş olacaklar.

Doğancan Özsel’in Birikim’deki ‘İslami Rönesans’ yazıları beni işte böyle acayip yerlere götürdü.

Hocalar anlatacak.

Her yerde, her zaman anlatacak, anlatacak, anlatacak.

Neyi anlatacak?

İslam Medeniyeti’ni anlatacak.

Adaleti, hakkaniyeti, merhameti, fazileti anlatacak.

İslam Düşüncesi’ni anlatacak.

Nasıl olsa en sağlam felsefe İslam Felsefesi.

Herkes hocaların anlattıklarına ikna olacak.

Dediklerini tutacaklar.

Böylece, sonunda İslami Rönesans gerçekleşecek.

Evet, basitleştiriyorum.

Olay benim anlattığımdan çok daha karmaşık.

Benim lisanım akademik bir lisan değil.

Yazarken, konuşurken, aksesuarları ayıklıyorum.

Çoğu zaman gerçekliği örttüğünü düşündüğüm süslerden, püsküllerden, pürçeklerden arındırıyorum.

Mümkün olduğu kadar yalınlaştırıyorum.

Yalınlaştırınca da yukarıdaki gibi bir senaryo çıkıyor ortaya.

Peki senaryonun tatbik kabiliyeti var mı?

Yani böyle yapınca, planladığın sonuca ulaşabilir misin?

Eğer ‘İslami Rönesans’ peşindeysen, oraya varabilir misin, varamaz mısın?

Özsel, takip edilen yolun doğru olmadığını düşünüyor. Özetle, ‘o yolla, o yöntemle ulaşılmaz’ diyor.

İleri sürdüğü gerekçelere bakıyorum, doğru.

O yolla ulaşamayacaksam, yolu biraz düzeltince ulaşır mıyım?

Hatta yolu iyice düzeltince ulaşır mıyım?

Bence yolu asfalt da yapsan, duble yol da yapsan ulaşamazsın.

Çünkü zemin sorunlu.

Anlattığım şey son derece ahlaki ama arka planı ahlaki değil.

Anlattığım şey temiz ama ben temiz değilim.

Anlattığım şey adalet ama ben adil değilim.

Şu soruya herkes vicdanında cevap versin:

Böyle olunca, temiz bir şeyi anlatırken, o temiz şeye mi hizmet etmiş olurum yoksa karmaşık, gayrı sahih arka plana mı?

Eskiden hocalarımız söylerdi.

“Kem âlât ile kemâlât olmaz.”

‘Kem’ eksik, az anlamına da geliyor, ‘kötü’ anlamına da.

Alet ‘kötü’ olunca veya ‘eksik’ olunca mükemmelliğe ulaşamazsın.

Bu söz durumu kısmen açıklıyor.

Aletlerimiz eksik ve kötü.

Yanlış yoldan gidince doğru yere ulaşılmayacağını da Sadi-i Şirazi söylesin: meşhur beytiyle.

“Ey yolcu, sen bu gidişle Kabe’ye varamayacaksın; çünkü tuttuğun yol Türkistan yoludur.”

Çeviriyorum madalyonun öteki yüzünü.

Bahse konu olan ilmi veya felsefi faaliyetin finansmanı nasıl sağlanıyor?

Yine basitleştirelim.

Diyelim faaliyet bir organizasyon şirketine ihale edildi.

İhale hakkaniyete uygun bir şekilde mi yapıldı?

Yoksa şirket sahibi kayırıldı mı?

(KARAR)

Etiketler:
Share
405 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...