logo

17 Aralık 2018

Biz bari bunu yapmayalım


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun aktardığı ABD’nin FETÖ lideri Gülen’in iadesi için iyimser yaklaşım içinde olduğu bilgisinden başlayalım. Türkiye’nin bu konudaki geniş kapsamlı dosyalarına rağmen Washington’un bugüne kadar olumlu bir tavır içinde olmamasının ardından şimdi Trump’ın sınır dışı ihtimalini dile getirmesi hiç şüphesiz olumludur. Dahası, Türkiye açısından bu siyasi ve diplomatik başarıdır. ABD ile bir dizi gerilim yaşandığı ortamda bu aşamaya ulaşılması küçümsenemeyecek bir gelişmedir. ABD Başkanı’nın bu noktaya gelmiş olması, meselenin kendisine iyi ve ikna edici bir şekilde anlatıldığını gösteriyor.

İade ve sınır dışı süreçleri böyle konuşmalarla başlar ve zamanla mesafe alınır. Türkiye bu aşamada şimdi daha teknik ve hukuki bir süreç takip ederek siyasi planda elde ettiği bu kazanımı desteklemelidir. Şimdiden sonra teknik adımlarla birlikte meselenin daha fazla dillendirilmesi ve kulakların alıştırılması işe yaracaktır.

Gelelim Bakan’ın aktardığı ikinci önemli konuya…

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye diktatörü Esad’ın “demokratik bir seçim kazanması” durumda kendisiyle çalışmayı düşünebileceğimizi söyledi. Burada biraz duralım…

Bu cümle, Türkiye açısından Suriye’de iç savaşın başladığı günden beri ilk kez sarfedilmektedir ve kesin olmamakla birlikte böylesi bir konuda olabilecek kadar net bir tutum değişikliğini ilan etmektedir. Baştan söyleyelim, içerdiği şart nedeniyle de yanlıştır. Çünkü, Suriye’de içinde Esad’ın bulunduğu bir demokratik seçim mümkün değildir. Umarız bu yaklaşım Astana sürecinin bir perspektifi değildir.

Esad rejimi, iç savaş boyunca nüfusunun en az üçte birini, yani; 26 milyonluk Suriye’nin 8 milyonunun mülteci durumuna düşürmüştür. Bunların sadece 4 milyonu yakını bizim ülkemizde hayatlarına devam etmek zorunda kalmıştır. Yine nüfusun bir o kadarlık bölümlü de Suriye içinde mülteci durumuna düşmüştür. Süreç içinde en iyi tahminle 600 bin ya da 1 milyona yakın sivil de rejim tarafından katledilmiştir. Esad, Rusya’nın desteğini alıp işleri lehine çevirmeye başladıktan sonra ise, geri dönüşleri imkansız hale getirmek için de mültecilerin mülklerine el koymayı garanti eden bir yasa çıkararak bu durumu kalıcı hale getirmenin yollarına bakmaktadır.

Özetleyecek olursak, gidenlerin geri gelmesini istememekte ve kalan Sünni nüfusun da ülkede bir geleceği olmaması için eski düzenden daha katı bir hazırlık içinde bulunmaktadır. Bir anlamda, (Sünni) vatandaşına karşı yaptığı savaşın galibi olarak yeni düzende onlara eskisi kadar bile hayat alanı tanımamayı kendinde hak görmektedir.

Bu şartlar altında Suriye’de demokratik bir seçim şöyle dursun, asgari insani şartlarda düzen tesisi bile imkan dahilinde değildir. Göstermelik, usulen bir seçim yapacağı bellidir ve buna Rusya ve İran başta olmak üzere ve belki Suriye halkını zaten terketmeye hazır olan Trump yönetimi de onay verecektir. Biz bari bunu yapmayalım, Esad diktatörlüğünü onaylamayalım. “Yapanın yanına kâr kalıyor dünyası”na bir imza da biz atmayalım. Türkiye’nin Suriye politikası başarılı olmayabilir ama tezleri ve ahlaki tutumu baştan beri haklıydı ve öyle de kalmalıdır. Öte yandan, Şam ile Ankara arasındaki ilişkiler hiçbir zaman düzelmeyeceği için, böyle bir onay sadece Esad’ın başarı hanesine yazılmaktan öteye anlam ifade etmez. Ne PYD meselesinde işe yarar ne de mültecilerin iadesinde… İki konuda da Esad Türkiye politikalarına uygun tavır takınmaz, takınamaz.

Sanılanın aksine, Suriye dosyasında hala en iyi yol Ankara’nın baskısını Esad üzerinde ağır bir şekilde hissettirmeye devam etmektir.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » »
Share
609 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...