logo

02 Temmuz 2019

Bir sonraki seçimde ekonomi konuşur


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Seçim ekonomisi gevşektir. Zam yapamazsınız. Vergiyi arttıramazsınız. Paranın musluğunu kısmak bir yana hafifçe gevşetirsiniz. Bir şeyler vereceksiniz ki vatandaş fazla sıkılmasın, gerilmesin.

Siz seçim öncesi vatandaşı hoş tutmaya uğraşırken, bu sefer ekonomi gerilir.

Gerildi ekonomi.

İstihdam rakamları kötü.

İstihdam bir teknik terim gibi duruyor. Aslı işsizlik.

Birisi, işsizliğin bütün kötülüklerin anası olduğunu ileri sürse, itiraz etmem.

Yapısal sorunlar da var. Bir ekonomist gibi bunların ne olduğunu sayıp dökmeyeyim.

Bu kadar derdin arasında bir de S 400 belası çıktı.

Niye ‘bela?’

Biz Nato üyesiyiz.

Eskiden Nato’nun karşısında Varşova Paktı vardı. Şimdi yok.

İnsanların, kaybettikleri organlarını hala mevcutmuş gibi hissetmelerine benzer bir şekilde, uluslararası toplum Varşova Paktı mevcutmuş gibi yaşamaya devam ediyor.

Ne kaldı Varşova Paktı’ndan?

Doğru dürüst bir Rusya kaldı.

Biz, Nato üyesi olduğumuz halde, eski düzene göre düşman paktın lideri konumundaki Rusya’dan S 400 füzesi aldık.

Dijital alem acayip.

S 400’ü Türkiye’ye konuşlandırdığımızda, S 400 Nato’nun savunma sistemini tanır mı? Nato’nun sırları S 400 üzerinden Rusya’nın eline geçer mi?

O kadarına benim aklım ermez. Fakat S 400’ün sakıncalarından bahsedenler buna benzer cümleler sarf ediyorlar.

Pentagon ve ABD Dışişleri’nin kullandığı dil de negatif.

Silah satışı konusunda müşkilat icat ediyorlar. Türk pilotlarını F 35 eğitimlerinden çıkartıyorlar, F 35’lerin teslimini erteleyeceklerini söylüyorlar.

Acaba bunca sıkıntının ardından ABD Kongresi’nden Türkiye’ye yaptırım kararı çıkar mı?

Çıkarsa ne olur zaten diken üstünde duran ekonomimiz?

Yaptırım ne?

CAATSA.

Amerika’nın hasımlarına yaptırımlar yoluyla mukabele etme yasası.

Amerikan bankaları Türkiye’ye kredi vermeyebilir, döviz işlemlerini durdurabilir, ticareti kısıtlayabilir, Amerikan şirketlerinin Türk tahvili almasına mani olabilir, ilgili kişilere vize vermeyebilir ve saire.

12 maddesi var. Bunlardan bazıları Türkiye ekonomisini sıkıntıya sokacak nitelikte.

Ekonomi ve siyaset, büyük bir felaketi bekler gibi bekliyor yaptırımları.

Kimi felaket bekler gibi, kimi Mehdi bekler gibi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan G 20 için Japonya’ya giderken herkesin kafasındaki esas mesele buydu.

Erdoğan Trump’la görüşebilecek mi?

Görüşürse, yaptırımları konuşabilecek mi?

S 400 başımıza bir bela getirecek mi?

Görüşme gerçekleşti.

Evvela Trump konuştu.

Ne kadar iltifatkar!

Trump’ın konuşması, bir Türk yetkilinin yapabileceği konuşma kadar uygundu Türkiye’nin tezine.

‘Türkiye bizden Patriot istedi, vermedik. Obama yönetiminin kabahati. Türkiye ne yapsın, gitti S 400 aldı. Türkiye’ye karşı adil davranmadık.’

Cumhurbaşkanı Erdoğan öngörülerinde haklı çıktı.

Trump’ın açıklamaları CAATSA’yı unutturacak kadar güzeldi.

Arada ufak tefek dokundurmalar vardı, Rahip Brunson’un serbest bırakılması konusundaki ifadeleri diplomatik sayılmazdı. Ama Trump bizim S 400 meselemizi anlıyordu.

Biz bir şey verdik mi Trump’a?

Vermedik gibi görünüyor. İnşallah vermemişizdir.

Şimdi bitti mi sorun? Ekonomi kurtuldu mu?

Henüz değil.

Trump’ın Türkiye’yi anlaması olumlu. Ancak ABD Kongresi’nin yaptırım kararı alma ihtimali ortadan kalkmadı.

Trump, Kongre’den yaptırım çıksa bile yaptırımları Türkiye ekonomisine fazla hırpalamayacak şekilde en hafifinden uygulayabilir.

Böylece, ekonomimiz, ilave bir ‘şok’a maruz kalmamış olur.

Yaptırım olmasa da ekonominin birikmiş sorunları yeterince ağır.

‘Acı reçete’ gelebilir.

Alametleri belirdi.

Ekonomi doğru yönetilseydi içmek zorunda kalmayabilirdik acı ilacı ama şimdi ihtiyaç var.

Bazı vergi indirimleri kalkıyor, bazı zamlar sessizce ilan ediliyor.

Bir sonraki seçime kadar düzelirse düzelir.

Düzelmezse bir sonraki seçimde ekonomi konuşur.

Bu seçimde de bir miktar konuştu ekonomi. Ama düzeltilemezse 2023’te daha fena konuşur.

(KARAR)

Etiketler:
Share
361 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...