logo

11 Eylül 2019

‘Beyaz Toros’lar bu kez kimin emrinde?


Bülent Orakoğlu
b.orakoglu@gmail.com

Ailelerin HDP il binası önündeki oturma eylemi sürüyor. Çocuklarının terör örgütünün elinden kurtarılması için HDP önünde eylem yapan aile sayısı HDP’lilerin tüm tehdit ve baskılarına rağmen 7’nci günde 17’ye yükseldi.

Tüm medya ve kamuoyunda dikkatlerin PKK/ YPG, YPJ terör örgütü ile birebir iltisaklı HDP’nin üzerine çevrilmesinden rahatsızlık duyan HDP’li bazı vekiller PKK’nın yayın organı olan ANF’nin Türkçe kanalına konuşarak Kürt anaların eylemini Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı’nın organize ettiği yalanını ve iftirasını dillendirmeye devam ediyorlar. Bu şekilde HDP İl Başkanlığı önünde çocuklarının geri getirilmesini isteyen Kürt annelerini terör örgütü PKK’ya hedef gösterip tehdit ve kara propaganda yoluyla bu annelerin haklı isyanını büyümeden bastırmayı amaçlıyorlar. En önemlisi de Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu’da terör örgütüne katılım sağlamak amacıyla genellikle zor kullanarak dağa kaçırdıkları çocukların annelerini asparagas iddialarla psikolojik harp jargonuyla suçlayarak hükümetin yönlendirdiği yalanına sarılıyorlar. Aileleri AK Parti’nin oyununa gelmeleri konusunda sözde uyarı maskesi altında açıktan tehdit etmekten çekinmiyorlardı. PKK/YPG ile yakın ilişki içinde olan bu HDP milletvekillerine beklenen destek gecikmeden 28 Şubat’ta darbeciler tarafından kullanıldığını itiraf eden bir yazardan geliyordu. Hep söylemişimdir. Bu yazar arkadaş 28 Şubatçıların başaramadığını görünce yargılanmamak için itiraflarda bulunarak özür dilemişti. Samimi olmayan itiraf ve özür boşa gitmişti. Zira 21 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren Ankara 5.Ağır Ceza Mahkemesi Gerekçeli Kararı’nda 28 Şubat’ta darbeciler ile işbirliği yapan medya mensupları ile sivil ayağın isimlerini tek tek sayarak askeri ayak yanında sivil ayağında yargılanmasının gerektiğini aksi halde 28 Şubat darbesini gerçekleştiren sanıklar açısından adaletin tecelli etmeyeceği uyarısında bulunmuştu. Darbe sanıklarının sivil ayaklarını yargılayamazsak bu örnekte olduğu gibi meşru seçimlerle iş başına gelmiş siyasi iktidarları eleştiri sınırlarını aşarak suçlamaya devam ederler. Zira bu yazar bir televizyon programında Kürt anaların eylemini ‘Bir iktidar operasyonu’ olarak nitelemişti. Sözde iktidar bu eylemi; soruna bir çözüm bulmak, dağa giden gençleri geri getirmek için değil, son zamanlarda yükselttiği kaba milliyetçi politikanın kamuoyunda daha çok taraftar sağlaması için yaptırdığı iddialarını öne sürmüştü. Bu iddialarına dayanak olarak da PKK’nın 1984 yılından beri var olduğunu bu süreçte dağa çıkan 15 bin gencin öldürüldüğünü analarının çok ağladığını şehit olan güvenlik görevlilerinin de analarının ağladığını yazısında belirtmişti.

Hatırlanacak olursa Türkiye’de 90’lı ve 2000’li yıllarda devlet içinde çöreklenmiş bazı illegal yapılar terörle mücadele adı altında göz altına aldıkları kişileri beyaz Reno Toros marka araca bindirerek götürmüşlerdi. Bu kişilerden bir çoğu bir daha geri dönmemişti. Toros’un sadece bir araba olmadığı, bu yıllar konjonktüründe kaybedilme ya da gözaltına alınma anlamına gelen, bölgede alakalı-alakasız herkesin canını ve beynini incitmiş kanlı canlı bir Toros canavarı korkusu yaratılmıştı. Teşbihte hata olmaz. Bu kez ise Beyaz Toros canavarı el değiştirmiş direksiyona PKK/YPG- HDP terör örgütü mensupları oturarak Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu’da tüm il ve ilçelerde terör örgütünün dağ ve şehir kadrolarına eleman temin etmek için Kürt anne ve babalarının arzu hilafına binlerce çocuğu kaçırarak terör örgütü saflarına katmışlar ve bir çoğunun ölümüne neden olmuşlardı. Batı’nın gönüllülük örneklerini parlatarak moda dergilerinden ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) gibi resmi sosyal medya hesaplarına kadar pek çok yerde öne çıkarması yine Batı menşeli olan insan hakları nosyonunun teoriden ibaret olduğunu düşündüren bir durumdur. Birçoğu 18 yaşına ermeden öldürülen çocukların çok azı örgüt koşullarında ve çatışmaların gölgesinde hayatlarını sürdürebilmektedir. Sağ kalanlar ise savaşın bitmesinden sonra hayat normallerine dönme ve eğitim, rehabilitasyon süreçlerine adapte olmada önemli sıkıntılar yaşamaktadır. Terör örgütünün çocuk asker kullanımını görmezden gelerek –PYD gibi– yapıları desteklemeye devam eden Batılı devletler ve medya organları da bu durumun sorumluları arasındadır.

Bu nedenle Diyarbakır Cumhuriyet savcılığının PKK/YPG terör örgütü ile organik ilişkisi tüm yönleriyle deşifre olan HDP hakkında İl genelinde açtığı soruşturma çok önemlidir. HDP’nin çocuk yaştaki gençleri nasıl ve hangi yöntemlerle kaçırdığı CENTROM’da dahil olmak üzere tüm sanıklar ile birlikte dış ayağının da deşifre edilerek yargı önüne çıkarılmaları genel güvenliğimiz açısından elzemdir.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
501 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...