logo

19 Aralık 2018

Ben de o ‘Musalla Örgütü’nün içindeydim!


admin
yeryuzubasin@gmail.com

Geçen cuma günü, daha önce AK Parti iktidarında Başbakanlık Müsteşarlığı, Milli Eğitim ve Çalışma Bakanlığı yapmış değerli bilim insanı Ömer Dinçer’in babasının vefatı dolayısıyla Karaman’daydım. Bizim geleneğimizde doğumlar, ölümler ve düğünlerde insanlar dostlarının acılarını ve sevinçlerini paylaşırlar. Bunlar güzel geleneklerdir, çünkü acılar da, sevinçler de paylaştıkça bir anlam ifade eder.

Ama öyle zamanlarda yaşıyoruz ki kadim gelenekler bile insanların yüreğinde hiçbir anlam ifade etmez hale geldi. Son yıllarda özellikle dindar çevrelerdeki yozlaşma ve çürüme gerçekten dayanılmaz boyutlarda. Maalesef ne insani ne de İslami bir değerin kıymeti harbiyesi var… Çok dramatik bir durum ama, herkesin elinden ve dilinden emin olması gereken dindar kesimler ne yazık ki hoyrat ve kadir kıymet bilmez bir görüntü vermekten bile imtina etmez hale geldi.

Neden böyle bir serzenişte bulunduğumu merak edenler olacaktır. Mesele şu; iktidar medyasına mensup bir gazetede, yazının başında belirttiğim cenaze merasimine katılanların neredeyse bir ‘terör örgütü’ mensubu gibi tanımlandığını görünce dehşete kapıldım.

Gazetede “Hayırdır beyler” başlığı ile verilen haberdeki ifadeler şöyle: “Şer ittifakıyla görüşmeleri ortaya çıkan eski Cumhurbaşkanı Gül, Ömer Dinçer’in babasının cenazesinde eski AK Partili Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’la bir araya geldi.”

***

Anlaşılan iktidar muhafızı gazetecilerin işleri bugünlerde oldukça zor. Bir taraftan tam seçime giderken Fransa’dakine benzer bir “sarı yelek” tehlikesini gösterip seçmeni motive edeceksiniz, bir taraftan da cenaze namazlarına sızan eski AK Partili “Musalla Örgütü”nü namazda basıp, “İşte şer ittifakı” sloganlarıyla muhafızlık yarışında en ön safta cenk edeceksiniz…

Gördüğünüz gibi medyamız ne kadar derin mevzularla uğraşıyor! Cenaze namazlarına sızan gizli mihrakları ortaya çıkarıp, memleketi bir beka sorunu ile karşı karşıya kalmaktan kurtarıyorlar!.. İşin traji-komik yanı bir tarafa, gerçekten çok tehlikeli bir zihinsel sapma ile karşı karşıyayız.

Bu nasıl bir çürümedir ki bazı insanlar, cenaze namazında saf tutan insanları “şer ittifakı”nın parçası olarak gösterecek kadar insani ve İslami duyarlılıktan nasipsiz hale gelebiliyor…

Haberi görünce gayri ihtiyari olarak “Vay be, ben de aynı cenaze namazında saf tuttum, demek ki bilmeden bir musalla örgütünün içine düşmüşüm!” demekten kendimi alamadım. Doğrusu insan sormadan edemiyor, Abdullah GülAhmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi isimler bu memlekete nasıl bir kötülük yapmış olabilirler ki, böylesi acımasız bir itibarsızlaştırma kampanyasının hedefi haline gelebiliyorlar. Bu bir akıl tutulması olmalı, başka türlü izahı mümkün değil. Bu karalama kampanyasını yapanların, geçmişte FETÖ liderine övgüler düzdüklerini düşündükçe kahrolmamak mümkün değil.

Şunu biliyoruz ki, her dönemde siyasi iktidarları destekleyen medya grupları, gazeteciler olmuştur, bu da son derece doğaldır. Ama iktidardan daha fazla iktidarcı bir anlayışla eline sopayı alıp insanların haysiyetleri ve onurlarıyla oynamak, nasıl bir gazetecilik olabilir ki… Böyle zamanlarda Bilge Kral Aliya İzzet Begoviç’in şu sözlerini tekrar hatırlıyorum ve zihnime nakşediyorum: “Her iktidar insanları bozar ve bu bozgunculuğun yıkıcı etkisine ancak Allah’a iman ve ahlaki değerlerin sürekli canlı tutulması faaliyeti karşı durabilir.”

Demek ki bazı insanların yüreklerinde öylesine kin ve nefret duvarları örülmüş ki ‘iman’ ve ‘ahlak’ gibi kavramlar o duvarları aşıp bir sevgi iklimine dönüşemiyor.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » »
Share
621 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...