logo

19 Ağustos 2019

Bazıları devlet sever


Yıldıray Oğur
basaksehirnet@gmail.com

Geçen hafta AK Parti 18’inci kuruluş yıldönümünü kutladı. Partinin 18’inci yaşı için bulduğu slogan ise ilginçti; Yaşımız hep 18.

M.F.Ö’nün meşhur şarkısı “Hep yaşın 19”dan esinlenilmiş olabilir.

Ama daha güçlü ihtimal, Kurtlar Vadisi dizisiyle de epey popüler olmuş, o meşhur devletçilik şiarından esinlenmiş olmaları: “Devletin yaşı hep 18.”

Tabii ki 18 yaşın sadece dinamizm, zindelik, tazelik gibi avantajları yok, ergenlik, fevrilik, aculluk gibi dezavantajları da olabiliyor.

Herhalde, AK Parti’nin 18 yıllık hikayesini anlatmak için hazırlanan posterde, 2002 genel seçimi, 2015’deki çifte genel seçimleri ve 2010 referandumunun tarihten silinivermesi 18 yaşın bu dezavantajlarına bir örnek.

Çünkü tarih sonradan istemediğimiz yerleri silebileceğimiz bir şey değil.

Bunun en profesyonel örnekleri Stalin döneminde yapılmıştı.

Lenin’in Sovyet Devrimi’nin ikinci kuruluş yıldönümünde Moskova’da kar yağışı altında yaptığı konuşmanın fotoğrafından, yıllar içinde rejimin hain ilan ettiği önce Kızıl Ordu’nun komutanı Troçki, ardından devrim sırasında komünist partinin yöneticileri Kamenev ve Khalatov silinmişti.

1957 yılına gelindiğinde artık fotoğrafta Lenin’in yanında anlamsız boşluklar vardı. Ama tarihe o fotoğrafın orijinali ve bu silme işlemlerinin gülünçlüğünü anlatan kitaplar kaldı.

Ama o poster kadar AK Parti’nin resmi hesabından paylaştığı 18 yaş kutlama videolarından biri de üzerinde ayrıca durulmayı hak ediyor.

Video “muhtar bile olamaz” kupürleri eşliğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi sesinden bir konuşmasıyla açılıyor.

Cumhurbaşkanı’nın “Bitti dediler, ayağa kalkamaz dediler, göçtü, gitti, gidiyor dediler, ama onlar böyle dedikçe” diye devam ettiği konuşması sırasında görüntülerde ise 2008’deki AK Parti kapatma davası sırasında Anayasa Mahkemesi üyelerini ve Yargıtay Başsavcısı’nı görülüyor.

Ama özellikle bir isim görülüyor; eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç.

Konuşmada “Onlar böyle dedikçe” cümlesi geçerken ekrana önce tek başına Haşim Kılıç’ın, hemen ardından Fetullah Gülen’in görüntüsü geliyor.

Bu şekilde verilmek istenen mesajın üzerinde durmaya değmez.

Ama “AK Parti ve Erdoğan’ı siyaseten bitirmeye çalışanlar” konulu bir video için, üstelik “onlar böyle dedikçe” cümlesine denk gelecek bir görüntü seçilirken akla gelecek son isim Haşim Kılıç olurdu.

1990’da Özal tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilen Haşim Kılıç, 2002 yılında Erdoğan’ın AK Parti kurucusu olamayacağıyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararına şerh koymuş beş üyeden, 2007 yılında meşhur 367 kararına şerh koymuş dört üyeden biri.

Başka kararları, başkanlığı üzerinden eleştirilebilir ama onu 2008’de Anayasa Mahkemesi’nde görüşülen AK Parti kapatma davası için suçlamak ancak gülünç olabilir.

Kılıç, sadece davanın tümden reddedilmesi için karşı oy yazan mahkemenin tek üyesi değildi, mahkeme başkanı olarak içeride verdiği mücadeleyle de kapatma kararı için gerekli nitelikli çoğunluğun çıkmamasını da sağlamıştı.

Yani eğer AK Parti 7’inci yılında kapatılmamışsa ve bugün 18’inci kuruluş yıldönümünü böyle videolarla kutlayabiliyorsa bunda Haşim Kılıç’ın katkıları büyük.

Ama AK Parti’nin kapatma davasının tümden reddedilmesi için yazdığı karşı oy yazısının girişine koyduğu Rosa Luxemburg alıntısında dendiği gibi “Özgürlük yalnızca ve daima farklı düşünenlerin” olsa da, Türkiye’de farklı düşünmenin bedeli her zaman ağır olmuştur.

İşin tuhafı, bugün AK Parti ile farklı düşündüğü için Haşim Kılıç, partinin 18’inci kuruluş yıldönümü videosunda böyle resmedilirken, 367’ye “evet”, başörtüsü yasağının kalkmasına “hayır” diyen, AK Parti’nin kapatılması için oy veren eski mahkeme üyesi Alifeyyaz Osman Paksüt Beştepe’deki resepsiyonlarda görünüyor.

Yine 367’ye “evet”, başörtüsü yasağının kalkmasına “hayır” diyen, kapatma davasında ise AK Parti’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu kararına katılan ama kapatılması yerine hazine yardımı kesilmesiyle cezalandırılmasına isteyen eski mahkeme üyesi Serruh Kaleli ise Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyesi.

367, başörtüsü yasağı ve kapatma davasında aynı şekilde kararlar vermiş ve emekliliği yaklaşan mevcut mahkeme üyelerinden Serdar Özgüldür de son dönemde bireysel hak ihlali başvurularında, iktidarın siyasi tercihleriyle paralel kararlara imza atıyor.

2008’deki kapatma davası sırasında Ankara Hukuk Fakültesi dekanı olarak davayı açan başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya’yı destekleyen bir bildiriye imza atmış Prof. Metin Feyzioğlu da bugün benzer bir çizgide.

Son olarak eğer 2008’de AK Parti kapatılmış olsaydı muhtemelen bugün mevcut olmayacak Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin kongre salonunda yani yürütmenin merkezinde, Yargı Yılı açılışı töreni yapılmasını protesto eden baroları karşısına alıp, törene katılacağını açıkladı.

Onun bu kararını, o günlerde “AK Parti kapatılsın, devrim kanunları uygulansın” diye kampanyalar yapmış Doğu Perinçek de hararetle savundu.

Belki de bütün bu isimler bunda bir çelişki görmüyorlar. Çünkü o gün de, bugün de aslında aynı devletin yanında duruyorlar.

Çünkü bazıları toplum, hukuk değil, devlet ve iktidar sever.

Halbuki AK Parti, 18 yıl önce, “devlet hep 18 yaşındadır” efsanesinin çöktüğü 1999 depremi ve 2001 krizi sonrasında esen demokratikleşme rüzgarlarıyla, devlete karşı toplumun haklarını savunmak gibi iddialarla kurulmuştu.

18 yıl sonra her fikirden devlet-severlerin sevgisini kazandığına göre artık devletleşmiş, siyaset rüzgarları da başka yönlerden esiyor olmalı.

Belki de hep 18 yaşında olmak o kadar da iyi değildir…

(KARAR)

Etiketler:
Share
431 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...