logo

Bazı öğretmenler hayatın uzağında lakin sosyal medyanın tam ortasında!


Fatma Barbarosoğlu
f.barbarosoglu@gmail.com

Ahali her gün neredeyse onlarca vidyo seyrediyor. Hal hatır sormaların yerini, birbirine cep telefonundan vidyo göstermeler aldı. Sosyal medyada yer almayınca kimse kimseden haberdar değil, ne aile hukukunu gözeten muhabbet, ne arkadaşlık hukukuna riayet eden kadirşinaslık, ne komşuluk hukukunu gözeten dikkat var. Bütün dikkatler viral olan yani bir virüs gibi yayılan vidyolara aktarılmış durumda. Herkesin diline düşecek, “gözüne girecek” vidyonun sahibi olmak Mars’ta toprak, mal mülk sahibi olmak ile eş değer.(Niye Mars? Üzerinde düşünün derim.) Hal böyle olunca bebeğini çamaşır makinesinin içine koyup fotoğrafını paylaşan ebeveyn, öğrencilerin komik hallerini öğrencinin mahremiyet hakkına hiç riayet etmeden yayınlayan öğretmen vidyoları çığ gibi büyüyor.

Seyreden seyrettiğini tüketip geçiyor. Sormadan, sorgulamadan, peki ama demeden bir kaç saniyelik kahkaha, bir kaç beğeni için her şeyi imha edilmesinde bir sakınca görülmüyor.

Çok mu abartılı geldi cümlelerim! Peki o halde size bir öğretmen vidyosunda yer alan diyalogu aktarayım. Çoğunuz bu vidyoyu gördü muhtemelen. Ama kaçınız kalben buğzetti? Kaçınız o vidyonun yanlışlarını gördü?

Bir sınıf. Öğretmeni sadece ses olarak duyuyor, fakat vidyonun öznesi olan Behiye’yi ve Behiye’nin arkasında oturan öğrencileri bütün netliği ile görüyoruz. Çocuklar vidyo çekildiğinin farkında. Hatta bir tanesi kameraya el sallayarak kendisini belirginleştirme girişiminde bulunuyor.

Adını bilmediğimiz öğretmen ile öğrencisi arasındaki diyalog şöyle:

Öğretmen: Behiye ileride hangi mesleği yapmak istiyorsun?

Öğrenci: Hocam hiçbir şey olmak istemiyorum.

Öğretmen: Neden? (Öğretmenin neden diye soran ses tonunda öğrencisinin mesleksizlik seçimini adeta onaylayan bir rikkat, hissediliyor. Aradığı cevabı tam da bulmuşçasına memnun öğretmen.)

Öğrenci: Hocam sıcacık yatağımızdan kalkıyık, işe gidiyik, ordan yorgun yorgun geliyik eve, gözümüzün altı hep böyle kırışiyi, (el hareketiyle göz torbalarını tarif ediyor ve sınıf gülüyor),somurtuyi (yüz ifadesi ile somurtmayı tarif ediyor).

Öğretmen: Bundan dolayı meslek sahibi olmak istemiyorsun. Tamam canım. Otur.

Öğrenci inanılmaz bir performans gösteriyor. Tiyatro performansı. Öğretmen bütün öğrettiklerini sahnede eksiksiz uygulayan öğrencisinin “başarısından” pek memnun olmalı ki, sadece vidyoya çekmekle kalmıyor bu “an”ı, aynı zamanda bütün Türkiye’yi sahne yapmak gayretiyle yayımlıyor.

Vidyonun sahibi olan öğretmen, öğrencisinin “doğaçlama”sından pek memnun ama biz öğretmenin bir eğitimci olarak performansından hiç memnun olmadık. Olmamalıyız. Milli Eğitim Bakanlığı öğrencilerinin vidyolarının yayınlayan öğretmenler hakkında ciddi bir müeyyide uygulamak zorunda.

Tekrarlayacağım, yukarıda okumuş olduğunuz diyolog sınıf ortamında Behiye ile erkek öğretmen arasında geçiyor.

İlk soru şu: Çocukların sorulara verdiği cevaplar niye kameraya alınıyor?

Soru iki: Kamera kaydı olan her şeyi tepe tepe kullanma hakkımız mı var?

Soru üç: Behiye kameraya değil de başka bir ortamda konuşsaydı ne söylemiş olacaktı?

(Milli Eğitim Bakanlığı çocukların “mesleksizlik” tercihi üzerinde ciddiyetle durmalı.)

İ-nesli için yani 1995’ten sonra dünyaya gelenler için öncelik fenomen olmak. Dile düşsün de nasıl düşerse düşsün.

Öğretmenlerin görevi öğrencilerin fenomen olmasına katkı sağlamak değil.

Ve en önemli soru: Erkek öğretmen kız öğrencinin mesleksizliği yücelten, çalışmayı olumsuzlayan tavrını niye tashih etmeye çalışmıyor?

Bir meslek sahibi olmadığında yataktan istediği zaman kalkacağı, hiç yaşlanmayacağı ve hiç yorulmayacağı bir hayat düzeneğinin hiç mümkün olmadığına dair öğrencilerini hayata hazırlamakla mükellef değil mi bir öğretmen!

Üstelik bu vidyo bütün meslek sahibi kadınları ve özellikle de kadın öğretmenleri aşağılamıyor mu?

Bitmedi, sıcak yatağından kalkmamak için meslek sahibi olmamayı ideal olarak benimseyen kız öğrenci yarın çocuk sahibi olduğunda sıcak yatağından nasıl kalkacak?

Bir mesleği olmadan hayatını nasıl idame ettirecek?

Bu kız çocuğunun nineleri, annesi, sıcacık yataklarından kalkarak ektiler, diktiler, hayvanlara baktılar, ortalığı silip süpürdüler, çamaşır yıkadılar, yemek pişirdiler, ekmek pişirdiler, kışlık nevaleyi yazdan hazırladılar. Ve halâ hazırlamaya devam ediyorlar.

O halde öğretmen bu vidyo ile kime ne mesaj vermiş oldu?

A- Tiyatroya çok kabiliyetli öğrencilerim var.Behiye‘ye tiyatrolarda yer verilsin.

B- Çalışan kadınlar kavgacı, sinirli ve gergin olur. Kadınların çalışması yasaklansın.

C- Hayatı anlamak, öğretmeni olduğum çocuklara hayatı öğretmek noktasında yetersizim, bari hepimiz eğlenelim.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
335 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...