logo

07 Ağustos 2019

Barış Koridoru ile ilgili iki senaryo


Bülent Orakoğlu
b.orakoglu@gmail.com

Türkiye, Suriye topraklarına üçüncü askeri harekatını yapmaya hazırlanıyor. Fırat Kalkanı ve Afrin’e yönelik Zeytin Dalı operasyonlarının ardından Türkiye, ABD’nin “kırmızı çizgisi” olarak görülen ve YPG terör örgütüne yönelik Fırat’ın doğusuna yapılacak hava destekli kara harekatı için gün sayıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Pazar günkü açıklamasında “Afrin’e, Cerablus’a, El-Bab’a girdik. Şimdi de Fırat’ın doğusuna gireceğiz. Biz bunu Rusya ile ABD ile paylaştık. Hedefimiz asla Amerikan askerleri değildir, bölgede faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarıdır” açıklamasını yaptı. Reuters’in haberine göre TSK’nın eğittiği Suriye Ulusal Ordusu (ÖSO) Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik olası bir operasyonuna 15 bin savaşçıyla destek vermeye hazır olduklarını açıkladı. Ordu sözcüsü binbaşı Yusuf Hamud operasyonun “Türk ve Suriye topraklarından simultane bir şekilde” başlatılacağını belirterek cepheleri Menbiç, Tel Abyad ve Resülayn olarak sıraladı. Hamud Türkiye topraklarından operasyonun Suriye’dekinden birkaç gün önce başlayabileceğini de kaydetti.

Türkiye bir taraftan Fırat’ın doğusuna yapılacak askeri harekat için ABD’ye psikolojik harp uygularken diğer taraftan askeri harekat seçeneğini saklı tutarak düğümü çözmede önemli rol oynayabilecek iki küresel lider Putin ve Trump ile bizzat kurduğu yakın ilişkiler sayesinde diplomasiyi devreye sokmuş görünüyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan “Güvenliğini sağladığımız diğer bölgeler gibi Fırat’ın doğusunu da çok yakında huzura, emniyete ve istikrara kavuşturacağız” açıklamasını yapmıştı. Bu amaçla Türkiye’nin Amerika ve Rusya başta olmak üzere sahada askeri varlığı olan güçlerle temas içinde olduğunu belirten Erdoğan, “Her iki tarafla da son derece olumlu istişareler gerçekleştirdik. Diplomatik çabalarımızı devam ettirirken aynı zamanda da bir sonraki adım için hazırlıklarımızı tamamladık. Bu süreçte amacımız, kendi milli güvenliğimizi özellikle güçlendirmenin yanında Suriye’nin toprak bütünlüğünü garantiye almaktır” demişti. Türkiye’nin ABD üzerinde uyguladığı askeri ve diplomatik baskılar sonucunda apar topar Türkiye’ye gelen ABD’li askeri yetkililer ile ‘Suriye’nin kuzeyinde tesisi planlanan ‘Güvenli Bölge veya Barış Koridoru’na yönelik görüşmeler MSB/Ankara’da başlamış gün içinde bir netice alınamadığı için 06.08 tarihine ertelenmişti.

Suriye’de güvenli bölge konusunu görüşmek üzere geçen hafta Ankara’ya ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey başkanlığında gelen heyet ile bir uzlaşı sağlanamamıştı. Türkiye’nin beklenti ve şartlarını karşılamayacak önerilerle masaya oturan Jeffrey başkanlığındaki heyet, terör örgütü PKK/YPG koruma kalkanı oluşturacak teklifleriyle Ankara’nın sabrını taşırmıştı. İplerin kopmasına neden olan görüşmede Washington yönetimi, teröristlere kol kanat germek politikasından vazgeçmeyeceğinin sinyallerini verdiğinden bir hafta içinde ikinci kez Türkiye’ye gelen askeri yetkililer ile yapılan görüşmelerde Türkiye açısından olumlu gelişmeler yaşanamayacağı düşünülebilir. Ancak ben aksi bir kanaat taşıyorum. Zira Türkiye, güvenli bölge konusunda ABD’ye sunduğu şartlarından hiçbir değişikliğe gitmeyeceğini, Ankara’ya gelen ilk heyete net bir şekilde ifade etmişti. Bu nedenle ABD’li askeri yetkililerden oluşan ikinci heyetin Türkiye’nin tezlerine yönelik önemli tavizler verebileceğine inanıyorum. Barış Koridoru ile ilgili askeri yetkililer arasında yapılan görüşmelerin nasıl sonuçlanacağına ilişkin Ankara’da dillendirilen iki senaryoyu sizlerle paylaşıyorum.

İlk senaryo Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’a ait; ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’nin kuzeyinde “güvenli bölge” kurma açıklaması, hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu bölgenin Türkiye tarafından oluşturulacağını söylemesi, Moskova zirvesi öncesinde dikkat çekti. Ankara-Washington arasında Türkiye’nin Suriyeli Kürtlere saldırmaması, buna karşılık Türkiye’nin kontrolünde güvenli bölge oluşturulması ve PYD/YPG’nin coğrafi olarak güneye doğru ötelenmesi gibi bir uzlaşmanın söz konusu olabileceği iddia ediliyor.

İkinci senaryo ise Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’ndan (SETA) Dr. Murat Yeşiltaş’a ait. Yeşiltaş, “teröre bulaşmamış” Kürt aktörlerle birlikte Fırat’ın doğusunda bir model geliştirilebileceği görüşünde. Savaş sırasında Fırat’ın doğusundan Türkiye’ye 300 bin Kürt nüfusun geldiğine dikkat çeken Yeşiltaş, “Bölgedeki Kürt nüfusun iki milyonu geçmediğini düşünürsek 300 bin çok önemli bir rakam. Dolayısıyla güvenli bölge oluşturulur ve Türkiye önderliğinde bir stabilizasyon süreci başlarsa bu mültecilerin evlerine geri dönmesi söz konusu olacak. Dolayısıyla YPG ve PKK’nın zorlaması sonucu göç eden bu Kürtler de geri dönecek” diyor. Yeşiltaş süreçte Rojava Peşmergeleri ve diğer Kürt aktörlerin de rol alabileceğini belirtiyor.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
336 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...