logo

11 Ocak 2019

Bana takipçi sayını söyle


Kemal Öztürk
k.ozturk@gmail.com

Mantar gibi çoğalan bir sosyal medya ajansı, bir belediyeye proje teklifinde bulunur. Proje, Türkiye’nin en ünlü sosyal medya fenomenleri ile belediye başkanını bir araya getirmek, belediye çalışmalarını bu fenomenler aracılığı ile tanıtmaktır. Yüzbinlerce takipçisi olan fenomenlere bu buluşma için ayrı ayrı ücretler ödenir.

Başkan fenomenlerle buluşur. Hepsi genç ve sıra dışı tiplerdir. Kim amuda kalkarak, kim bademcikleri gözükene kadar ağzını açarak selfi çekip hesaplarından paylaşır.

Yutuber olanlar hemen oracıktan yaptıkları canlı yayınla, “ponçik başkan” analizleri yapar. Herkes ‘happy’dir. Zira paylaşılan fotoğraflar ve videolar on binlerce kez ‘RT’ ve ‘like’ alır.

Başkana projeyi sunan ajans bir de sosyal medya etkileşiminin analizini yapar. Sonuç “yeme de yanında yat” denecek kadar muhteşemdir.

Başkan güçlü bir PR yaptığını, seçmenleri etkilediğini ve bu işten kazançlı çıkacağını düşünerek, whatsapp statüsünü ‘happy’ yapar.

Lakin kısa süre sonra oradaki fenomenlerin fotolarını belediyenin sitesinde gören vatandaşlardan şikâyet yağar. Kimi, oradaki boynunda dövme olan, NYC şapkalı çocuğun kendisini nasıl taciz ettiğini, DM mesajlarından örneklerle anlatır. Kimi bu fenomenlerin küfürbaz videolarını, mesajlarını paylaşır.

Bu da yetmez, emniyetin yaptığı operasyonlarda fenomenlerin bir kısmı uyuşturucu satıcılığından, bir kısmı da fuhuş organizasyonundan gözaltına alınır.

Belediye başkanı, çağırmadığı diğer fenomenler tarafından linç edilir ve bir güzel pestile çevrilir. Durum statüsü “sad face” olur.

TAKİPÇİ SAYISINA GÖRE İNSAN TASNİFİ

Başkanın bu projeye kanmasının en önemli nedeni, ‘fenomen’ denen bu dengesiz insanların takipçi sayısına kapılmasıydı. Milyonlarca kişinin takip ettiği bir insanın uyuşturucu satıcısı ya da fuhuş organizatörü olmasına imkân yoktu ona göre.

Sadece başkan değil, birçok siyasetçi, bürokrat artık insanları sosyal medya hesapları ve takipçilerine göre değerlendiriyor.

Mesela bir bakanlığa sosyal medya üzerinden şikâyette bulunan bir kişinin takipçi sayısı binin altındaysa, şikâyet ‘klavye altı’ ediliyor. On bin ve üzeri tüm şikâyetler ise anında cevaplanıyor.

Medya dünyası ise tam olarak takipçi sayısına göre hiza almış durumda. Bir televizyon programına davet edilecek kişinin takipçi sayısı önemli kriter artık.

Şahsen köşe yazarı olarak “ezik” durumdayım. Zira en az takipçisi olanlardan biriyim. Geçenlerde bir genç soruyor bana, “Bunca yıllık gazetecisiniz ama takipçisiniz çok az. Sizi beğenmiyorlar mı!?”

Oysaki onun takip ettiği ‘yazar/yorumcu/analist/yayın yönetmeni/konferansçı/danışmanın’ (tüm bu sıfatları tek başına taşıyor adam) 600 bin takipçisi var. Adamın daha önce psikolojik tedavi gördüğü ve dengesizliğinin her yazısına yansıdığı onun için önemli değildir…

Takipçi sayısının çokluğu nedeniyle köşe yazarı, tv programcısı, yorumcu ve danışman yapılanların sayısı o kadar çok ki, hepsinin ayrı “story”si var.

Kız istemeye giden bir babanın en çok gururlandığı şeyler de değişti: “Oğlum diye söylemiyorum ama İnstagram’da takipçi sayısı yüz bini aştı. Facebook hesabından bir paylaşım yapıyor, Allah sizi inandırsın en az Trump’ınki kadar ‘like’ alıyor. Ellerinizden ‘kiss’ eder.”

Size şaşıracağınız bir şey söyleyeceğim ama şaka sanmayın. Ünlü bir hatip Diyanet İşleri Başkanlığı’na aday gösterilmiş, ismi en üst makamların önüne kadar gelmişti. En önemli özelliğinin ise popülaritesi ve takipçi sayısı olduğu ciddi ciddi söylenmişti o zaman. Neyse ki olmadı.

Artık devlet kurumlarına elaman alınırken ya da Cumhurbaşkanı’na biri önerilirken sosyal medya hesaplarındaki takipçi sayısı da not olarak düşülüyor. Sanırım belediye başkan adaylarının durumu da aynı.

ABİ SENİ MEŞHUR EDELİM: 1200 TL

Bu işlerden anlayan bir arkadaşım beni teselli etti: “Abi üzülme yardımcı olalım sana”. “Ne yapacaksın” dedim.

“Ya şöyle yüz bin takipçi satın alalım sana. Öyle atla-deve değil, 250 TL tutar. Haa bunlar boot hesap değil, organik! Sonra takipçi arttırma taktikleri var onları uygularız. Senin yazılarının okunma oranlarını arttırmak için bir çalışma da yaparız. Günlük yüz bin tıklama alırız bir yerden. O da 100 TL falan.

Bir iki fenomen de seninle polemik yapar. Oradan yürürsün. Ha Twitter’da Trend Topic olmak için kampanya var şu sıra. 250 TL’ye kadar düştü. Onu da yaptık mı tamamdır. Valla şöhret olursun on günde.”

Toplamda 1200 TL hesap çıkarttı bana. Buna karşılık yüz binden fazla takipçim, iki defa TT olma ve ünlü iki fenomen hesabında adım geçecekti. Sudan ucuz!

Anlayacağınız, “Bana takipçi sayını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” bir ata sözü olmak üzere. Allah sonumuzu hayretsin.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
723 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...