logo

27 Eylül 2018

Bakan Selçuk’a ince bir hatırlatma


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Farkında mısınız, Kocaeli’deki intihar vakasında hemen herkes konuştu ama asıl konuşması gereken kişi hiç lafa girmedi, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tan tek söz işitilmedi.

Sözünü esirgeyen biri mi, değil, hiç öyle bir izlenim bırakmadı.

Okulların, öğrencilerin ve velilerin sorunlarına vakıf değil de kafasını toplamak için zamana mı ihtiyacı var derseniz… Başından beri çizdiği profil tam tersi, alanına gayet hakim ve zihnen hazırlıklı bir başlangıç yaptı.

Öyleyse okullardaki zorunlu kıyafet tartışmasından bihaber olamaz.

Tektip kıyafet istenmesinin veliler üzerinde mali baskı oluşturup oluşturmadığı hakkında da mutlaka bir kanaate sahiptir.

Kıyafet dayatmasının olumlu ve olumsuz yan etkilerine dair de bir fikri vardır mutlaka, getirisini götürüsünü çoktan etüt etmiştir.

O halde, İsmail Devrim adlı bir velinin trajik intiharıyla bu konu arasında bir bağ kurulduğunu mu bilmiyor ki hiç sesi çıkmadı.

Suskunluğunu neyle açıklayacağız?

Yani kaç gün geçti üstünden, atanması kamuoyunda en iyimser karşılanan bakan, kamuoyunu derinden sarsan bir olayın yüzüne dönüp bakmadı bile. Herhangi bir duyarlılık belirtisi göstermedi.

‘Alınamayan okul pantolonu yüzünden intihar’ iddiası, bizzat gerideki eşin sesinden topluma mal oldu…

Valilik ve savcılık iddiaya el koydu, tekzipler yayınladı…

Sesin sahibinden bir ret ya da inkar gelmediği halde, ne uydurma ne karalama denebilmiş haberi yayan gazeteci suçlandı, gözaltına alınıp bırakıldı…

İlgili Milli Eğitim Müdürlüğü, şart koşulan pantolonun alınamadığını ve babanın bunu kendine yedirememiş olabileceğini doğrularken lise öğrencisinin kapıdan çevrilerek rencide edildiğini yalanladı…

Ve tüm bunlar olurken Bakan Ziya Selçuk hiçbir aşamada tartışmaya müdahil olmadı, hiçbir ihtimal üzerinde durmadı, hiçbir tarafına eğilip el atmadı. Yadırganası değil mi?

Ne bir yerinden tuttu, ne taraf oldu. Kendi konumunu ve sorumluluğunu zerre enterese etmeyen, bakanlığını ilgilendirmeyen bir olay gibi uzaktan izledi.

Urfa’ya ziyarete gittiğinde, ‘okulla ilgisi yoktu, mektepli değil alaylıydı’ demeden, öğrencilere rol model diye Kazancı Bedih’i örnek göstermişti oysa. Yeni Kazancı Bedihler çıkarmaya ihtiyacımız olduğunu söyleyen bir bakandan söz ediyoruz. Duyarlı, ilgili, sıcakkanlı, ayırmadan kucaklayan bir bakan…

Fakat Kocaeli’deki insani krize gelince, bakanlığını alakadar eden bir yanı yokmuş gibi sessiz, tepkisiz kalmayı seçti.

Nedenini çözebildiniz mi?

Umarım, her defasında sorunları yok saymayı en iyi çözüm diye öneren eski Ankara cereyanlarına kapılmamış, çabucak uyum sağlamamıştır.

Umarım sorunu, dile getirenin kendisinde arayan, suçu konuşanda gören ve sebebi aydınlatmak yerine sonucu karartmayı, açmak yerine üstünü kapatmayı, yani susturup konuşturmamayı esas alan bir ‘sorumluluk üstlenmeme’ felsefesine adapte olmamıştır.

‘O mesele çok hassas kaşımayalım, bu aşırı nazik ellemeyelim, şunun sırası değil dokunmayalım, öbürü de provokatif, kurcalarsak elimizde patlar, dallandırıp budaklandırmayalım, iki güne unutulur, diş sıkıp geçiştirelim’ gibi bir siyaset anlayışını benimseyeceğini sanmam.

Sorunları biriktirmek en kötüsüdür, vaktinde müdahale edilmezse dağ gibi yığılır, bir tek bunda yanılıyorumdur umarım.

(KARAR)

Etiketler:
Share
450 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...