logo

28 Haziran 2019

Bahreyn Ekonomik Çalıştayı


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Siz bu yazıyı okurken ABD’nin çağrısıyla Bahreyn’in başkenti Manama’da “Refah için barış” sloganıyla düzenlenen ekonomik içerikli çalıştay tamamlanmış olacak. Ancak biz bu yazıyı yazarken henüz devam ediyordu.

Çalıştay 25-26 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi. Kullanılan slogandan da anlaşıldığına göre bu çalıştayla Filistinlilere “eğer ekonomik refah istiyorsanız topraklarınız üzerindeki siyonist işgali kabul edin ve buna hiçbir şekilde itiraz etmeyin” mesajı verilmek isteniyor.

“Bahreyn Konferansı” olarak da isimlendirilen ekonomik çalıştay ABD Başkanı Donald Trump’ın çağrısıyla, onun baş danışmanı ve yahudi damadı Jared Kushner’in gözetiminde, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde ve Bahreyn’in ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Bahreyn’in Suudi Arabistan’ın bir arka bahçesi olduğunu ve başındaki dikta rejiminin de onun verdiği destekle ayakta durduğunu, bu ülkede rejime karşı başkaldırı olması üzerine Suudi Arabistan’ın denizin üzerine inşa ettiği köprüden tanklar geçirerek doğrudan müdahale ettiğini ve bu yolla Bahreyn’deki krallığı halkın başkaldırısına karşı koruduğunu hatırlatalım.

Suudi Arabistan ise Yüzyılın Anlaşması olarak piyasaya sürülen komplonun hayata geçirilmesi için ABD tarafından birinci destekçi ülke olarak belirlenmiş, anlaşmanın hayata geçirilmesi konusunda onun her türlü yardımı yapması istenmişti. Dolayısıyla Suud yönetimi kendisi için belirlenen görevin gereğini yerine getirerek arka bahçesi durumundaki Bahreyn’in söz konusu anlaşmanın ekonomik ayağını oluşturan çalıştaya ev sahipliği yapmasını sağladı. Dolayısıyla çalıştaya her ne kadar Bahreyn ev sahipliği yapıyor olsa da ABD Başkanı Trump’ın talimatlarının yerine getirilmesi için asıl görevlendirmeyi ve yönlendirmeyi yapan İslam dünyasında yüzyılın en büyük ihanetçisi durumundaki Suudi Arabistan’dır.

Bu çalıştay, her şeyden önce ABD’nin Suudi Arabistan’ı ziyareti esnasında verdiği “artık bu ilişkileri perdenin arkasından perdenin önüne taşımanız gerekiyor” şeklindeki talimatının yerine getirilmesi için düzenlenmektedir. Trump’ın kastettiği ilişkiler elbette ki siyonist işgal rejimiyle ilişkilerdi. Onun sözü perdenin arkasında zaten ilişkilerin devam ettiğinin de bir ifşası anlamı taşıyordu. Başta o zaman Trump’ı misafir eden Suudi Arabistan olmak üzere Arap dünyasındaki ihanet rejimleri onun bu ifşası karşısında sessiz kalmayı tercih ederek perdenin arkasında zaten ilişkilerin mevcut olduğunu dolaylı yoldan itiraf etmiş oldular. Biz Trump’ın ifşasından ve Arap dünyasındaki ihanet rejimlerinin de dolaylı itiraflarından önce bu gerçeği gündeme taşımış ve yazılarımızda dile getirmiştik.

Trump’ın verdiği talimattan sonra perdenin arkasındaki ilişkilerin perdenin önüne taşınması için yeni bir süreç başlatıldı. İşte Bahreyn Çalıştayı da bu sürecin en önemli faaliyetini oluşturmaktadır. Bu toplantıyla, ABD’nin talimatları doğrultusunda siyonist işgal rejimiyle ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda atılacak adımların bir programa bağlanması ve bir gerekçeye dayandırılması amaçlanmaktadır.

Çalıştayın asıl amacı Filistin davası için hazırlanan yüzyılın komplosunun ekonomik zemininin oluşturulması için bir ön hazırlık yapmaktır. “Refah için barış” denirken, barış ile kastedilen huzur ve barış içinde yaşamak değil siyonist işgalin resmen tanınması, Kudüs üzerindeki gayri meşru işgalin meşrulaştırılması ve bu şehrin işgal rejiminin başkenti olarak tanınmasına itiraz edilmemesi, yurtlarından çıkarılmış Filistinlilerin yurda dönüş haklarından da vazgeçilmesi kastediliyor. Yani Filistinlilere “eğer siz ekonomik refah istiyorsanız bütün bunları kabul etmek zorundasınız” deniyor. Ama tabii burada refah denirken gösterilen de bir seraptır. Bunu izah etmeye inşallah müteakip yazımızda devam edelim.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
295 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...