logo

16 Eylül 2019

Anneler, babalar, oğullar, kızlar


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Çocuklar belki bilmez. Biz, anneler, babalar, pek belli etmeden, uluorta dillendirmeden, hatta birbirimize bile itiraf etmeden, sofrada olmayan oğullarımızı ve kızlarımızı ararız.

İçimizde bir eksiklik, bir yoksunluk hissi olur onlar bizden uzaktayken.

İster gezmeye gitmiş olsunlar, ister okumaya… İsterse de hane yuva kurup evimizden uzaklaşmış olsunlar… Annelik ve babalık, kah hüzünle, kah sevinçle, hayata değer katan, hayatı derinleştiren hisler bahşeder insana.

Ya gözaltındaysa oğlunuz?

Ya işkencedeyse?

Ya öldürüldüyse gözaltındayken?

Olmadı mı böyle hadiseler?

Devletin surat asıp geçtiği kim bilir kaç vaka var sadece annelerin, babaların içinde acı olarak varlığını sürdüren.

Bunlar işin devletle ilgili tarafı.

Ya madalyonun öteki tarafı?

Ya teröristlerin eline düştüyse oğlumuz, kızımız?

Veya şimdi, Diyarbakır’da HDP il başkanlığının önünde toplanıp çocuklarını isteyen annelerin-babaların çocukları gibi teröristler tarafından dağa kaçırıldıysalar?

Her ne şekilde olduysa…

Bu, tahammülü zor bir hasrettir.

Hiçbir yerde yakanızı bırakmayan, sürekli içinizi ezen, yakan bir sızı olur, yıkar, çökertir sizi.

Ana-baba, evde birbirinizin yüzüne bakamazsınız.

Oğlunuzun mintanını, ceketini görünce bir hıçkırık düğümlenir boğazınıza.

Bunun idrakinde olan hiçbir vicdan, birkaç aciz kelimeyle tasvir etmeye çalıştığım bu sızıya, bu acıya lakayt kalamaz.

‘Diyarbakır’daki anneleri destekliyor musunuz?’ sorusu bile yaralar böyle bir vicdanı.

Evet, biz, anneler, babalar, oğullar ve kızlar, hepimiz, sorgusuz, sualsiz, ‘ama’sız, ‘fakat’sız, birbirimizi destekliyoruz.

HDP’nin önünde veya başka bir yerde “Oğlumu istiyorum” “O gelsin, benim bayramım olur” “Çok özledim” “O gidince dünyam yıkıldı” “Benim yanımdaydı, teröristler otobüsü durdurdular, alıp götürdüler” diyen annelerin ‘dava’sı saygıdeğerdir.

Tabii ki, Cumartesi annelerinin davası da saygıdeğerdir.

Cumartesi annelerini Diyarbakır annelerinin karşısına koymak en azından kabalıktır.

Ahmet Kaya’nın “Beni bul, beni bul anne” diye,

“Seni özledim anne

Gözlerinden akan bendim

Düştüm göğsüne

Söyle canın yandı mı anne…”

Diye seslendiği şarkının sözleri kadar gerçektir Cumartesi anneleri.

Fakat anne sesine politik çıkarlar, hesap kitaplar karıştığı zaman o gerçeğin kıvamı bozulur.

Hani gıdalara konulan katkı maddeleri gibi.

Hani her şeyin ‘hakiki’sini ararız ya…

(Maalesef nadiren bulabiliriz.)

Ne kadar saf, ne kadar katışıksız, ne kadar sivil, ne kadar anne, o kadar iyi.

Annelerin sesini işitmek, çok katı siyasi ve askeri ‘realite’lerin geri planında, kulak verilmeye layık, bir gerçek olarak görülmeye layık anne sıcaklığının, anne acısının varlığını hatırlatmak değerlidir.

Terörün vahşetine, şiddetine bir de anne sesiyle, içinde zerre kadar ‘menfaat’ olmayan, ‘hesap’ olmayan ana-oğul, ana-kız sevgisiyle mukabele etmek değerlidir.

Ben de görüyorum, işitiyorum, içine siyaset zerk edilmiş münakaşaları, kelime oyunlarını, mugalataları…

Herkes nasıl da durduğu taraftan bakıyor!

Fazla kulak asmıyorum.

Her durumda annelerin tarafını tutuyorum.

Er veya geç, annelerin yüreğinden kopan sesin işitilmesini, sonunda merhametin galip gelmesini istiyorum.

(KARAR)

Etiketler:
Share
389 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...