logo

Ankara Barosu’nun yeni işi: Köpeklere sahip çıkmak!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Günlerdir tartışılıyor..

Sokak köpekleri, Kayseri’de iki gence saldırıyorlar. Lise öğrencisi olan Mehmet Özer, köpeklerin saldırıları sonucu vefat ediyor..

Bir taraf, “İşimize gidemiyoruz. Okulumuza gidemiyoruz. Evimize dönemiyoruz. Şu sokak köpeklerine bir çare” diyor..

Öbür taraf hemen zıplıyor..

“Ne demek istiyorsunuz?”

Aslında kimsenin bir şey demek istediği yok..

Söylenilen, açık ve net olarak dillendiriliyor..

İnsanlar, can güvenliklerinin sağlanmasını istiyorlar..

Kimsenin, köpekleri toplu katliama maruz bırakmasını, nerede bir hayvan bulunursa, alınıp fırına atılmasını istediği yok..

Ama..

Köpeklerin başıboş sokaklarda dolaşmasının da, insanların can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü açık olduğuna göre..

Bir çözüm isteniyor..

Bu isteğe bile itiraz ediliyor..

Şu itiraz etmiş, bu itiraz etmiş önemli değil de..

Ankara Barosu da kolları sıvamış, işe dahil olmuş.

Demişler ki:

“Kayseri’de lise öğrencisi Mehmet Özer’in sokak köpekleri tarafından öldürdüğü iddiası ile ilgili olarak, ….”

Bir ara verip, soralım: “Dakika bir, gol bir” değil mi?

Aynen öyle..

“Sokak köpekleri tarafından öldürdüğü” denilirken, “öldürdüğü-öldürüldüğü” hatasını boşverin..

İşi ideolojik taraftarlığa dökenlerin, böylesi hataları bol bol yapacakları gerçeğinden hareketle..

Ankara Barosu’nun, olaya bakış açısına mercek tutalım..

“İddia” denildiğine göre..

Sokak köpeklerinin, bir lise öğrencisini öldürdüğüne ilişkin bir kesinlik yokmuş, konunun araştırılması, soruşturulması, kimbilir olayın tanığı olan diğer köpeklerin dinlenmesi, hatta savunmalarının alınması vesair işlemlerin yapılması ve tahkikatın sonuçlandırılması gerekli olmalı!..

Oysa olay ayan beyan ortada..

İki lise öğrencisi yaralanmış.

Biri vefat etmiş..

Diğeri de tedavi görüyor..

Daha ne “iddiası”ndan bahsediyorsunuz?

Kimsenin, sokak köpeklerini mahkeme önüne çıkartma şeklinde bir niyeti olmadığına göre, kimi savunmaya kalkıyorsunuz?

Kafa yapısını deşifre etmek için, açıklamanın devamını da okuyalım:

“Üzülerek belirtiyoruz ki; malum görüntülerin yayınlanması yaşamını yitiren gencin hatırasına saygısızlık anlamına geleceği gibi, sevenlerini de bu en acılı günlerinde daha fazla incitecek olması bağlamında oldukça vahimdir.”

Vay canına sayın seyirciler..

Sokak köpeklerini savunursunuz da..

Bu kadar da savunulmaz hani..

İşin vahametini ortaya koymak ve gerekli tedbirlerin alınması için haberin verilmesine bile itiraz ediyor, sokak köpeklerinin avukatlığına soyunan Ankara Barosu..

Hayret bir şey..

Tekrar belirteyim..

Kimsenin..

“Vay hain köpekler.. Hepsini toplayalım, doğru fırına atalım” dediği yok..

“Köpeklerin de cezai sorumluluğu vardır, cinayeti işleyen köpeklerin yargılanıp, kurşuna dizilmeleri gerekir” dediği yok..

Sadece tedbir alınacak..

Cezai sorumluluğu olmayan hayvanların, doğası gereği yapabileceklerine karşılık önlemler alınacak, konuya duyarlılık oluşturulacak.

Hepsi hepsi bu..

Ama olur mu..

Bu haberlerin arkasında, evlerini köpeklere (!) açanlar, hiç eyvallah ederler mi?

Oturdukları Baro’nun imkanlarını da kullanarak, açıklamayı şöyle sürdürmüşler:

“Sokak köpekleri katil değildir, saldırganlık doğasında yoktur, yüzyıllardır insanların yanında ve sadık canlılardır.”

Tam bu noktada, sorasım geldi:

“İnsanların işledikleri cinayetler için de, sizler böyle savunmalar mı yapıyorsunuz?”

Mesela..

Geçen hafta, öğretim üyesini öldüren hukuk fakültesi 4. sınıf öğrencisi için de, “İnsanın doğasında cinayet yoktur.. Sadık canlılardır” diyerek, bir öğrencinin, hocasını katletmesini de normalleştirir misiniz?

Veya..

Başka cinayetlere de, benzer savunmalar getirir misiniz?

Açıklamanın devamını okuyunca, bu sorudan vazgeçtim..

Adamlar o kadar farklı bir kafadalar ki..

Sokak köpeklerini aklamak için, liseli gencin ölümünden sorumlu olanı da bulup ilan etmişler..

Kim mi, sorumlu?

Açıklamanın devamından okuyoruz:

“Bu elem vakaya neden yıllardır hayvan haklarına ilişkin olarak izlenen yanlış politikalar ve popülasyonu kontrol altına almaya yetmeyen belediye uygulamalarıdır. Bu tip olaylara neden olan gerçek etmenler göz ardı edilerek sokak hayvanlarının ‘suçlu’ ilan edilmesi, nefret söylemini kışkırtarak toplumda hayvanlarla birlikte yaşama kültürümüze ters düşecek biçimde şiddet ve katliamlara yol açacak kadar tehlike arz etmektedir.”

Affedersiniz, arkadaşlar, ne diyor bunlar? Ne yumurtluyorlar bunlar?

Ne demek, sokak köpeklerinin öldürdüğü liseli gencin mezarı orda iken, “Sokak köpekleri değil, belediye çalışanları katildir” demek?

Hangi aklın ürünüdür bu?

“Hangi aklın ürünü” olduğunu anlamak için, baronun açıklamalarında biraz geriye doğru gittim..

O “aklı” gördüm..

Çok değil 2 ocak tarihli duyurularında, zihniyetlerini açıkça ilan etmişler..

“Özgür basının yanındayız” başlığı ile, bir müftümüze “Ortaçağ’dan kalma zihniyetinin ifşası” diye saldırmakla yetinmemişler..

Sokak köpekleri için dahi avukatlık yaparken, sadece dindar bir insana saldırmakla yetinmemişler, İslam’ın peygamberine, ashaba saldıranlara da sahip çıkmışlar..

Ne imiş?

“Hiçbirinin yanına kâr kalmamıştır” denilince, bunun anlamı, “Gelir, hepinizi öldürürüz, katliam yaparız” demek imiş!

İşe bakın..

Sokak köpekleri saldırıyorlar..

Bir liseli genci öldürüyorlar..

“Köpekler sadık dostlardır” diye, köpeklere sahip çıkıyorlar..

Bir müftü, “Yapmayın, etmeyin, İslam’a saygısızlık etmeyin” çağrısında bulununca da..

Gidip, müftünün elini öpeceklerine..

İslam’a saldıran, Fransa’daki hayvanlaşan zihniyete sahip çıkıp, müftüyü hedefe koyuyorlar..

Köpeklere dostluklarını, insanlara düşmanlıklarını, bir defa daha ispat ediyorlar..

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » » »
Share
365 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...