logo

10 Şubat 2019

Allah korusun!


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

İstanbul depremi için “Allah korusun” demekten başka neyimiz var?

Kartal’daki üç katı kaçak, 8 katlı binanın çöküşü gelecek olan şeyin ne kadar korkunç sonuçlar doğuracağını o kadar net ortaya koyuyor ki, insanlar olarak, devlet olarak, dehşetli bir ürküntü yaşamamak elde değil.

Üç katı kaçak, ama belli ki alttaki 5 kat da her an yıkılmaya hazır bir durumdaymış.

Bir bakın İstanbul’a ne kadar kaçak yapı var, ne kadar eskilerin ifadesiyle mail-i inhidam (yıkılmaya hazır) yapı var.

“Bir depremde yüzde 70’i yıkılır İstanbul’un” deniyor.

Allah korusun, Allah korusun, Allah korusun!

İşin enkaz kaldırma ve kurtarma faslına gelince Kartal’daki olay, deprem halinde ortaya çıkacak fecaati gözler önüne seriyor.

Bir tek bina. Etraftaki bütün yollar açık. Her türlü iş makinasını getirme, kullanma imkanı var. Hastaneler açık, ambulanslar hazır, kurtarma ekipleri seferber olmuş durumda. Bakanlar enkaz mahallinde.

Ne oluyor?

17 cansız beden çıkıyor bu binadan…

45 saat sonra bir kişi canlı kurtarılıyor.

Yaralı olsa bile canlı kurtarılanlar kurtarma faaliyetindeki başarıyı gösteriyor, cansız bedenler ise hep içimizde “Daha erken ulaşılabilseydi kurtarılabilerler miydi?” sorusunu doğuruyor.

Ama görülüyor ki yüksek katlı bir tek bina yıkılmış olsa bile, enkaz altında kalanları kurtarmak öyle şipşak gerçekleşemiyor.

Bir deprem hali ise, İstanbul’un beşik gibi sallanması ve bu mail-i inhidam (yıkılmaya hazır) milyonlarca yapının yerle bir olması demek.

Böyle bir durumda İstanbul’un ne hale geleceğini düşünmek bile ürkütücü. Bir yangın durumunda itfaiye araçlarının giremediği kimi İstanbul sokaklarında insanların diri diri yandığına tanık olunur.

O sokaklar deprem durumunda ne olur? Hangi sokağa kaç zamanda girilir ve kurtarma ekipleri gelinceye kadar kaç insan hayatını kaybeder? Tasavvuru bile korkunç.

Yol yok, iş makinası getirmek bile günler alıyor. Hastaneler bile yıkılmış.

Nasıl bir şehir olur İstanbul, şöyle herkes gözlerini yumsun ve tasavvur etsin. Dikeyler ne olur, yataylar ne olur, toplanma alanları arayan insanlar nerelere giderler? Ah ki ah!

Bu İstanbul’u hep birlikte oluşturduk. Kaçak yapıları da, çürük yapıları da, yolların araçlarla işgalini de, birilerine rant sağlayan imar değişikliklerini de hep birlikte gerçekleştirdik. Merhum mimar Turgut Cansever’in ifadesiyle “Günah yarışı” yapıldı hep birlikte. İlk taşı atacak günahsız birisi var mı İstanbul’da, tartışılır.

Bir yerel seçim sürecindeyiz.

Cemil Çiçek “Toptan demokratik tevbe yapmalıyız” der sık sık. Herkes elini vicdanına koymalı ve İstanbul’un bu hâle gelmiş olmasındaki payını görmeli, ondan sonra da “Bugüne kadar bunlar yapıldı, bundan sonra yapılmayacak” diye söz vermeli. İslâm ölçüsünde de tevbe böyle yapılırsa anlamlı çünkü. Günahı bilmek ve bir daha yapmamaya azmü cezmü kasteylemek.

Bir de depremden önce – ki o önceki sürenin ne kadar olduğunu bilmiyoruz, yarın mı, sonraki gün mü?- İstanbul için ne yapabileceğini açıklamalı.

Biliyorum pek çok insanın zihninden “Ne yapılabilir ki!” gibi sorular geçecektir. Devasa bir şehir, plansız oluşumlar, ve milyonlarca insan varlığı…

Ne yapmışız İstanbul’a?

“94 ruhu” söylemi aslında anlamlı. İstanbul’u bir emanet gibi almak, ve medeniyetimizin bu anıt şehrine anıt değerinde katkılar sağlamak.

Keşke bunu başarabilseydik. 24 sene sonra tüm dünyaya farklı bir şehir hizmetinin anıtlaştırdığı örnekler koyabilseydik. Yeni başlıyor gibi olmuyor ne yazık ki. 24 sene önce diyelim başkalarının bıraktığı tortuyu temizlemek vardı, bugün İstanbul için hangi zor birikim göğüslenecektir?

***

Şu sıralar biber – patlıcan gündemi var. Koca şehrin beslenmesi bile bir şehircilik problemi olarak önümüzde duruyor. 25 yıl önceki tanzim satış yöntemi bile bugünün İstanbul’unda çetin bir problem oluşturuyor.

***

Adapazarı- Gölcük depremlerinde devletin iki ayağı bir pabuca girmişti. Bir İstanbul depreminde devlet ne yapar?

Allah korusun, Allah korusun, Allah korusun.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » »
Share
511 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...