logo

02 Temmuz 2019

AK Parti’de zihniyet değişimi olabilir mi?


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

31 Mart seçimleriyle ilgili kampanyanın başladığı ilk günden bu yana, ısrarla AK Parti’nin reformist kimliğine dönmesi gerektiğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘rejim elden gider’ korkusuyla sığındığı “beka” meselesine kendini kilitlemesinin AK Parti’yi geleceğin değil, statükonun partisi yapacağını dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık.

Ancak AK Parti, MHP’nin aşırı milliyetçi rüzgarıyla girdiği bu istikametten dönmedi ve sonunda neredeyse Türkiye’nin bütün büyükşehirlerini kaybetti. Aslında ortaya çıkan bu tablo acilen bir iç muhasebe yapmayı zorunlu hale getirmişti. Ama AK Parti daha 31 Mart gecesi bitmeden muhasebe yapmayı değil, millet iradesine karşı hamle yapmayı tercih etti. Sonuç malum, seçim iptal edildi ve istikamet 23 Haziran…

Oysa AK Parti’nin 31 Mart’ın mesajını doğru okuyarak kutuplaşmayı ve ayrışmayı değil, bütün toplum kesimlerini kucaklayan yeni bir şefkat dili üretmesi gerekiyordu. Ama hayır, bu kez daha sert bir söylem dili tercih edildi, öyle ki muhalefet adayına yönelik “Pontus” benzeri ırkçı yakıştırmalar bile icat edildi. Öyle ya, İstanbul bir “Pontus”a teslim edilebilir miydi?

Doğal olarak ilk düğme baştan yanlış iliklendiği için, 23 Haziran’a gidilen süreçte yanlışlar yanlışları izledi ve seçmen adeta AK Parti’den zorla uzaklaştırıldı. Epey bir süredir neredeyse bütün muhalefetin “PKK”cı olarak itham edildiği bir dönemde Cumhur İttifakı’nın İmralı’nın yardımına başvurması ise kelimenin tam anlamıyla ahlaki erozyonun zirvesiydi.

İşte bu keskin siyaset dili toplumu öylesine endişelendirdi ki, seçmen bütün beklentilerini ve parti aidiyetini bir tarafa bırakarak sadece sandığın itibarını korumaya odaklandı.

Ve sonunda geldiğimiz yer ortada… Şunu açıkça ifade etmek gerekiyor ki istişarenin ve ortak alın terkedilmesi 23 Haziran hezimetini doğurmuştur.

Rasyonel akılla düşündüğümüzde, AK Parti’nin bir takım yan yollara sapmadan açık yüreklilikle bir iç muhasebe yapma zorunluluğu ortadadır. Birileri “AK Parti artık yolun sonuna geldi” dese de belki hala bir çıkış yolu kalmıştır. Ancak bir zihniyet değişimi olmadan, yol almanın imkan ve ihtimali de yoktur.

Hemen belirtelim, 23 Haziran sonrasında AK Parti’den yükselen sesler hiç de umut verici bir duruma işaret etmiyor. Parti çevrelerinden yansıyan bilgiler, süreç içinde yapılan hataları masaya yatırıp kılı kırk yaran bir muhasebe yapmak yerine, hatayı kendi dışındaki çevrelere yükleyerek günü kurtarmaya yönelik bir durumun olduğunu gösteriyor. Mesela, muhalefete kaptırılan belediyelerin başta İstanbul olmak üzere büyükşehir başkanlarının nasıl engellenebileceği ya da görevden alınabileceği konularının konuşuluyor olması bile fevkalade endişe vericidir.

Oysa AK Parti’nin pırıltısını azaltan ve millet nezdinde itibar kaybına yol açan tam da bu zihniyet kaymasıdır. Her vesileyle altını çizmeye çalışıyoruz, milletin AK Parti’nin hizmetlerinden bir memnuniyetsizliği söz konusu değildir. İtiraz ettiği; “Ülkenin sahibi benim, ben ne dersem o olur” anlayışıdır, zaten 31 Mart ve 23 Haziran sandığının verdiği mesajın özeti de budur.

Galiba ilk yapılması gereken, AK Parti’nin etrafını zehirli tellerle çeviren trolcü zihniyetten partinin kurtarılmasıdır. Aksi takdirde partiye musallat olan bu trolcü zihniyet, milleti AK Parti’den uzaklaştırmaya devam edecektir.

(KARAR)

Etiketler:
Share
418 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...