Son Dakika
Adalet Bakanlığı’nın önemli çalışmaları arasında “Arabuluculuk” da yer alıyor..
Diğer davaların yanı sıra, iş davalarında arabuluculuk sistemine geçilmesi, mahkemeleri önemli ölçüde rahatlattı..
Şimdi sıra aile hukuku ile ilgili davalarda arabuluculuk sistemine geçmede..
Düşünebiliyor musunuz..
Aile olmuşsunuz..
En mahrem sırlarınızı birbirinizle paylaşmışsınız..
Birçok evlilik için söyleyecek olursak, ortak çocuklara sahipsiniz..
24 saatiniz olmasa da..
12-13 saatiniz beraber geçen insanlarsınız..
Şu olmuş, bu olmuş.
Koca kabahatli imiş, kadın kusurlu imiş..
Ayrılmaya karar vermişler..
Vermişler de..
Ortak malları var..
Malları bırakın..
Çocukları var..
Ortak geçmişleri var..
Nasıl ayrılacaklar?..
Bıçağı alıp, elmayı yarıdan kestiğiniz gibi bir ayrılma söz konusu olamayacağına göre..
Tarafları kırıp dökmeden, evliliği yıkarken aileleri de tuz buz etmeden bir çözüm bulmak gerekmez mi?
Gerekir de..
Barolar fırsat verirse..
Adalet Bakanlığı’nın, “Arabulucuk; aile hukukunda da zorunlu olsun” çalışmasına, barolar hemen “İstemezük” itirazı ile karşılık verdiler..
Baroların yasama çalışmalarında bir yetkileri yok ama..
Kimsenin, barolara bu konuda bir şey sorma mecburiyeti yok ama..
Madem halktan yeterli oy alınmış.. Bundan sonrasında gerekli kanunu çıkartmak da, TBMM’ye ait ama..
Yapılmak istenileni hatırlatalım ki, kimlerin ne peşinde olduğu günyüzüne çıkmış olsun..
Adalet Bakanlığı’nın, özellikle boşanmalarda arabuluculuk sistemine geçilerek, tarafların mahkemenin sert duvarı ile muhatap olmadan, daha barışçıl bir ortamda sorunlarını çözmesi arayışına bakın İstanbul Barosu nasıl karşı çıkıyor:
“Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, devletin görevi olan yargısal sistemin yerine geçirilmeye çalışılmaktadır.”
Bunlar kim biliyor musunuz?
Bunlar, devletin askerine kurşun sıkılırken, “Savaş değil, barış istiyoruz” diyerek, teröristlere yönelik operasyonları durdurmak isteyenler..
Devletin güvenlik sağlama görevini iğdiş etmeye çalışanlar..
Askere polise kurşun sıkılırken, “Operasyonlar dursun” diyerek, askerin görevini yapmasını engellemeye çalışanlar..
“Barış istiyoruz” diye maval okuyan üniversitedeki terör sevicilerin arkasına geçip, “Barış istedikleri için soruşturmaya tabi tutulamazlar” diyenler..
Şimdi devlete akıl veriyorlar: “Yargısal faaliyet hakkınızı ertelemeyin. Gücünüzü gösterin. Kimseyi barıştırmaya falan çalışmayın. Vurun, kırın, dökün!”
Siz söyleyiniz, “Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, devletin görevi olan yargısal sistemin yerine geçirilmeye çalışılmaktadır” cümlesinin başka bir anlamı olabilir mi?
“Olabilir” diyerek karşı çıkacaklara, “Acele etmeyin” diyeyim..
İstanbul Barosu’nun açıklamasının devamını da vereyim de, nasıl bir mantık(sızlık) ile karşı karşıyayız görün..
“İstanbul Sözleşmesi’nin 48/1. Maddesi ‘Taraf devletler, Sözleşme kapsamındaki şiddet eylemlerinde arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil, zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerini yasaklamak üzere, gerekli hukuki veya diğer önlemleri alacaklardır’ demek suretiyle, şiddet içeren uyuşmazlıklarda zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm yolları yasağını getirmiştir.”
İlkesizliği, toplumun altını dinamitlemeyi görüyor musunuz..
Teröristler söz konusu olduğunda..
“Şiddete başvuranlara karşı, devlet hoşgörülü olmalı” diyenler..
Şimdi ailenin içinde..
Sadece ve sadece boşanma davası açmış insanlara bile, birbirlerine şiddet uygulamış insanlar gözü ile bakıp, “Bunları barıştırmaya kalkışmayın” diyorlar..
Şunu kabul ederim..
Gerçekten, eşini bıçaklayan, silahla saldıranlara.. Hatta.. Herhangi bir silah veya bıçak veya yaralayıcı alet kullanmasa bile.. Rapor alacak boyutta eşine şiddet uygulayanlar söz konusu olduğunda, arabuluculuk uygulanmasın..
Ama karşımızdakilerin dertleri mantıklı bir çözüm değil..
Maksat, milyonlarca liralık bir pastanın avukatların elinden kayıp gitmesi ihtimalini, kaynakta kurutmak..
Bunun karşılığında, aile çöküyormuş.. Yeni nesil kaybediliyormuş.. Millet olarak bir çıkmaza giriyormuşuz.. Hiç önemli değil..
Onun için de, Baro açıklamasının devamında bakın nihai niyetlerini nasıl açığa vuruyorlar:
“Aile hukuku kaynaklı davalarda bilhassa boşanma davalarının neredeyse tümünde psikolojik, sözel, ekonomik, cinsel, sosyal, fiziksel şiddet vardır. Hal böyleyken yargılama yapılmadan şiddet olup olmadığının ayrımının yapılması olası değildir. Bu nedenle de aile hukuku uyuşmazlıklarında ARABULUCULUK asla MÜMKÜN DEĞİLDİR.”
Gördünüz mü?..
Şiddet uygulayanların bile oturulup konuşularak, sorunlarını anlamaya çalışmak var iken..
Uzun yıllar evli olmalarına rağmen, “bir defacık” mı olmuş, “sinir patlaması” mı yaşanmış, “tekrar etmesine yönelik potansiyel var” mıymış, “karşı tarafın bir tahriki” söz konusu mu.. Bu ve benzeri onlarca soruyu da sorarak çözüm getirmese de, tarafları mahkemeye yollamadan, bir dinlemek gerektiğine inansam da..
Haydi diyelim, “şiddete başvuranlar”ı sonra düşünürüz..
Ama..
Beyler, bayanlar, “psikolojik şiddet” de ne oluyor?
“Sözel şiddet” de ne oluyor?
“Ekonomik şiddet” ne oluyor?
“Sosyal şiddet” ne oluyor?
Ne yani, kadın olsun, erkek olsun..
Eşine güleryüz göstermedi diye..
“Psikolojik şiddet var” deyip..
“Arabulucuya gitmeye gerek yoktur.. Direkt mahkemeye gitmeleri zorunludur” mu diyeceğiz?
Veya..
Kadın veya erkek..
Bir harcama konusunda anlaşamasalar..
İtiraz eden, diğerine “ekonomik şiddet” mi uygulamış olacak?..
Daha önemlisi..
Eline bıçak alıp eşini yaralamış gibi, muameleye mi tabi tutulacak?
Lütfen beyler, bayanlar..
Her şeyin bir haddi var..
“Dayak atanlar”la birlikte mücadele edelim..
Ama..
İşi abartıp..
Dış güçlerin istediği şekilde..
“Aile kurumu”nu yok etmek için..
“Yan baktın, psikolojik şiddet uyguladın” deyip, aileleri yıkmayalım..
“Düz baktın, çocuğa harçlığı az verdin, ekonomik şiddet uyguladın” diyerek toplumun temeli olan aileyi gözden çıkarmayalım..
Hele hele..
Avukatların para kazandığı davaların bir kısmı, arabuluculara gidecek, orada daha az masrafla çözüme kavuşacak diye, çözüm odaklı yeniliklere karşı çıkmayalım..
(YENİ AKİT)
Etiketler: adalet bakanlığı » Aile » Ali İhsan Karahasanoğlu » ArabuluculukYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR