logo

Adaletten şikayet varsa…


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Temel kavramlarda; yani adalet, hak ve hukuk gibi her ülkede herkesin birinci derecede ilgili olduğu değerlerde tartışma başladığında oraya odaklanmak şarttır. Tarihi tecrübe göstermiştir ki bu tartışmalar hep sahici kaygılardan kaynaklanır. Kimse durup dururken başının adaletle ve dolayısıyla yargıyla belaya girmesine dair bir hikâye uydurmaz. Bilhassa Türkiye gibi büyük çoğunluğun neredeyse hukuk uzmanı haline geldiği ülkelerde sahici olmayan şikayetlere müracaat edilemez.

Bir yerde adalet bahsinde şikayet varsa kulak kabartmak gerekir. Nitekim, bütün kamuoyu araştırmaları, en düşüğü yüzde 60 ve bazen de 70-80 oranında toplumun yargıya yönelik güven duygusunun zedelenmiş olduğunu gösteriyor. Bu rakamlar, aynı oranda herkesin bir davada haksızlığa uğradığı gerçeğinden kaynaklanmıyor. Daha önemli bir veriye işaret ediyor. İnsanlar, başkalarının adaletle ilişkisinde bir haksızlık yaşandığını biliyor veya tahmin ediyorlar. Devamında da başlarına bir bela geldiğinde adaletli muamele göremeyeceklerini düşünüyorlar. Veya herhangi bir yerde ve zamanda şahit oldukları hukuksuzlukları kanaatlere yansıtıyorlar.

Adalet bir duygu meselesidir. Ne kadar aksini anlatırsanız anlatın insan hissettiğine itimat eder. Gördüğünü, duyduğunu, gözlemlediğini ve en nihayet teneffüs ettiği havayı bilir ve bir sonuca varır. Dolayısıyla, rakamlar ve istatistikler fayda etmez.

Yargıçların, hukuk insanlarının ve genel olarak da iktidarların vazifesi topluma adalet duygusunu yansıtmaktır. Yansıtmanın tek yolu ise, en gergin şartlarda dahi adil olmaktır. Haklının hukukunu korumak, haksızlığa karşı bireysel ve ortak menfaati işletmek ve en nihayet hukuk atmosferini yaratmak…

***

Yine tecrübeyle sabittir ki hukuk duygusu en çok siyasi davalarda, ideolojik yargılamalarda zedelenir. Karşı görüşten insanların haksızlığa uğraması, ne halleri varsa görsün anlayışı bir süre sonra yargı için referans haline gelir ki en tehlikeli durum budur. Kanun uygulayıcıları, bir siyasi görüş sahiplerinin başka görüşteki insanlara yönelik tepkilerini görmezden gelmek zorundadır. Yargı siyasi mücadelenin veya fikir tartışmalarının tayin mercii değildir. Bilakis tam da bu meselede tarafsız davrandığında ve hukuk prensiplerine riayet ettiğinde görevini yerine getirmiş olur. Fikir ve ifade özgürlüğü nasıl bir gereklilikse, yargı için de bu prensibe bağlı kararlar o kadar kıymetli birer sicildir.

İnsanların bir kısmının karşı fikirlere tahammülsüz olması yargıyı ilgilendirmez, ilgilendirmemeli… Sağcıların solculara, milliyetçilerin liberallere, dindarların laiklere karşı tepkisi veya tersi yargıyı ilgilendirmez. Bilhassa da çoğunluktaki fikrin azınlık görüşlerine siyasi üstünlük sağlaması…

Cumhuriyet tarihi boyunca yargının dönem dönem bir ideolojiye ve bir norma hizmet ettiği dönemlerin hikâyesinin şimdi ne kadar tatsız birer hatıradan ibaret olduğunu tekrarlamaya gerek yok. Buna gerek yok ama o dönemlerde avantaj elde ettiğini düşünenlerin, şartlar değiştiğinde hukuktan ve adaletten nasıl medet umduklarını hatırlamakta fayda var. Faydadan ziyade zaruret var.

Herkesin kendisini adalet ve yargı karşısında eşit ve güvende hissetmediği yerde kimse o hissi yaşayamaz. Herkes birden adaletle muamele görmüyorsa gerçekte kimse görmüyor demektir.

Adaleti tesis etmek, adalette ısrar etmek adaletsizlikten çok daha kolaydır, bunu da unutmayalım.

(KARAR)

Etiketler: » » »
Share
438 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...