logo

08 Ağustos 2019

AB ile safları sıklaştırma zamanı


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

Avrupa Birliği, Türk vatandaşlarını vize uygulamasından azade etmek için bazı şartlar ileri sürüyor:

Terörle mücadele mevzuatında değişiklik, kişisel verilerin korunması ile ilgili düzenlemeler, cezai konularda AB ile işbirliği, Europol (Avrupa Polisi) ile anlaşma, yolsuzlukla mücadele konusunda adımlar ve biyometrik pasaporta geçiş.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, evvelki gün Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada, bu şartları süratle yerine getireceklerini söyledi.

İyi olur.

Sadece seyahat özgürlüğümüzün alanının gelişmesi bakımından değil, aynı zamanda ve bilhassa hukuk devletinin ihyası (aslında inşası) bakımından da iyi olur.

***

Erdoğan, “Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimizi koruduğumuzu” ve “her şeye rağmen yarım asırlık tam üyelik mücadelemizi pozitif gündemle sürdürmeye çalıştığımızı” da söyledi o konuşmasında.

Şahsen tam üyelik ısrarını gerçekçi bulmuyorum ve hem Türkiye-AB ilişkilerini hem de Türkiye ile tek tek Avrupa devletleri arasındaki ilişkileri geren bu ısrar yerine ayrıcalıklı ortaklığın daha pozitif bir gündem olacağını düşünüyorum.

Bana öyle geliyor ki “Tam üyelikten vazgeçmeye hazırız, ayrıcalıklı ortaklığın şartlarını konuşalım” dediğimiz anda AB ve tek tek Avrupa devletleri öyle bir rahatlayacak ki, o rahatlık içinde Türkiye’ye her zamankinden daha cazip tekliflerde bulunacaklar.

Gerilimsiz bir ortamda işbirliği alanlarının genişleyeceğini ve çoğalacağını zannediyorum.

“Türkler geliyor” kâbusunun sona ermesiyle Avrupa siyasetindeki aşırı sağın zayıflayacağını -ve merkez partilerinde aşırı sağ ile rekabetten mütevellit olumsuzlukların azalacağını- da zannediyorum.

AB ile ilişkilerin hangi çerçeve içinde yürütülmesi gerektiği meselesi bir yana…

Erdoğan’ın AB’ye tam üyelik bahsinde sarf ettiği şu cümle, o bahisten bağımsız olarak da fevkalade önemli:

“Avrupa Birliği küresel bir aktör olmak istiyorsa, öncelikle Türkiye’yi kazanmalıdır.”

***

AB’nin Türkiye’ye ‘nanik’ yapmayı alışkanlık haline getirmesi, hele Donald Trump yönetimindeki Amerika Birleşik Devletleri ve Vladimir Putin yönetimindeki Rusya Federasyonu ile adeta soğuk savaş halinde olduğu şu konjonktürde bile Türkiye ile safları sıklaştırmaktan imtina etmesi, üstelik Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıklar münasebetiyle Türkiye aleyhtarı bir tutum takınması hiç rasyonel değil.

ABD ile Rusya arasında sıkışıp kalan Türkiye’nin Avrupa Birliği ile iyi münasebetlere tali bir önem atfetmesi de hiç rasyonel olmaz.

Konjonktürden istifade ile Avrupa Birliği’ni kazanmak için elinden geleni yapmalıdır Türkiye.

(KARAR)

Etiketler:
Share
283 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...