logo

23 Kasım 2019

İngiltere Chagos Takımadaları’ndan çekilsin!


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

Morityus (Mauritius), İngiltere’nin sömürgesiydi. Chagos Takımadaları, bu sömürgeye dahildi. 1960’lı yıllarda Morityus bağımsızlık yoluna girince, İngiltere Chagos Takımadaları’nı Morityus’tan ayırdı (1965) ve Morityus o parçası eksik kalarak bağımsız devlet oldu (1968).

Konu orada kapanmadı ama. 50 seneyi atlayıp şu son birkaç aydaki gelişmeleri sıralayalım: Uluslararası Adalet Divanı 25 Şubat’ta İngiltere’nin Chagos Takımadaları’nı Morityus’a iade etmesini salık verdi. BM Genel Kurulu 22 Mayıs’ta İngiltere’den takımadaların kontrolünü 6 ay içinde Morityus’a devretmesini istedi. Morityus Parlamentosu Temmuz ayında Chagos Takımadaları üzerinde egemenlik ilan etme kararı aldı…. Ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed, dün yaptığı yazılı açıklamada, İngiltere’nin Birleşmiş Milletler (BM) kararını ihlal ederek Chagos Takımadaları’nda sürdürdüğü sömürgeci yönetimden derin endişe duyduğunu belirtti, İngiltere’ye Uluslararası Adalet Divanı ve BM Genel Kurulunun aldığı kararlara uyma çağrısında bulundu, uluslararası kamuoyunu da Morityus’a destek vermeye çağırdı.

Bu vesileyle, 1995’te ziyaret ettiğim Morityus’ta (o zamanlar Morityus’a “Morisya” diyordum) tuttuğum bazı notları dikkatinize sunmak isterim.

***

Afrika kıtasında, Hint Okyanusu’nda bulunan Morisya’nın yüzölçümü yaklaşık 2000 kilometrekare. 1 milyon 200 bin civarındaki nüfusun yarısı Hindu. Önde gelen diğer dini/etnik gruplar: Tamamına yakını Madagaskar ve Zanzibar kökenli olan Afrika yerlisi 300 bin Hıristiyan, Hint kökenli 200 bin Müslüman. Bir miktar Çinli Budist ve Konfüçyanist, bir miktar Tamil, ayrıca Avrupa kökenli birkaç bin Hıristiyan ve Yahudi.

Önce Portekiz, sonra Fransa, en son İngiltere’nin sömürgesi olan ve 1968’de Londra’nın zoraki rızasıyla bağımsızlığını ilan eden Morisya, sömürgecilerin tahakkümünden hiçbir zaman tam olarak kurtulamadı. Fransız idaresinin adayı İngiliz idaresine terk ederken (1820’ler) kopardığı tavizler halen geçerliğini koruyor. İngilizler de Morisyalılardan birçok taviz kopardılar. Toplamı 10 bini geçmeyen beyaz (Fransız/İngiliz kökenli) nüfusun sahip olduğu uçsuz bucaksız topraklar ve göz kamaştırıcı ekonomik güç, bağımsızlık öncesi anlaşmaların teminatı altında. Morisya’da resmi dilin İngilizce, konuşulan dilin Fransızca ağırlıklı Kreol dili olması da kayda değer. Fakat Morisya’ya “Avrupa’nın uydusu” demek bunlara rağmen mümkün değil. Devleti büyük ölçüde kontrol eden Hindular, anayurtları olan Hindistan’la entegrasyon peşindeler. Port Louis (Morisya’nın başkenti) ile Yeni Delhi arasında sıradan diplomatik ilişkilerin çok ötesinde bağlar kuruldu. ‘Payitaht’ olarak gördükleri Yeni Delhi’den gelen resmi misafirleri el üstünde tutan Morisyalı Hindular, Hindistan bayrağını kendi bayrakları biliyor ve boş buldukları her yere asıyorlar. Okullarda çocuklarına Hint dilini ve geleneklerini öğretmeyi de ihmal etmiyorlar.

Müslümanlara gelince: Küçücük Morisya’da 170 küsür cami var- Müslüman nüfüsü üçe katlayan Hindular’ın mabedlerinden fazla. Cami yaptırmak, geniş arazi sahibi olmanın ‘şânından’ sayılıyor. Maddi durumu çok iyi olanlar caminin yanında medrese de yaptırıyorlar. Genellikle küçük ve sade olan Morisya camilerinde beyazla yeşilin hakimiyeti var. Ve istisnasız bütün camilerin tepesinde ay-yıldızlı yeşil bayrak dalgalanıyor. Bu bayrağa “Türk Bayrağı” diyorlar. Başkent Port Louis’deki Cuma Camii’nin tarihine ilişkin bir kitapta şu satırları okuduk: “1853’te inşa edilen Cuma Camii’nde o tarihten beri Türk Bayrağı dalgalanıyor. Pakistan’ın kuruluş tarihi olan 1947’de Türk Bayrağı’nın yanına Pakistan Bayrağı da çekildi.”

Morisya Müslümanları, Hinduların ‘Hindistancılık’ına inat, ‘Pakistancılık’ yapıyorlar. Urdu dilini yeni nesillere aktarma yönünde hummalı bir faaliyet var. Medreselerde Pakistanlı hocalar revaçta. Muhammed İkbal ve Mevdudi gibi Pakistanlı alimlerin kitapları yaygın olarak okunuyor. Fakat İslam Dünyası’na ilgileri ‘Pakistancılık’la sınırlı değil. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu başkentin duvarları “Filistin” ve “Bosna” yazılarıyla dolu. Afganlar, Filistinliler, Boşnaklar, Çeçenler için sayısız yardım kampanyası düzenlenmiş. Hatta Çetniklere (faşist Sırp saldırganlara) karşı savaşmak için Bosna’ya giden bile olmuş. Mostar’da şehid düşen Morisyalı Gulam Cilani’nin adını taşıyan bir kültür merkezi gördük…

***

Bazı sıkıntılar yaşansa da dini/etnik ayrılıklar bugüne kadar büyük çatışmalara varmadı ve bundan sonra da varmaz inşaallah. Esenlik diliyorum Morityus’a. Chagos Takımadaları dahil.

(KARAR)

Etiketler:
Share
477 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...