logo

05 Kasım 2019

Ödül, ödül mü ceza mı?


Mustafa Tezcan
mtezcan@finalegitim.com.tr

“ Karnede taktir gelirse bilgisayar alacağım.”

“ Tüm notların 5 olursa akıllı telefonu kaparsın.”

“ Ödevi bitirince bilgisayar oynayabilirsin.”

“ İstanbul’da bir üniversite kazan istediğin arabayı alacağım.”

 

Çocuklarımıza karşı yukarıdaki gibi ifadeler kullandığımız çok olmuştur. Kısa vadeli verim alınıyor, verim alınıyor gözüküyor ama uzun zaman diliminde gerçekten verimli mi ? Biraz bunu konuşalım isterseniz. Verdiğimiz ödül gerçekten ödül mü? Ceza mı ?        Küçük yaşta çocukları, tabir yerindeyse, rüşvete mi alıştırıyoruz? Karşılıksız iş yapmaz hale geliyorlar. Anne babasına ‘suyu getiririm ama arkadaşıma gitmeme izin verirsen…’ gibi ifadeleri velilerden çok duyuyorum.

Küçük yaşta çocukların zihinlerine ve bilinç altlarına ne ekersek zamanla o büyüyüp gelişiyor. Küçük tohumlar fidelere dönüşüyor. Lise yıllarında ise dal vermeye başlıyor. Ağaca dönüşmeden bunları değiştirip yerlerine yeni tohumlar ekmemiz gerekiyor.

Maddi ödüller harici ödüllerdir. Yani harici kontrol sistemleridir. Özellikle birde para ödülü olursa içsel ilgiyi bitiriyor. Bir fincan kahvenin birkaç saatlik enerji vermesi gibi kısa süreli ilgi artışı sağlıyor.

 

Öğrenme, araştırma gibi özünde keyif alıcı ve ilginç olan eylemler harici ödüllere bağlandığında iç motivasyonu ve performansı olumsuz etkiliyor. Ödüller birde şartlı olursa ‘’ sunu yaparsan, bunu yaparsan..’ gibi iyice öğrenme motivasyonunu öldürüyor. Ödüller habersiz ve beklenmedik bir anda olunca daha çok işe yarayabiliyor.

Ödül söz konusu olduğunda hayatınızın kontrolü sizden çıkmış ve ödüle bağlanmış oluyor. Bu, motivasyon kabınızın dibine bir delik açmak anlamına geliyor. Keyif alarak yaptığınız bir çalışmanın tüm coşkusu o delikten akıp gidiyor. Çünkü ödül kalktığı yada değeri azaldığı taktirde o iş de yapılmıyor. Kişi işten ziyade ödüle odaklandığı için zihni bulanıyor ,düşünceleri karışıyor, yaratıcılık ve üretkenlik azalıyor. İç motivasyon azalıp dış motivasyon ön plana çıkıyor.

Denizde iki tür gemi vardır. Yelkenliler ve motorlular; yelkenliler ilerleyebilmek için rüzgara ihtiyaç duyar. Rüzgar yoksa yol alamaz. Motorlular ise hiçbir dış güce ihtiyaç duymadan yol alır. Önemli olan yol almak ve ilerlemektir. Ama ömür boyu ilerlemektir, kısa vadeli değil.

Çocuklarımızın zihinlerine onların kendileri ve gelecekleriyle ilgili yerleştirilecek ulvi bir hedef onları geleceğe götürecektir. Siz sadece  engel olmayın yeter!

Not: Bu konu ile ilgili değerli dostum Dr. Özgür BOLAT’ın  “Beni ödülle cezalandırma” kitabını tavsiye ediyorum.

      Mustafa TEZCAN

 

Etiketler:
Share
315 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...