logo

02 Ekim 2019

Kaşıkçı’nın hayaleti


Taha Kılınç
t.kilinc@gmail.com

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in yakın koruması Tümgeneral Abdulaziz el Feğam, geçtiğimiz cumartesi akşamı Cidde’de öldürüldü. Mekke Polisi’nden yapılan resmî açıklamaya göre, arkadaşı Turkî es-Sebtî’nin evinde misafir olan Tümgeneral Feğam, evde bulunan diğer arkadaşı Memdûh bin Meş’al tarafından silahla vuruldu, ardından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Polisin açıklamasında, Memdûh bin Meş’al’in güvenlik güçlerine teslim olmayı reddettiği ve çıkan çatışmada öldürüldüğü vurgulandı.

Tümgeneral Abdulaziz el Feğam, hiç şüphesiz, sıradan bir koruma memuru değildi. Suudi Arabistan’da kral ve prenslere koruma yetiştirmekle maruf Mutayr kabilesine mensup olan babası Şeyh Beddâh, 2015’te ölen Suudi Arabistan Kralı Abdullah’a yaklaşık 30 yıl boyunca refakat etmiş, yaveri olarak her anında sürekli yanında bulunmuştu. Şeyh Beddâh’ın emekliye ayrılmasından sonra yerini oğlu Abdulaziz almıştı. Kral Abdullah’ın yakın koruması olan Abdulaziz, onun ölümünden sonra Kral Selman döneminde de aynı vazifeye devam etmişti.
2017’de Kral Selman tarafından tümgeneralliğe terfi ettirilen Abdulaziz el Feğam, bir şahsî korumadan çok daha fazlasıydı. Kral’ın ayakkabılarını bağlamaktan Kâbe’nin içine onunla birlikte girmeye, her hareketinde devamlı yanı başındaydı. Bu süreçte Suudi devlet idaresinin birçok sırrına vâkıf olması da gayet tabii idi. “Kara kutu” olarak tanımlanan Tümgeneral Abdulaziz, ciddi yüz ifadesi ve sürpriz durumlarda ani müdahale hızıyla zihinlerde yer etmişti.

Tümgeneral Abdulaziz’in ölüm haberi, Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, ülkesinin İstanbul’daki başkonsolosluk binasında vahşice öldürülmesinin yıldönümüne -2 Ekim- birkaç gün kala gelince, doğal olarak akıllarda soru işaretleri oluştu. “Kral Selman’ın yalnızlaştırılması ve tahttan çekilmek zorunda kalması adına yeni bir tasfiye mi?” sorusu dilden dile dolaşırken, bazı sosyal medya kullanıcıları, geçtiğimiz aylarda Tümgeneral Abdulaziz’e yapılan bazı uyarıları yeniden hatırlattı. Bunlardan biri, İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşayan Suudi muhalif Dr. Muhammed el Mesarî’ye aitti. Mesarî, 19 Mayıs günü Twitter hesabından bir paylaşımda bulunarak, ortadan kaldırılacağına dair Tümgeneral’i açıkça ikaz etmiş, “Kafana kurşunu yemeden önce, kendine dünyanın öbür ucunda bir sığınak bul” demişti.

***

Susturulmak istenirken bugün sesi daha da gür çıkan Cemal Kaşıkçı’nın hayaleti, Suudi yönetiminin üzerinde dolaşmaya devam ediyor. Veliaht Prens Muhammed bin Selman (MBS), pazar akşamı Amerikan CBS televizyonunda yayınlanan “60 Minutes” röportajında, Norah O’Donnell’in “Kaşıkçı’nın öldürülmesi emrini siz mi verdiniz?” sorusunu cevaplarken, “Şüphesiz ki hayır, bu korkunç bir suç. Ancak yönetici olarak, bütün sorumluluğu üstleniyorum. Özellikle de hükümet için çalışan şahıslar tarafından işlendiği için” dedi. Cevap ikna etmemiş olmalı ki, O’Donnell ikinci soruyu sordu: “Bu operasyondan nasıl haberdar olmadınız?” Bunun üzerine MBS, “Devlet için çalışan 3 milyon kişinin her gün ne yaptığını bileceğim, öyle mi? 3 milyon kişinin, lidere günlük rapor göndermesi imkânsızdır” şeklinde konuştu. Röportajın bu kısmı, tahmin edilebileceği üzere, cevap yerine geçmediği gibi adeta zımnî bir teyit gibi değerlendirildi.

Kaşıkçı’nın öldürülmesi sırasında dışişleri bakanı olan Âdil el Cubeyr, Amerikan PBS kanalında yayınlanan MBS konulu özel belgeselde, deneyimli gazeteci Martin Smith’in Kaşıkçı hakkındaki soruları cevaplarken daha da gülünç bir portre çizdi. Suikast timinin Veliaht Prens’in yakın adamları olduğunu reddeden Cubeyr, “Birçok insan, Veliaht Prens’e yakın. Ayrıca çok sayıda kişi de kendisinin Veliaht Prens’e yakın olduğunu iddia ediyor. Bir sürü insan, onunla fotoğraf çektirip paylaşıyor” derken, kendi sözlerine kendisi bile inanmıyor gibiydi.

Martin Smith, Cubeyr’e, Kaşıkçı suikastının odak noktasını oluşturan o ismi de sordu: “Peki, Suûd el Kahtânî nerde?” MBS adına sosyal medya operasyonlarını yöneten Kahtânî’nin, Kaşıkçı suikastını da koordine ettiği biliniyor. Suikasttan sonra ortalıkta görünmeyen Kahtânî’nin Twitter hesabı, geçtiğimiz ay kapatıldı. Cubeyr, kritik soruyu, “onu başsavcıya sorun” diye geçiştirdi. Tam bu noktada, Norveç’in başkenti Oslo’da yaşayan ve Suudi yetkililer tarafından tehdit edildiğini açıklayan Arap gazeteci İyâd Bağdâdî’nin iddiasını hatırlamamak mümkün değil: Suûd el Kahtânî, Kaşıkçı olayından sonra zehirlenerek öldürüldü.

Tarih kitaplarında okuduğumuz saray entrikalarını bire bir yaşadığımız günler…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
472 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...