logo

Hüseyin Morsümbül’ün katilleri nerede?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Cumartesi Anneleri soruyorlar..

Her hafta bir “kayıp” ön plana çıkartılıyor, isim ile, soyadı ile soruyorlar.

“Nerede?” diye..

Dün de bir ismi ön plana çıkarttılar..

“Hüseyin Morsümbül”ü sordular..

“Nerde Hüseyin” dediler..

Ben de merak ettim, sahi nerde Hüseyin?

Önce Hüseyin Morsümbül ismini kendi hafızamdan hatırlamaya çalıştım..

Mümkün değil, hatırlayamıyorum.. Hafızamda yok böyle bir isim..

Az kalsın, kendi vicdanımda kendimi mahkum edecektim..

Bir solcu kardeşimiz, bir Kürt arkadaşımız çıkıp da dese ki, “Bak gördünüz mü, bizim kayıplarımızın isimlerini bile bilmiyorsun. Ama başka anneler için her gün dokundurup duruyorsun” diye..

“Ne cevap verebilirim” diye utanacaktım.

Cesaretimi topladım..

Hüseyin Morsümbül’ü niye hatırlayamadığımı görmek için, arşive daldım..

Kim imiş, ne zaman kaybolmuş, araştırdım..

Gördüm ki, Hüseyin’i hatırlayamam, normalmiş..

Yakın tarihten birisi değil..

1980’de kaybolan isimlerden..

Neresinden baksanız, 39 yıl önceki bir kayıp..

Hem de..

12 Eylül darbesi yapıldıktan 6 gün sonra gözaltına alınmış..

Ve bir daha kendisinden haber alınamamış..

Hani, o tarihteki İslamcı abilerimiz böyle şeyler yapmaz ama..

Ülkücü abilerimizin olayda bir dahli olsa idi..

Yine dolaylı olarak bizden hesap sorabilirlerdi..

Ama..

12 Eylül darbecilerince..

Askeri yönetim döneminde..

Askeri karakolda gözaltında iken kaybedilmiş, Hüseyin Morsümbül..

Bu durumda, bir Müslüman olarak..

Bugünkü siyasi iktidarın, diğer iktidarlara göre bir nebze de olsa daha adil, daha merhamletli, insan haklarına daha fazla dikkat eden bir yönetim tarzına sahip olduğunu savunan bir gazeteci olarak..

Olayda hiçbir kusurumuz, hiçbir suçumuz olmasa da..

Bizim üzerimize bu olayın sorumluluğu olarak ne düşer?

Yıllar geçse de..

Sorumlularının bulunup, yargılanmasını istemek düşer..

Bunun için neler yapılabilinirdi?

Aklıma ilk gelen..

12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasını önleyen Anayasa geçici maddesi değiştirilerek, sorumlular hakkında iddianame yazılmasının önünü açmak..

Bunu da..

AK Parti yaptı mı?

Yaptı..

Bu yapılırken, dün “Hüseyin Morsümbül’ün bulunması”nı isteyen annelere destek veren CHP’li milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal ve sairin partisi bu değişikliğe karşı çıktı mı?

Çıktılar..

O zaman, Hüseyin Morsümbül’ün kendisinin veya cesedinin bulunması için, katillerinin cezalandırılması için, böylesi bir Türkiye’de, ben daha fazla ne yapabilirim ki?

Katiller, Hüseyin Morsümbül’ü askeri alanda yok etmişler..

Ardından, yargılanmamak için, Anayasa’ya madde koymuşlar..

“Bize dava açamazsınız” demişler..

Olay 18 Eylül 1980’de yaşanmış..

Sonrasında 1989’da bugünkü CHP’nin o tarihteki SHP’si, belediyelerde iktidara gelmiş..

Siyasi iktidar ile uzlaşıp, Anayasa’yı değiştirtmemiş..

Yargılamanın önünü açmamış..

Belediyelerde iktidar olmasının avantajı ile, Hüseyin Morsümbül’ün katillerinin kimler olabileceği konusunda bir araştırma içine girememiş..

1991’de, bugünkü HDP’nin o günkü versiyonu ile CHP’nin o günkü versiyonu SHP, seçimlere ittifak yaparak girmişler..

Turgut Özal’ı devirmek için yaptıkları mücadelenin binde birini, Hüseyin Morsümbül’ün katillerini bulmak için yapmamışlar..

“Turgut Özal’ı nasıl etkisizleştirebiliriz” diye, DYP ile birbirlerine taviz vererek hükümet olmuşlar ama..

Anayasa’daki darbecilerin yargılanmasını önleyen maddenin değiştirilmesi için, kıllarını bile kıpırdatmamışlar..

Leyla Zana’lar, Ahmet Türk’ler, Hatip Dicle’ler milletvekili olmuş..

Erdal İnönü’yü de Başbakan yardımcısı yaptırmışlar..

4 yıl bu hükümet işbaşında kalmış..

Ama Hüseyin Morsümbül’ün katili kimdir, nerededir, küçücük bir tespit yapılamamış..

Yıllar geçmiş..

Erbakan Hoca iktidar olmuş. Faili meçhuller sona ermiş.. Yeni yeni Hüseyin Morsümbül’lerin kaybı olayları engellenmiş..

Biraz daha iktidarda kalsa imiş, kimbilir belki, Hüseyin Morsümbül’ün katillerini de ortaya çıkaracakmış..

Ama iktidarda kalamamış..

Erbakan Hoca’nın önünü tıkamak için, solcular yine ayak oyunlarına başvurmuşlar..

Hüseyin Morsümbül’ün bulunmasını istediklerini iddia edenler, “İmam hatipler kapatılsın. Başörtü yasak olsun” naraları ile, Erbakan’ı devirtmişler..

Ecevit’i başbakanlık koltuğuna oturtmuşlar..

Peki Hüseyin Morsümbül bulunmuş mu?

Hayır..

Sonra?

2002’de AK Parti iktidar olmuş..

2010’da bir adım atmış..

12 Eylül darbecilerinin yargılanmaları için Anayasa değişikliği hazırlamış.

Şimdi Cumartesi Anneleri’ne destek vermeye giden CHP karşı çıkmış..

“Bu değişiklik ile, darbeciler yargılanamaz ki!” demişler..

Anayasa değişikliği, TBMM’de, referanduma gitmeden yürürlüğe girecek sayıya ulaşamamış..

Referandumda, halkın desteği ile, anayasa değişikliği kabul edilmiş..

12 Eylül darbecileri, yargılanmaya başlamış..

CHP’nin tezlerinin yalan olduğu ortaya çıkmış..

Hüseyin Morsümbül’ü, askeri kışla içinde yok edenler, sıranın kendilerine geleceğinin korkusu ile tir tir titremeye başlamışlar.

Ama o ne?

FETÖ devreye girmiş..

FETÖ’ye koltuk değnekliği yapan HDP sahneye çıkmış..

En sonunda..

“Hüseyin Morsümbül bulunsun” diye çağrı yapan HDP’liler, Hüseyin Morsümbül’ün katillerinin de içinde bulunduğu darbecilerin yargılanmaması için uğraş veren CHP ile ittifak yapmış, İstanbul’u, Ankara’yı, İzmir’i belediye olarak CHP’ye teslim etmişler..

Sonra?

Sonrası mı kaldı?

Sonra, AK Parti’den hesap sormaya kalkıyorlar: “Hüseyin Morsümbül’ün katilleri nerede?”

Nerede olacak analar, kardeşler..

Morsümbül’ün katilleri, kaybedenleri, aranızda..

Aranızda dolaşıyorlar..

Size destek veriyormuş gibi dolaşıyor, katilleri koruyorlar!

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
368 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...