logo

23 Eylül 2019

Hâlâ haber özgürlüğünü tartışıyoruz ne acı…


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Yıllardır yasalarımızdaki ifade özgürlüğüne, basın ve eleştiri özgürlüğüne getirilen sınırların kaldırılmasını bizim de gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi doğuştan sahip olduğumuz özgürlüklerimizin garanti altına alınması gerektiğini tartışıyoruz. Bu konuda farklı iktidarlar tarafından yasalar çıkarıldı, biraz olsun nefes almaya çalıştık. Sonra devletin ve rejimin tehdit altında olduğu gibi “derin hassasiyetleri” bahane ederek özgürlük-güvenlik dengesini unutup özgürlüklerin alanını daraltmaya devam ettik.

Hatırlayalım, özgürlüklerin önünün kapatıldığı bir ülkenin kalkınmasının mümkün olmadığına inanan rahmetli Turgut Özal, ülkede yıllarca büyük mağduriyetlerin yaşanmasına vesile olan o meşhur 141, 142 ve 163. Maddeleri değiştirerek özgürlükler konusunda önemli bir ferahlama sağlamıştı.

Ancak özünde “vesayetçi” genler barındıran devlet, yeni tehdit argümanları bulmakta gecikmedi ve bu kez de 301. Maddeyi keşfetti ve bu madde üzerinden özgürlükçü düşüncenin, ifade özgürlüğünün ve eleştirinin önü kapatılmaya devam edildi.

Sonra AK Parti iktidarı devletin “vesayetçi genleri”ne karşı reformist bir adım atarak bütün ezberleri bozdu ve dedi ki: “Temel hak ve özgürlüklerin, sadece anayasal ve yasal güvenceye alınması ile yetinmeyip, fiilen uygulanması ve siyasal kültürümüzün yerleşik bir boyutu olarak güçlenmesi yönünde çaba sarf edecektir.” Gerçekten de bu konuda ciddi yasal değişimler gerçekleştirdi ve önemli bir bölümünü de hayata geçindi.

Ama sonunda AK Parti de giderek özgürlükçü reflekslerini kaybederek, “devletin manevi şahsiyeti”ni ve bekasını korumak için basın özgürlüğünün ve eleştirel düşüncenin önündeki barikatları yükseltmeyi tercih etti. Yani bahar havası kısa sürdü ve biz yine yasakçı geleneklerimize geri döndük.

Şimdi iktidar yeni bir yargı paketi hazırladı, muhtemelen Ekim’de parlamentonun gündemine gelecek ve yasalaşacak. Buna göre, Terörle Mücadele Kanunu’nun çok eleştirilen “propaganda” başlıklı 7. Maddesine, “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” ifadesi ekleniyor. Böylece haber ve eleştirilerin suç olmaktan çıkartılması amaçlanıyor. Ancak bunun için de mahkemelerin “haber” ve “eleştiri” konusunda kararlar vermesi gerekiyor. Yani haber özgürlüğünün ve eleştirel düşüncenin önünün açılması sanıldığı kadar kolay olmayacak. Ama neyse bu da bir şeydir…

Hiç kuşkusuz uzun bir aradan sonra Türkiye’nin, hazırlanan yeni yargı paketiyle özgürlükleri gündemine alması önemli bir gelişme. Çünkü Türkiye özgürlüklerin önünün açılması konusunda çok değerli fırsatları, en önemlisi de zaman kaybetti. Kaybedilenleri telafi etmek elbette çok kolay olmayacak, ama her şeye rağmen bir yerden başlamak gerektiği de açık.

Zira biliyoruz ki Avrupa Konseyi’nin anayasa hukuku konularındaki danışma organı olan Venedik Komisyonu, ifade özgürlüğü konusunda belli aralıklarla Ankara’ya uyarılarda bulunmaktadır.

Mesela Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin talebi üzerine Türk Ceza Kanunu’ndaki ‘216, 299, 301 ve 314’üncü maddeleri inceleyen Venedik Komisyonu’nun raporunda, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçunun düzenlendiği 216’ncı maddenin, hükümet politikalarını sert eleştirenleri cezalandırmak için kullanılmaması gerektiği belirtilerek “Şiddete, silahlı mücadeleye veya ayaklanmaya açıkça kışkırtmayan düşünce açıklamalarının cezalandırılmasının haklı görülemeyeceği” kaydedilmektedir.

Yine raporda “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama ile ilgili 301’nci maddedeki sorunun 2008’de yapılan düzeltmelere rağmen devam eden muğlak ifadeler” olduğu belirtilerek, “Tavsiye edilen, içindeki tüm kavramları açık ve spesifik şekilde belirterek, bu hükmün yeniden yazılması ve tekrar düzenlenmesi talep edilmektedir.

Ayrıca raporda silahlı örgüte (terör örgütüne) üye olmakla ilgili TCK’nin 314’üncü maddesi uygulanırken “Yargıtay’ın bir kişinin örgüt üyesi sayılarak cezalandırılması için bilerek ve isteyerek örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer alması gerektiği” yönündeki kriterine uyulması gerektiği ifade edilmektedir.

Maalesef işin en vahim tarafı, bizzat AK Parti iktidarı tarafından özgürlükler konusunda bunca mesafe alınmasına rağmen, bu alandaki kazanımları sıfırlayıp yeniden başa dönerek basın özgürlüğü ve eleştirel düşünceye getirilen sınırlandırmaları tartışmak insana gerçekten acı veriyor.

(KARAR)

Etiketler:
Share
386 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...