logo

26. yılın sonunda kimler, kimlerin dostu oldu?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

12 Eyül 1993’de “Beklenen Vakit” ismi ile günlük gazete olarak yayın hayatına başladığımız o günden bu yana..

Köprünün altından ne sular geçti..

DYP-SHP koalisyon hükümeti ile idare edilen Türkiye’de, o günlerde faili meçhul cinayetlere giden insanlarımızın yakınları, “Aman bize de bir şey olmasın” düşüncesi ile, haklarını arayamaz olmuşlardı..

Bir akşam, sokağın köşesine parkeden Toros araç ile bir dakikalığına gelmesi istenen evin oğullarından, evin reislerinden bir daha haber alınamayan günlerdi..

O günler geçti..

O günlerde koalisyon ortağı olan SHP’nin yerine kurulan CHP’liler, şimdi AK Parti’den soruyorlar, yakınlarının hesaplarını..

Oysa..

SHP-CHP’liler, işlerine gelen konuları öyle güzel kotarıyorlardı ki..

Örneğin Sivas olayları sebebi ile, ölen 35 kişiye karşı, 35 Sivaslıya idam cezası verdirirken öyle mahirdiler ki..

Sözümona failleri de bulmakta hiç zorluk çekmediler..

Cezalandırmada da hiç zorluk çekmediler..

Ama..

Diyarbakır’da, Hakkari’de, Şırnak’ta kaybolan gençler söz konusu olduğunda..

“Bizim de elimiz kolumuz bağlı, biz sadece koalisyon ortağıyız, elimizden bu kadar geliyor” cevabı ile olayları örtbas edebiliyorlardı..

Hem DYP-SHP(CHP) koalisyon ortaklığı döneminde.

Hem sonraki süreçte.

Akit hep dik durdu..

Güneydoğudaki faili meçhul cinayetlerin takip edilmesi için de..

Sivas olaylarının gerçek faillerinin ortaya çıkarılması için de..

Sivas olayları sebebi ile, haksız yere suçlanan insanların adil şekilde yargılanmalarının sağlanması için de..

Ama maalesef..

Bu konuların kamuoyunun gündemine oturmasını sağlamış isek de..

Örneğin, Sivas olayları sebebi ile, suçsuz insanların idam cezaları almasının ne kadar ikircikli bir yargı anlayışının ürünü olduğunu, defalarca manşete taşımış isek de..

Bugün hâlâ, 1993’te yaşanan o olay sebebi ile cezaevinde olan onlarca insanımız var..

O süreçte yaşanılan adaletsizliklerin doğurduğu mağduriyetler, bugün dahi ortadan kaldırılamadığı halde..

“28 Şubat sürecindeki adaletsizlikler, bugünkünden daha düşük seviyede idi” diyen, mahallemizden çıkan tuzu kuru siyasetçilerimiz var, gazetecilerimiz var..

Abdullah Gül’lerimiz var.

Ahmet Davutoğlu’larımız var..

Ali Babacan’larımız var.

Ahmet Taşgetiren’lerimiz var..

Var oğlu var..

“26 yıldır cezaevinde olan, PKK’lısından tutun, en azılı tecavüzcüsüne kadar kaç tane mahkum gösterebilirsiniz” sorumuza cevap veremeyenler, Sivas mağdurlarının yaşadıklarından habersiz, “Bugünkü adaletsizlikler, 28 Şubat’ta bile yoktu” söylemleri ile karşımıza çıkabiliyorlar..

Düşünebiliyor musunuz?

Bu ülkede 50 bin insanın ölümüne sebep olan PKK örgütü mensuplarının bile yatmadıkları kadar, cezaevinde yatan insanlarımız var..

Sebep ne?

35 kişinin öldüğü Madımak Oteli’nin önünde, gösteri yapmış olmaları..

35 kişiyi öldürmeleri bile değil.

Orda gösteri yapmış olmaları..

Eline keleş alıp, Başbağlar’daki 33 insanı kasten öldürenler, elini kolunu sallayarak dolaştığı halde..

33 er, sivil kıyafetle bir ilden diğerine giderken, otobüsünü durdurup, askerlerimizi şehit edenler bile, 26 yıldır cezaevinde tutulamadığı halde…

Madımak olaylarından haksız yere sorumlu tutulan Sivaslılar, 26 yıldır cezaevinde..

Duysun Abdullah Gül’ler ve diğerleri, bu dramı..

Bu ülkede cumhurbaşkanlığı yaptılar, başbakanlık yaptılar..

Bu drama son veremediler..

Diyecekler ki..

“Tayyip Erdoğan son verebildi mi?”

Evet, o da veremedi.

Ama en azından.

Tayyip Erdoğan çıkıp da, “28 Şubat’ta adalet vardı” demiyor.

“28 Şubat’ta daha özgürdük” demiyor..

Halkına yalan söylemiyor..

“Ancak bu kadar yapabildik” diyor..

28 Şubat’ın adaletsizliklerinin failleri olan CHP’lilerle kol kola girmiyor..

Onlarla işbirliği yapıp, halkına ihanet etmiyor..

Bilgisayarın başına geçerken, Akit’in çıktığı günden bu yana, ülkede yaşanılan hukuksuzlukların ve bunlara karşı Akit’in duruşunu özet olarak verecektim.

Sadece birisine girdim..

Sivas mağduriyetine değindim.

Köşemin nerede ise sonuna geldim, ama o olaydaki vahim hataları bile daha aktaramadım.

Sivas mağdurlarının, 1999 affından yararlandırılmamalarını..

Sonrasında Anayasa Mahkemesi kararı ile, kanun kapsamı genişletilmiş olmasına rağmen, yine Sivas mağdurlarına uygulanmamasını..

PKK’lılar için bile çıkartılan ve eli kanlı teröristlerin bile yararlandıkları “pişmanlık yasaları”ndan, Sivas mağdurlarının yararlandırılmamasını..

Ayrıntıları ile yazamıyorum..

Ama ne yaparsınız?

Abilerimiz öyle diyor: “Bugünkü adaletsizliği, 28 Şubat’ta bile yaşamadık.”

Sivas sanıklarının ismini gördüğünüz yerden geçmemek için, 10 kilometre öteye kendinizi fırlatıyorsanız..

Akit’in bir mağduriyeti söz konusu olduğunda, ortalıkta görünmemek için, 24 saat evinizden dışarı çıkmıyorsanız..

Başörtülü öğrencilerin yaşadıkları zalimlikler hakkında, bir gazeteci soru yöneltebilir endişesi ile, kapınızı basın mensuplarına kapatarak yaşamış iseniz..

28 Şubat’ın zalimlikleri ile, bugünü kıyaslayabilirsiniz..

Kuracağınız partiye, Zülfü Livaneli gibi tipleri davet edip, “hayır cevabı” almaktan utanmayabilirsiniz..

Kendi eşinizin başındaki örtü sebebi ile, sizin cumhurbaşkanı olamayacağınızı 2007’de ter ter tepinerek höykürenlerin, 12 yıl sonra, yol arkadaşlığı yaptığınız kişinin oylarını çalmak için sizi cumhurbaşkanı adayı göstermesine sıcak bakabilirsiniz..

26 yıl, gözümüzü açıp kapatana kadar geçmiş..

312 general davalarına muhatap olmuşuz.

“Parmaklarındaki yüzüklere kadar, her şeylerini alacağız” diyen, general avukatlarının tehditleri ile karşılaşmışız..

“Bu sefer kesin, Akit kapatılıyor” diyerek, Danıştay’daki cinayet kumpasları ile, kapımıza dayanılmasına şahit olmuşuz..

Elhamdülillah.. 26. yılın sonunda..

Başımız dik, alnımız açık, her sorulana cevap vererek, okurumuzun karşısına çıkabiliyoruz..

Umarım ki..

26 yıl boyunca..

Hatta daha öncelerinde de.

Dindar insanlara, her türlü haksızlığı yapan CHP ile bugünlerde iş kotaranlar da, ömrümüz var ise.. Yarın, öbürsügün, halkın içine çıkabilecekleri, izahını yapabilecekleri işbirliklerine imza atarlar..

Kimse ölümsüz değil.. Kimse hesaptan müstağni değil..

28 Şubat’ın adaletsizliklerini, cumhurbaşkanı olduğu dönemde bile kaldıramayanların, “Bugün, dünden kötü” mavalları ile, Türkiye’ye kazandıracakları hiçbir şey yoktur.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
314 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...