logo

RTÜK, kendine gel: Sanıkla hakimin toplantı yaptığı, nerede görülmüş?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Başlığı, “Suçlu ile hakimin toplantı yaptığı nerede görülmüş” diye atacaktım..

Ama biliyorum ki, ayrıntıdaki itirazları ile, gerçeği boğacaklar, “Ha ha.. şüpheli ile mahkumu bilmiyor.. Hukukçuya bak” deyip, asıl söylemek istediğimizi perdeleyecekler..

Onlara fırsat vermeyelim, “Sanıkla hakimin toplantı yaptığı, yemek yediği, pazarlık yaptıkları, hatta sonraki dönemlerde nasıl hareket edileceğine dair planları birlikte konuştukları nerede görülmüş” diye soralım, RTÜK Başkanına..

Bu soruyu, niçin soruyorum?

Emine Bulut cinayeti ile birlikte, kadına yönelik şiddetin sebeblerinden birisinin de, tv’lerdeki diziler olduğu yönündeki yaygın eleştirileri susturmak için, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Ebubekir Şahin’in yaptığı açıklamadaki çağrının yanlışlığını hatırlatmak için, bu soruyu soruyorum..

Ne diyor, RTÜK Başkanı?

“Çok önceden planladığımız son çalışmayı eylül ayının ilk haftasında icra edeceğiz. Kültür ve Turizm Bakanımızın başkanlığında dizi ve film yapımcılarıyla bir araya gelerek, şiddet ve istismar konuları başta olmak üzere tespit ettiğimiz aksaklıkları, yanlışları yüz yüze istişare edeceğiz.”

RTÜK, milyonlarca liralık para cezalarını kesme noktasında, hakim konumundaki kurum..

Dizi ve film yapımcıları ise, ceza verilen suça konu eserlerin failleri..

Hani aklıma, Akit TV’ye verilen, bir günde toplanıp, alelacele cezayı basan RTÜK geliyor da..

Sözkonusu Akit TV olunca, “Bir toplantı yapalım. Bazı görüşmelerle düşüncelerimizi aktaralım,. aksaklıkları konuşalım” diyen yok.

Anında toplanıp, cezayı basıyorlar..

Ama sözkonusu Kanal D olunca, Fox TV olunca, Star TV olunca, Show TV olunca, atv olunca.. Toplantı yapıp, hakim ile sanıklar, pazarlık yapıyorlar..

İnsanların ölümüne yol açan diziler sözkonusu olunca, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, şunları söylüyor:

“RTÜK’ün kadına karşı şiddeti özendiren yayınlara kayıtsız kalması düşünülemez. Kadınlarımıza yönelik şiddet, kadın cinayetleri vahşettir, lanetliyoruz.”

Bu kadar ağır sözlerle lanetlediği kadına şiddet konusunda, bana bir tane RTÜK’ün yarım günde toplanıp, verdiği tek cezayı gösteremeyecek olan RTÜK başkanı, eften püften gerekçelerle Akit TV’ye alelacele toplanıp, CHP üyeleri ile AK Parti’nin seçtiği üyelerin birlikte oy kullanıp verdikleri cezaları ise, çok iyi bilmektedir..

Dün ne oldu, neler yaşandı, uzun uzadıya konuşmak, belki konuyu dağıtabilir..

yeniakit.com.tr’de yapılan, Show TV’nin eylül ayında yayınlayacağını duyurduğu bir dizi var..

Dizinin fragmanında, bir genç kızın elleri, sıcak suya tutularak işkence yapılıyor..

Eğer RTÜK üyeleri, kadına şiddet konusunda samimi iseler..

Şu tv’nin yetkilileri..

Bu dizinin yapım ıları..

Özel hayatlarında, sokaklarda “kadına şiddete haylır” diye haykırıyorlarsa..

Bu işin rantını yemekten vazgeçip.

“Acayip rating kazandırıyor” ahlaksızlığından sıyrılıp..

O dizinin o görüntülerini filmden çekip almalıdırlar..

Almıyorlarsa..

RTÜK, daha o dizi yayına başlamadan.

Fragmanı sebebi ile cezayı basmalıdır..

Dürüst iseniz. Samimi iseniz..

Şu veya bu gerekçe ile, Akit TV’ye yarım günde verdiğiniz cezaları hatırlayıp..

Şimdi kadına şiddet konusundaki o hoyratça görüntüleri yayınlayacak olan kanala da gerekli müeyyide uygulanmalıdır..

Yok eğer, “Bu bir filmdir. Gerçek değildir” bakış açısı ile..

Kadına şiddetin binbir türlüsünün hayata geçirildiği senaryolar, sırf rating uğruna gösterime devam edilirse..

O filmleri çekenler, o filmlerde oynayanlar, o filmler sebebi ile milyonlarca lira para kazananlar, sonrasında sosyal medya hesaplarında, siyasi iktidara, manevi değerlerimize küfrederlerse..

Bugünkü manşetimizde olduğu gibi, o filmlerin karakter oyuncuları, kazandıkları bol paranın şımarıklığı ile, ezanımıza bile saygısızlık ettikten sonra, “Benim sosyal medya hesabım hacklenmiş” savunması ile cezalardan kurtulurlarsa..

Kimse kusura bakmasın..Bu kısır döngü..

Yani dizi filmlerde kadına şiddetin normalleştirildiği..

Bu normalleştirmede rol alanların bol para kazandıkları..

O filmlerin gösterildiği dizilerin raitng rekorları kırdığı..

Sonrasında da, o dizileri seyredenler, “Bak, dizide kadına vurana, işkence yapana bir şey olmuyor. Bunlar yanlış olsa idi, RTÜK bunlara ceza keserdi.. Bunlar çok vahim yanlışlar olmamalı ki, RTÜK bile ceza kesmiyor, her kanal bu ve benzeri filmlerle büyük paralar kazanıyor” düşüncesi ile, kendi özel hayatında aynı şiddeti uygulamaya kalkar..

RTÜK Başkanı da, o dizileri aklamaya çalışarak, “Şiddetin her türlüsüne son vermek için topyekün bir mücadele şarttır. Ortaya çıkan tabloyu sadece dizi filmlerdeki şiddet sahneleriyle açıklamak yeterli değildir. Dizilerin toplum davranışları üzerindeki etkisi tartışılmaz ama dizilere müdahale tek başına şiddetin önüne geçmek için çözüm değildir” der..

Ertesi günü, Emine Bulut’ların katilleri “Nerede kalmıştık? Dizide işkence yapmak suç değilse.. Dizide işkence yapılabiliniyorsa. Diziler, gerçek hayatın bir yansıması ise.. Biz de gerçek hayatımızda, benzerini niye yapmayalım ki?” der, cinayetlere, vahşet görüntülerini gerçekleştirmeye devam ederler..

2011 yılındaki İstanbul Sözleşmesi ile AK Parti nasıl vahim bir yanlışa imza attı ise..

RTÜK başkanının bu söylemi de, aynı derecede vahim bir yanlıştır..

Gerçek hayattaki kadına şiddettin eski ile kıyaslanmayacak kadar çoğaldığı Türkiye’de, “Dizilerdeki şiddet ile açıklayamayız” bakış açısı, bir fecaattir..

RTÜK başkanı, söylemini gözden geçirmeli; AK Parti de, genel başkanı ile, yöneticileri ile, bu söylemi, masaya yatırmalıdır.. İş işten geçtikten sonra, ne bizim “demiştik” hatırlatmamız, ne de “Bu kadarını öngörememişiz” itirafı bir işe yaramaz..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
383 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...