logo

09 Ağustos 2019

Sudan’daki anayasa deklarasyonu


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Sudan’ın Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti Ubeyyid şehrinde 29 Temmuz Pazartesi günü sivil bir gösteriye müdahale edilmesi sonucu dördü lise öğrencisi beş kişinin hayatını kaybetmesi üzerine sivil hareketin başını çeken Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile cunta yönetimini oluşturan Askeri Geçiş Konseyi arasında görüşmeler durdurulmuştu. Ancak çok geçmeden ÖDBG ile cunta arasında masabaşı görüşmeler yeniden başlatıldı ve taraflar kaldıkları yerden pazarlığa devam ettiler. 3 Ağustos Cumartesi günü geçiş süreci konusunda bir ittifak sağlandığı açıklandı.

Cunta ile sivil hareket arasında ondan tam bir ay önce yani 3 Temmuz Çarşamba günü de bazı temel konularda bir anlaşma sağlanmıştı. Bu anlaşma da medya organları tarafından neredeyse ihtilafın kesin bir çözüme kavuşturulması ve geçiş sürecinin başlatılması için şartların oluşturulması olarak kamuoyuna yansıtılmıştı. Biz bu anlaşmanın ardından 6 Temmuz 2019 tarihinde gazetemizde yayınlanan “Sudan’daki anlaşma” başlıklı yazımızda üzerinde anlaşma sağlanan hususlardan söz etmiş ve bu anlaşmanın henüz nihai bir çözüm olmadığını vurgulamıştık. Ayrıca o yazımızda “Asıl önemli olan ise anlaşmanın uygulamaya geçirilmesi sürecidir. Bu süreçte ne kadar ittifak ve istikrar sağlanabileceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz” demiştik.

3 Temmuz tarihli prensip anlaşmasının uygulamaya geçirilmesi aşamasında bazı önemli detaylarda ihtilaflar ortaya çıktı. Bir yandan pazarlıklar devam ederken bir yandan da sivil hareketin gösterileri ve eylemleri sürdü. 29 Temmuz’da yaşanan olaylar ise havanın daha da gerginleşmesine ve irtibatların kopma noktasına gelmesine neden oldu. Ama üzerinde bayağı bir ilerleme sağlanan pazarlığın sonlandırılması ve sıfır noktasına geri dönülmesi kimsenin işine gelmeyeceği için tekrar görüşmeler başlatıldı ve dediğimiz gibi 3 Ağustos tarihinde geçiş sürecinin mahiyeti hakkında üzerinde ihtilaf edilen birçok konunun açıklığa kavuşturulduğu, ayrıntıların belirlendiği ve anlaşma sağlandığı açıklandı. Bu anlaşmaya da “anayasal deklarasyon” adı verildi ve bu deklarasyonun ilk şekli 4 Ağustos Pazar günü imzalandı. Ama asıl nihai şeklinin 17 Ağustos’ta düzenlenecek geniş çaplı bir törenle imzalanacağı belirtildi.

Bu seferki anlaşmanın bir ay öncekine nispetle daha ileri düzeyde olduğu, önceki anlaşmada netleştirilememiş bazı konuların bu kez netliğe kavuşturulduğu ve birtakım önemli ayrıntıların belirlendiği söylenebilir. Ama henüz tüm meseleler kesinleştirilmiş değildir. Bazı tartışmalı mevzuların şimdilik pas geçildiği görülüyor. Bunlar 17 Ağustos’ta imzalanacak anlaşmada vuzuha kavuşturulacak mı yoksa, dondurucuya konularak unutulmaya mı terk edilecek veya zaman içinde kendiliğinden çözülmesi mi beklenecek bilmiyoruz. Ama bizim tahminimize göre bu tür sorunların dondurucuya konması bir çözüm değildir.

Ayrıca Sudan’da siyasi krizin aşılması için görüşmeler ve pazarlıklar Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ile askeri cunta arasında yürütülüyor. Askeri cunta şu anda iktidarı elinde bulundurduğu için hakim güç sıfatı taşıyor. ÖDBG ise kendini halk hareketinin başını çeken koalisyon olarak kabul ettirmiş durumda. Ama bu organizasyonun sivil muhalefetin ve halk hareketinin tümünü temsil etmediği gerçeğinin de gözardı edilmemesi gerekir. Sivil muhalefetin bazı kesimleri ÖDGB’nin izlediği tutumdan rahatsız olduğunu ve imzaladığı anlaşmayı onaylamadığını ortaya koyuyor. Buna rağmen yine de ÖDGB ile cunta arasında nihai anlaşma sağlanması durumunda geçiş sürecinin başlatılması mümkündür. Ama bu, sorunun biteceği ve ülkenin istikrara kavuşacağı anlamına gelmez.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
338 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...