logo

02 Ağustos 2019

Suriyeliler kalıcı, haberiniz olsun


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Roveniemi. Duydunuz mu böyle bir kelime?

Duymanız da gerekmez.

Bir yer ismi. Finlandiya’nın kuzeyinde, kuzey kutup dairesinin üzerinde.

Şehir dışında ağaçlık bir yerde bol geyikli, bol Noel Babalı turistik bir mevki yapmışlar. Gece gitmiştik. Yere yansıtılan fosforlu bir mavi ışık çizgisi kuzey kutup dairesini temsil ediyordu.

Sorsanız, kuzey kutup dairesine bastın mı? Eğer o mavi ışıksa, bastım.

Karayoluyla yaklaşık 4 bin 500 kilometre. Fakat insanın zihninde uyandırdığı uzaklık çok daha fazla.

Ben orada, sokaklarda, dükkanlarda, kafelerde sayısını bilmem, çok Iraklı sığınmacı gördüm.

Finlandiya, bilirsiniz, sevmez mülteci işlerini. Mesela İsveç gibi, sığınmacılara kapı aralama alışkanlığı yoktur.

Tahmin ediyorum sığınmacılar da Finlandiya’ya çok meraklı değil.

Ama gitmişler.

Avrupa Avrupadır. Uzak olsun, soğuk olsun.

İnsanı zapt etmek zor.

Roma’da, Berlin’de, Londra’da, Paris’te, başka şehirlerde gördüğümüz sarı, siyah, esmer, rengarenk insanlar Germen ırkından mı? Anglo-Sakson mu? Viking mi?

Gidiyor insanlar.

Mayın tarlasından geçip gidiyor, bota binip gidiyor, dağ aşıp, ırmak aşıp, deniz aşıp gidiyor.

Denizi aşamayınca boğuluyor.

Sahillere Aylan Kürdi olarak vuruyor.

Kimisi duyarsız böyle durumlarda.

Gelmeseydi. Ölmeseydi.

Farkında değilsiniz, gelmese de ölecek.

Vicdanı olanlar yaralanıyor.

Allah korkusu olanlar korkuyor.

Bana da sorar mı Allah?

Bazılarımıza Allahu Teala hiçbir şey sormaz.

Sorular, başkaları içindir.

Bizimkiler, sanki soruları hazırlayan heyetin içindedir, sanki sorular ceptedir.

Gidip, bir yolunu bulup yerleşiyor insanlar.

O Roma’da, Londra’da, Paris’te gördüğümüz renkli adamlar, renkli kadınlar birazdan dönecek mi ülkelerine?

Döner mi Afrika’ya Paris’in varoşlarındaki bir Afrikalı?

Veya bir Pakistanlı, bir Hindu, bir Çinli, döner mi Asya’ya?

Bir Türk, Köln’den, Berlin’den geri gelir mi?

Çocukları evlendi oralarda, torun torba sahibi oldular, hısım sahibi oldular, iyi kötü mal mülk sahibi oldular.

Dönerler mi?

Belki gezmeye gelirler. Eğer gezilecek bir yer kaldıysa.

Gezilecek, ziyaret edilecek yer var mı şu anda Suriye’de?

Varsa bile gezdirirler mi seni?

Aslında Türkiye iyi başardı bu mülteci işlerini.

4 milyon mülteci. Dile kolay.

Pek salmadı dışarıya. Avrupa’nın başına tebelleş etmedi onları.

Azcık gevşetse , durduramazsın, Avrupa şehirlerinde Suriyeli nüfusu artar.

Hepsi mi gider.

Mümkün değil. Ama her sene, şu anda gidebilenler gidene ilave olarak yüz bin iki yüz bin kişi Avrupa’nın hudutlarını geçer.

Kuzey kutup dairesine kadar gitmeyi başarıyor insanlar. Eminim öteye de geçen vardır.

Türkiye daha yakın. Çevredeki ülkelere, Irak’a, Ürdün’e, Lübnan’a, Mısır’a göre yaşaması daha kolay.

Bir de devlet politikası var, bu yükü olabildiğince taşımaya niyetli bir politika.

İç savaş başlayalı 9 sene oldu.

Burada ilkokula başlayan Suriyeli çocuklar liseye gidiyor. Yakında üniversiteye başlarlar.

Evlenenler, çoluğa çocuğa karışanlar var.

Eğer ‘Suriyelilerin ülkelerine dönmesi’ diye bir gündem söz konusuysa vakti ha geçti ha geçecek.

Birkaç yıl içinde Suriye’de barış olur, ülkesine geri döneceklerin hayatlarını garanti altına alacak bir siyasi düzen kurulabilirse bir ihtimal.

İş uzarsa, beş yıla, on yıla, yirmi yıla yayılırsa, geçmiş olsun.

Suriyeliler nüfusumuzun hatırı sayılır bir parçası haline gelir.

Kanun, nizam, zaptiye ile ancak cüz’i bir kısmını gönderebilirsiniz.

Sınırda kurulabilecek güvenli bölgeyi bir çıkış yolu olarak görenler var tabii.

Ama o da Türkiye’deki Suriyeli muhacirlerin ana gövdesini eritmeye yetmez.

Evet, ülkelerine dönmeleri mümkün olsa da dönseler daha iyi.

Ama galiba kalacaklar.

Dünyanın gerçeklerine bakarak, insanların hallerine bakarak gördüğüm budur.

(KARAR)

Etiketler:
Share
233 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...