logo

Bu Ekrem’e, “Sülün Osman” demeyeyim de ne diyeyim?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Tekrar ediyorum diye, lütfen bana kızmayın..

Yalanla, dolanla İstanbul’un başkanlığını aldılar..

Onun üzerinden şimdi Türkiye’nin başkanlığını almak için planlar yapıyorlar..

Sülün Osman’lık yaparak İstanbul Belediyesi’ni aldılar..

Şimdi seçim öncesinde neler söylediklerini unutturmaya çalışıyorlarsa..

Bizim de vazifemiz, gerçekleri hatırlatmak..

Ne diyordu, Sülün Osman benzetmesi yaptığımız Ekrem İmamoğlu?

“Özel kaleme ait araçları Yenikapı’daki büyük alana dizecektim. Medyayı da çağıracaktım. ‘İşte benim arabalarım’ diyecektim. Modelleri ile tüm bilgileriyle gösterecektim. Bir genel sekreterin 3 arabası olur mu?”

Öncesinde de, genel sekreterin yazlık, kışlık, baharlık üç makam aracı olduğunu iddia ediyordu..

Bir önceki açıklamasında ise, Büyükşehir Belediyesi’ne ait 1750 makam aracı olduğunu, bunların nerede, kimin hizmetinde olduğunun bile bilinmediğini iddia ediyordu..

Şimdi başkanlık koltuğuna oturalı 1 ay bir hafta oldu..

Bu dönemde belediyedeki makam odasına 15 gün gitmişliği yoktur..

“Çook işimiz var.. Çook.. Hızla, verdiğimiz sözleri yapacağız” diye taahhütte bulun..

Kazandıktan sonra..

35 günün 20 gününü tatil yaparak geçir..

Sordukları zaman da, “Tatil bana yakışıyor” de..

Afedersiniz, ben bu adama “Sülün Osman” demeyeyim de, ne diyeyim?

Bu adamı, bize pazarlayan, mahallemizin adamlarına da, “Bu millete yedirdiğiniz kazık, ahirette önünüze çıksın” diyelim..

Binali Yıldırım gibi pırıl pırıl bir adamı, tevazu idolü bir siyasetçiyi seçtirmemek için..

Şu ildeki bir AK Partilinin makam aracını..

Bu ilçedeki bir belediye başkanının yanlış uygulamasını önümüze koyup..

Binbir yalan ve dolanla olumsuz propaganda yaptılar..

Eyüp Sultan Camii’nde, Ekrem İmamoğlu’na Yasin okuttular..

Şimdi takke düştü..

Kel göründü..

“Bu kadar da makam aracı olur mu ya!” diyerek oluşturdukları algının gerçekliğini öğrenmek üzere Ekrem İmamoğlu’nu takip ederken..

Adam bir baktık, Edirne Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nde boy verdi..

Bir baktık, Harbiye konserinde boy verdi..

Bir baktık, Karadeniz Ereğlisi’nde boy verdi..

Son olarak da, “Hafta sonu gezintileri beni kurtarmıyor” dedi.. 10 günlük tatili alıp, Bodrum’a kapağı attı..

Biz hâlâ bekliyoruz, “1750 makam aracı, Yenikapı’ya dizilecek.. Genel sekreterin baharlık, kışlık, yazlık üç makam aracı, Yenikapı’da kamuoyuna gösterilecek.”

Biz bekleyeduralım..

Ekrem Bey yalanlarını unutturmak için, Sülün Osman’lığı sürdürüyor..

Çünkü daha satacak çook Galata Kulesi var..

Satacak daha çoook, Saat Kulesi var..

Dün sormuşlar, “Makam araçları Yenikapı’da ne zaman sergilenecek? İsrafın fotoğrafı ne zaman çekilecek? Gecikmenin nedeni nedir?”

Ne cevap vermiş, Sülün Osman?

“İstemem tabii uzamasını. Çünkü ben de çok istiyorum. Bu bir gerçeklik yani. Bizim buraya geldiğimiz tarihteki tespitlerle, şu anki tespitler arasında zaten fiziki olarak ciddi bir fark var. Elbette bizim şu an elimizde bazı belgeler de var. Ama biz, şu an kamu kurumuyuz ve ben belediye başkanıyım. Beni temsil eden arkadaşlarımın yaptığı araştırmalar sürüyor. Ben de açıkçası kamuoyunun merakı gibi sizin ilginiz gibi onları da silkeliyorum dönem dönem, ‘Hızlanın’ diye. Ama kolay olmuyor”

Nasıl cevap?

Nasıl top çevirme?

Nasıl, “Bu Galata Kulesi için ‘Benim’ diyordun. Hani, senin değilmiş” sorusuna, “Ben de, benim sanıyordum. Şimdi ben de merak ediyorum. Benim kulemi, kim nasıl ele geçirmiş” gibisinden, insan aklı ile alay eden bir cevap..

Beyefendi şu an belediye başkanı imiş..

Aday iken salla.. Saf insanları kandır..

“1750 makam aracı var” diye yalan söyle..

Başkan olunca, “Araştırıyoruz” de..

Seçimlerden önce, bol keseden at.

O zaman, “Hesaplayacağız, rakamlar toplanıyor” diyerek bir açık kapı bırakmadan, net suçlama yap..

İşkembeden salla, “Adamın yazlık, kışlık, baharlık makam aracı var” diye uydur..

Koltuğa oturunca, “Hesaplıyoruz” diye kıvır..

Madem araştırdıktan sonra öğrenecektin, “1750 makam aracı var” yalanını niye attın?

Şunu da hatırlatayım..

Sülün Osman’ın “Hesaplatıyorum, tespit yaptırıyorum” dediği şey en sonunda ne çıkacak, biliyor musunuz?..

Her belediyede var olan..

Devleti tanımayan insanların ilk duyduklarında hayret ettikleri..

Ama..

İşin içine girince, aslında bir yolsuzluk da olmadığını gördüğünüz, kurumlar arasındaki yardımlaşmalar..

Ne gibi?

Mesela, belediyenin şu kadar aracı, o ilin adliyesine tahsis edilmiş.

Belli makamlardaki hakim ve savcılara, çoğu da güvenlik amacı ile aracı olması gereken kişilere, belediyenin araçları verilmiş..

Usule uygun mu? Değil..

Adalet Bakanlığı’nın bu işi yapması gerekir..

Ama, Adalet Bakanlığı “Yeterli bütçe yok” diyor..

Belediye de, ilindeki hizmetlerin daha hızlı yürümesi için, güvenliğe küçük bir katkısı olsun diye, iki tane üç tane aracı adliyeye tahsis ediyor..

Şimdi onu, Bay Ekrem, “Araçlar kayıp” diye yutturmaya çalışıyor..

Şimdiden meydan okuyorum Sülün Osman’a..

“Senin Beylikdüzü’nde yaptığın da aynısı değil miydi? Büyükçekmece Adliyesi’ne, ilçe belediyenden araç vermedin mi?”

Bakalım, kayıp araç edebiyatının sonunda “Yolsuzluk” mu çıkacak?

Yoksa..

“Adliyeye tahsis edilen araç” mı çıkacak?

Ama benim merak ettiğim bir konu daha var..

Seçmenden toplanan paralar ve o paraların harcaması ile ilgili bilgiler.

Bu arada, Koç’un uçak şirketine Trabzon-Ordu-Çeşme gezisi için ödenen paralarla ilgili açıklama..

Seçimden önce de “Şeffaf şekilde açıklayacağız” denilmişti. Dün de “Biz her konuda şeffaf olacağımızın sözünü verdik” denildi..

Seçimin üzerinden nerede ise 40 gün geçti..

Seçim için ne kadar para toplandı, ne kadarı, nereye harcandı, hesabını hâlâ yapamadı mı, Sülün Osman?

O hesabı yapamadı ise, 70 milyar liralık belediye bütçesinin hesabını, nasıl yapacak acaba?

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
384 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...