logo

19 Temmuz 2019

S-400 F-35’i tanırsa…


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

ABD, Türkiye S-400’leri satın aldı diye ambargo uygular mı?

Görünüşe bakılırsa Trump Türkiye’nin pozisyonunu çok iyi anladı. Anlamakla kalmadı, anlattı.

Obama zamanında biz adamlara Patriot vermedik, onlar da ne yapsınlar, gidip S-400 aldılar, biz haksızız dedi.

Biz haklıyız, Trump da haklılığımızı teslim ediyor.

Şu halde, bize kimsenin yan bakmaması lazım.

Öyle değil.

Haklı olduğumuz pek çok durumda bize yan bakabilirler. Bakıyorlar zaten.

Siyaset, haklı olduğun durumlarda maruz kalabileceğimiz haksızlıkları yönetmeyi de içeriyor.

Yani?

Haklıyız ama bu işten zarar görebiliriz.

Çünkü maalesef, genellikle haklı olanlar değil güçlü olanlar kazanıyor.

Ama Trump haklılığımızı teslim etti. Demek ki yaptırım ihtimali ortadan kalktı.

Kalksa iyi olurdu.

Bir görüşe göre CAATSA yaptırımları otomatik olarak devreye giriyor.

Trump güzel konuşuyor ama istese de istemese de Türkiye’ye yaptırım uygulanacak.

Kongreden yaptırım kararı çıkarsa Trump gereğini yapmaya mecbur.

Piyasada böyle bir izlenim var.

Bende oluşan izlenimse şu:

Bir siyasi irade yoksa yaptırımlar otomatik olarak devreye giremez. Trump ve ABD yönetimi yaptırımları sürüncemede bırakabilir, erteleyebilir.

Şöyle düşünülebilir: ABD kabile devleti değil. Orada demokrasi var, kurallar geçerlidir. Başkan, kuralların işleyişine müdahil olamaz.

Halbuki hayat, siyasi şartların gerektirdiği durumlarda bütün devletlerin bir miktar kabile devleti olma kapasitesine sahip olduğunu hepimize öğretti.

Böyle bakınca, ABD bize yaptırım uygulamaz mı demiş oluyorum?

Hayır.

ABD bize yaptırım uygulayabilir.

Ama uygulamayabilir de…

Demiş oluyorum.

Eğer yaptırım uygularsa, ekonomide ilave sıkıntılar baş gösterebilir.

Ekonomideki ilave sıkıntılar siyasi şartlara da yansır.

O ekonomik ve siyasi şartlar, Türkiye’deki hiç kimseyi, hiçbir kesimi, şimdikinden daha iyi bir duruma getirmez.

Atlatır mıyız?

Hiçbir şey baki değil. Atlatırız.

Ama atlatırken çok yoruluruz.

***

Derken, Pentagon’dan Türkiye’nin F-35 programına katılımını askıya alma kararı geldi.

Trump, Türkiye’ye haksızlık yapıldığını teyit etti. Ancak, Pentagon’un kararını da teyit etti. “Türkiye’ye F-35 satamayız” dedi.

Beyaz Saray’ın açıklamasındaki şu cümle dikkat çekici. “F-35’ler Rusya’nın istihbarat toplama programıyla bir arada olamaz.”

Şu halde, ABD, S-400’leri “Rusya’nın istihbarat toplama programı” olarak görüyor.

Daha önce değinmiştim.

Bu silahların hepsi, F-35’ler, S-400’ler, diğerleri, özellikle son 5-10 yıl içinde geliştirilenler ya da modifiye edilenler, akıllı silahlar.

Biz S-400’leri alınca nasıl bir sakınca doğacağını merak ettim.

Savunma Bakan Yardımcısı Katie Wheelbarger’ın şu cümlelerine rastladım.

“S-400 bir bilgisayar. F-35 de bir bilgisayar. Kendi bilgisayarınızı rakibinizin bilgisayarına bağlamazsınız.”

Türkiye’nin F-35’leri aldığında, envanterindeki tüm uçakları, bu arada F-35’leri S-400 bilgisayarlarına ‘dost’ olarak tanıtması gerekiyormuş.

Tanıyınca ne olur?

Nato’nun ortak sistemindeki veriler, Rusya için erişilebilir hale gelir.

Benim teknik bilgim bunu doğrulamaya yetmez.

Nato Genel Sekreteri Stoltenberg “Türkiye bir müttefik olarak S-400’lerden çok fazlasıdır” dedi ve ilave etti:

“Nasıl bir savunma sistemi alacağına her ülke kendisi karar verir. Türkiye’nin aldığı S-400 sistemleri Nato’nun hava savunma sistemine entegre olmayacak. Çünkü bunlar bir arada çalışabilir sistemler değil.”

Şu halde, Nato’nun kategorik bir itirazı yok.

İki sistem entegre olmayacaksa sakınca da doğmaması lazım.

Türkiye, Pentagon’un görüşünü çürüten tatminkar bir açıklama yaptı mı?

Belki yapmıştır, biz görmemişizdir.

Ama şunu gördük:

Trump’ın bizi haklı görmesi yeterli olmayabilir.

Kritik bir noktadayız. Gözümüzü dört açmamız lazım.

(KARAR)

Etiketler:
Share
377 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...