logo

17 Temmuz 2019

Bu iklimden daha çok FETÖ çıkar…


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Kötülüğün simgesi olan din pazarlamacısı bir güruh, 15 Temmuz’daki darbe girişimiyle memleketi uçurumun kenarına getirdi. Neyse ki bir millet o gece, kötülük çetelerinin kurşunlarına karşı yüreğini ortaya koyarak bir demokrasi destanı yazdı ve memleketi bu beladan kurtardı.

O gece ülkeyi yüzyılın felaketinden kurtaran millet, aynı zamanda ülkeyi yönetenlere de çok güçlü bir mesaj verdi, lisanı hal ile dedi ki: Dini kullanarak insanların aklını, iradesini ipotek altına alan ve bu yolla kitleleri Haşhaşi mangalarına dönüştüren din pazarlamacısı ‘alnı secdeli’ mehdileri, cennet taşeronluğu yapan cübbeli, sarıklı şarlatanları devlete bulaştırma ve üç beş oy uğruna onlarla koalisyon kurma.

***

Maalesef Türkiye 40 yıldır devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz eden bu kötülük örgütünü fark edememiştir, daha doğrusu fark etmiştir ama politik-ideolojik çıkarlar yüzünden görmezden gelmiştir. Yıllarca gerek siyasetçiler, gerek muhafazakar-dindar kesimler, gerekse ABD tarafından ‘ortak çıkarlar’ bağlamında korunmuş ve kollanmışlardır.

Kuşkusuz kırk yıl boyunca devam eden basiretsizliğin ve körlüğün temelinde geleneksel İslam kültürünün ahlaki erozyonunun büyük payı vardır. Çünkü İslam toplumlarının genetik kodlarında var olan “Kutup, Allah dostu, evliya, Sahibu’z zaman, mehdi” gibi kutsal otoriteye işaret eden unvan ve vasıflar akla ve bilgiye dayalı bütün sivil kanalların önünü tıkamıştır.

Maalesef tarikat-cemaat-mehdi gibi gizemli iklimin oluşturduğu hastalıklı kültürel ortam özgür düşünen bireyler değil, eleştirel düşünceye kapalı ve her şeyini intisap ettiği kutsal otoriteye teslim eden, akıl ve mantık dışı müntesipler ordusu ortaya çıkardı. Üzeri dini ve tasavvufi perde ile örtülen bu tarikat oligarşisi ve tepesindeki manevi otorite sorgulanamaz, hesap vermez bir dokunulmazlık kazandı.

Kırk yıllık bir bukalemunluğun ardından, AK Parti iktidarıyla adeta bahar havası yaşayan bu kötülük örgütü, kabul etmek gerekiyor ki bu partiyle aynı dini iklimden beslenmenin avantajlarını çok iyi kullanmıştır. İşte bu aynı cemaat-tarikat kültüründen beslenme yüzünden AK Parti iktidarı, 17-25 Aralık politik darbe teşebbüsüne kadar bu kötülük örgütünün sorular çalarak devlete sızmasını, kumpaslarını, Amerika ile fingirdeşmesini, insanların aile mahremiyetlerini dikizleme ahlaksızlıklarını maalesef görememiştir. Ve bütün dünyanın gözü önünde 15 Temmuz’da kötülük zirve yapmıştır. Üç yıldan bu yana devlet, bir takım hatalara rağmen özellikle kriminal düzeyde ciddi bir mücadele yürütüyor.

Ancak şunu kabul etmek gerekiyor ki, FETÖ meselesini sadece kriminal bir mücadele ile bertaraf mümkün değildir. Öncelikle devletin bir daha böyle bir musibete maruz kalmaması için, kültürel, sosyal ve dini anlamda daha kapsamlı bir mücadele stratejisine ihtiyaç bulunmaktadır. Şeyhlere, kutsal otoritelere itaati esas alan, aklı ve bilgiyi yok sayan bir kültürel ortam var oldukça FETÖ benzeri yeni yapıların ortaya çıkmasını önlemek mümkün olmayacaktır. Maalesef hali hazırda, bu tür hastalıklı örgütlerin önünü kesecek siyasal bir akıl bulunmamaktadır.

Esas itibariyle FETÖ’nün, ahlaki-itikadi alanla kurduğu ortak payda sorgulamadan, zihniyet düzleminde bu beladan kurtulmak mümkün değildir. Hepimize ders olması gereken şudur; FETÖ ile kurulan gönüllü birliktelik ihanetle sonuçlanmıştır. Unutmayalım, devlette birliktelikler ‘itikadi’ ilkelerle değil, yasalarla olur.

***

Her şeyden önce FETÖ ve benzeri yapıların ne tür bir ahlaki muğlaklıktan kaynaklandığını doğru analiz ederek, devletin bu tür yapılarla ilişkilerini yeniden gözden geçirmek zorundayız. Prof. Dr. İlhami Güler “FETÖ tarafından Kandırılmanın veya İstismar Edilmenin Sünni-Ortak Psikolojisi ve Teolojisi Üzerine” adlı makalesinde, bu konuda dikkat çekici bir tespitte bulunuyor:

“Benim temel iddiam şu: ‘Kandırılma-İstismar edilme’nin ortak ahlaki psikolojisi ve teolojik kodları analiz edilmeden, sökülmeden, ortaya çıkarılmadan bu örgütle mücadele etmek imkânsız olduğu gibi; yenilerinin oluşmasının önüne geçmek de mümkün olmayacaktır. Bu sökme ve analiz etmenin ucu kendimize, kimliğimize, değerlerimize, kodlarımıza, mezhebimize, meşrebimize dokunacağı için, bu olay üzerine yazıp çizenler, konuşanlar, olguyu bizden uzaklaştırmaya, dışarı atmaya, marjinalleştirmeye, ötekileştirmeye, şeytanlaştırmaya çalışıyorlar. Bu tutum, entelektüel anlamda körlüktür; ahlaki anlamda ödlekliktir, sahtekârlıktır, iki yüzlülüktür.”

Galiba öncelikle menkıbe ve hurafeye dayalı din anlayışımızı sorgulamak ve zihin kodlarımızı ‘itaat kültürü’nden ayıklamak zorundayız.

(KARAR)

Etiketler:
Share
245 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...