logo

03 Temmuz 2019

‘Kürtleri vurmayın’ ricasına düzeltme yok mu?


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Bir fotoğraf üstünden fırtına koparılıyor da Trump’ın koca iftirasına dönüp bakılmıyor bile.

Osaka’daki Erdoğan-Trump Zirvesi’nden heyetler arası görüşme fotoğrafı ne ilgi çekti, ne ilgi…

Amerikan tarafı elinde kalem-kağıt tutarken Türk tarafı boş ellerle turist gibi oturuyormuş. Aradaki 7 fark, hemen fark edildi.

‘Ağzı açık seyre mi gelmişler, bu ne ciddiyetsizlik’ kıyaslamalarına, üç gün sonra bir karşı fotoğrafla cevap verdi iktidar. Bu kez Türk heyetinin üyeleri de harıl harıl not alırken görülüyor.

İlk fotoğrafı dile dolayan muhalifleri ofsayta düşürmenin heyecanı, yeri göğü tuttu haliyle dün. Eleştirenleri yalancı çıkarmanın coşkusuyla büyük tatmin yaşadı iktidar tribünleri. Ne tatmin hem de, hazdan dört köşe oldular. Bütün gün kontra ataklarla tadını çıkardılar aldıkları rövanşın.

‘Madem öyle, niye baştan servis etmediniz de üç gün beklediniz, muhalefeti tongaya düşürmek için miydi geç müdahale, ama bu siyasi trollemeye girer, bilerek mi yanıltıyorsunuz’ soruları, durdurmadı karşı atağı.

Gırgıra vurmuş muhatapların keyfini iki soru mu kaçıracak! Alaycılardan, geçmişte sokuşturdukları tüm muzır lafların acısını çıkarma fırsatı yakalanmış, kaçar mı!

Eğlensinler, üstüne de gitsinler, lafım yok. Olur böyle kanırtmalı iğnelemeler. Hele bizimki gibi siyasetin kaba popülizm üzerinden yürüdüğü memleketlerde, uygun sembolü bulan gole koşar, bu kadar tepinme çok değil.

Oval Ofis’te lakaytça kanepeye dayanmış Başkan Clinton karşısında, ilikli ceketiyle gayet saygılı ayakta duran rahmetli Ecevit’in fotoğrafını hatırlayın. ‘Hazır olda dinledi’ diye az mı kullanıldı?

Ya da Obama’nın, elde beyzbol sopası Erdoğan’la telefonda konuştuğu kare. Masa altından sopa gösterdiğine, kasten servis edildiğine, gözdağı mesajı için bu pozu kestiğine yorulup istismar edilmedi mi?

Fotoğraflardan anlam çıkarıp köpürtmeye karşılıklı bayılıyoruz, kabul edelim yok birbirimizden farkımız.

Fakat işaret okumaya harcadığımız mesainin binde birini bari açıktan verilen mesajlara da ayırmamız gerekmiyor mu?

Trump’ın Osaka’daki basın toplantısında saçtığı inciler, yenilir yutulur değildi. Öyle heyetler arası görüşmenin başındaki rahatsız edici takılmaları gibi, zevzekliğine verilerek geçiştirilecek gibi de değil.

Hadi orada şakayla karışık iltifat etti, istiskal etme niyeti yoktu, sadece lafını bilemedi…

Ağzından çıkan şu sözleri de mi kulağı duymadı:

“İşin açıkçası herkesin bildiği gibi Erdoğan’ın Kürtlerle bir problemi var. Sınırda 65 bin kişilik bir ordusu vardı ve IŞİD’e karşı bize yardım eden Kürtleri haritadan silecekti. Onu aradım ve bunu yapmamasını rica ettim. Sanırım Kürtler onun veya Türkiye’nin doğal düşmanı. Ve o bunu yapmadı. Sınırda dizilmişlerdi ve bizimle birlikte IŞİD’i yenenleri haritadan sileceklerdi. Dedim ki ‘bunu yapamazsın, bunu yapamazsın’ ve o bunu yapmadı. O yüzden bir ilişkimiz var…”

Yok mu, buradaki maksadı aşan anlatım bozukluklarına, çizmeyi aşan ifade çarpıklıklarına yapılacak bir düzeltme?

Terörle mücadele dediğimize ‘Kürt düşmanlığı’ diyor, katliam imasında bulunuyor. Bir lafıyla operasyonları durdurduğunu iddia ediyor.

Bu ağır iftira ve ithamlar yalanlanmayacak mı? ‘Lafını bil’ de mi denmeyecek? Fotoğraf tartışması kadar bile kıymet-i harbiyesi yok mu yani?

(KARAR)

Etiketler:
Share
339 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...