logo

Sen Harbiyelisin de, komutanların nereden mezun?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Çok uzun hayat tecrübeniz olması gerekmez..

Zorunlu olan ilkokul eğitimini bitirmiş olsanız..

Devlette çalışmasanız da..

Sadece 3-5 yıllık iş hayatınız da olsa..

Şöyle bir geçmişten yaşadıklarınızı gözünüzün önüne getirip canlandırsanız..

Kimi toplantılarda Atatürk isminin bol şekilde geçtiğini..

Kimi toplantılarda Hz. Peygamber’in isminin anıldığını bilirsiniz..

Cumhuriyet tarihi ön planda olan bir toplantı sözkonusu ise Atatürk ismi bolca tekrarlanır.

Dini kavramların ön planda olduğu bir toplantı sözkonusu ise, Hz. Peygamber ön planda tutulur..

Ama bugüne kadar hiçbir toplantıda..

Avcılar Askerlik Şubesi Başkanı Albay Örner İrevül’ün sergilediği kaba olayın dışında..

Bir başka örnek hatırlamıyorum ki, “Niye Atatürk’ün adını andın da, Hz. Peygamberi anmadın” denilsin..

Veya… “Niye Hz. Peygamber’in adını andın da, Atatürk’ü anmadın” denilmiş olsun.. (Haydi abartmayalım, 50 yıllık hafıza belleğimde, darbelerin de yaşandığı o karanlık dönemlerin de bulunduğu süreçte.. Bu kadar net olmasa da, aynı mahiyette değerlendirebileceğimiz iki-üç benzer olay yaşanmıştır diyelim..)

Ne idi Önder İrevül’ün olayı?

Çanakkale Savaşı yıldönümünde, bir İmam Hatip Lisesi etkinliği sırasında. Konuşmalardan sonra dua ediliyor.. Hz. Peygamber’e, şehidlere, gazilere dualar ediliyor.. Atatürk de Çanakkale savaşı gazisi olduğuna göre, ona da dua edilmiş olunuyor.. Ama albayımız, duada özellikle Atatürk’ün isminin geçmesini istiyor.. Hocaya, dua sonrasında çıkışıyor:

“Mustafa Kemal Atatürk’ü duydun mu sen hiç? Ona niye Fatiha okumadın?”

Hoca şaşkınlığı attıktan sonra, cevap verecek oluyor: “Çanakkale şehitleri dedim ya..”

Dinleyen kim?

Ortalığı karıştırmak amacı ile Atatürk’ü kendisine istismar aracı olarak kullanan albay, o hızla salonu terk ediyor..

Şimdi o albay ile ilgili bir karar verilmiş..

Hatay’a atanmış..

Hemen yorumlar yapılıyor..

“Sürgün” deniliyor..

Sanki devlet, bu albayımıza, açık çek vermiş: “Seni ömrünün sonuna kadar İstanbul Avcılar Askerlik Şubesi Başkanı olarak görevde tutacağım..”

Hatay da Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde.. İstanbul da.. Bir subay, nerede görev yaptığına bakmaz. Görevini en iyi şekilde yapmaya bakar..

Ama şova meraklı albayımız Hatay’a atanması sonrasında bakın ne diyor:

“Yeni tayin yerine gitmemek için bazı haklarım var. Emeklilik, izin, rapor vs. Hiçbirini kullanmayacağım.”

Dakika bir, gol bir..

“Emekliliği isteme” veya “izin kullanma”ya bir diyeceğim olamaz..

Ama..

“Rapor alma”ya ne dersiniz?

“Rapor alma” hak imiş, ama kullanmayacakmış!

Rapor almayı, hak gören bir asker..

Yani, sağlığı yerinde olduğu halde.. Gidip bir doktordan, sahte rapor alabilirmiş!..

Bunu bir hak olarak görüyor, kahraman albayımız!..

Ve bunu, bir de maharetmiş gibi yazıyor..

Vukuat bununla bitmiyor..

Atamasını yapanlar da, TSK içindeki, kendisinden daha rütbeli, bu ülkenin generalleri olduğuna göre..

Onların da içinde bulunduğu insanlara hitaben, bakın neler söylüyor:

“Kimse bıyık altından bile gülemeyecek. Beklemesem de utanmalarını, vicdanlarını zorlayacağım.”

Bir albay düşünün.. Ataması yapılıyor..

Atamasının hemen ardından, amirlerine “utanmalarını beklemiyorum” diyor…

“Onların vicdanları yok” anlamına gelecek şekilde. Beklemesem de vicdanlarını zorlamayacağım” diyor..

Sosyal medya hesabındaki destekçilerinin sözlerini onayladığını göstermek için, “Söyleyecek söz çok ama fazlası bana yakışmaz. Desteğiniz için teşekkür ederim” diyor..

Desteklere teşekkür ettiğine göre..

Destek adı altında, generallere yapılan hakaretlerin hepsini, bu albay yapmış gibi kabul edebilirsiniz..

Devamında da, bakın neler diyor, bu albay:

“Pişman mıyım ? HAYIR. (..)

Kızgın mıyım? EVET. (..)

Yapılanı madalya olarak görüyor muyum? EVET

Çünkü ben HARBİYELİYİM.”

Sen Harbiyelisin de senin Hatay’da görevlendirmeni yapan başka bir yerden mi mezun?

Pişman olmadığına göre..

Kızgın olduğuna göre..

Hele hele..

Koşulsuz ‘itaat’in zorunlu olduğu askeriyede, hakkında verilen, eleştirdiğin kararı “madalya” olarak yorumladığına göre..

Kusura bakma ama..

Sen..

“Beni kovun da bir şov daha yapayım” diye bağırıyorsun, Önder efendi..

Hatırlatmak zorundayım..

Bu albayın facebook hesabında, bir haftalık zaman diliminde, 6 defa, “Bu içeriğe şu anda ulaşılamıyor” notu var.

Yani, Önder efendi yazmış, hakareti yapmış, sonra silmiş.

Yazmış, amirine itaatsizlik etmiş, silmiş..

Bu vesile ile..

Murat Alan için, dava üstüne dava açan komutanlara soralım; “Size bu hakaretleri yapan albay için, ne düşünüyorsunuz?”

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
251 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...