logo

29 Haziran 2019

İhanet rejimleri Filistin halkını temsil edemez


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Bahreyn Çalıştayı’nda Filistin halkının hiçbir şekilde temsil edilmediğini daha önce dile getirmiştik. Direniş grupları bu çalıştayın Yüzyılın Anlaşması’nın ekonomik zeminini oluşturma amacı taşıdığını düşündükleri için başından itibaren tavır gösterdi ve Filistin adına hiç kimsenin katılmamasını istediler. Direniş gruplarının ve genelde Filistin halkının sergilediği tavır Ramallah’taki Filistin hükümeti açısından da belirleyici oldu ve bu hükümet de çalıştayı boykot etti.

Dolayısıyla Bahreyn Çalıştayı, Filistin topraklarındaki sorunun iki tarafı durumundaki İsrail ile Filistin halkı veya onu temsil yetkisine sahip birileri arasında değil Arap dünyasındaki dikta rejimleri, çalıştayı organize eden ABD ve İsrail arasında gerçekleştirildi. Bunlar ise Filistin meselesi konusunda ihtilaflı tarafları değil ittifak halindeki güçlerin ortak cephesini oluşturmaktadır.

Filistin meselesi konusunda İsrail’in tutumu ile Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin tutumunun aynı olduğu hatta söz konusu ülkelerdeki hakim rejimlerin İsrail’in çıkarları için İsrail yönetiminden daha fazla çaba harcadıklarını bizzat siyonist yorumcular dile getirmişlerdir.

Söz konusu ihanet rejimleri gerçekte Filistin meselesine adil bir çözüm bulunması için değil ABD ve İsrail’in taleplerinin yerine getirilmesi amacıyla Filistin halkına ve bu halkı savunan direniş gruplarına baskı yapmak için siyaset yürütüyorlar. Bu yönetimlerden Filistin davasına, bu davanın asıl sahiplerinin kabul edebileceği bir çözüm formülü üretmeleri beklenebilir mi?

Suudi Arabistan, siyonist işgale karşı mücadele eden Filistin İslami Direniş Hareketi’ni “terör” listesine dahil etti. Yani bu konuda sergilediği tavır ABD ve İsrail’in sergilediği tavrın aynısı. Hatta onlarınkinden biraz daha katı olduğunu söylemek mümkündür. Böyle bir ülkenin, siyonist işgalden zarar gören halkı ve bu halkın özgürlüğü için mücade eden direniş örgütlerini temsil etmesi, onlar adına karar vermesi mümkün müdür? Aynı şey, Mısır’daki Sisi cuntası, Bahreyn ve BAE’deki dikta rejimleri için de söz konusudur. Gazze’ye uygulanan ambargo ve ablukanın bekçiliğini yapan yönetim Mısır’daki Sisi cuntasıdır. Bahreyn ve BAE’nin Filistin davası ve bu dava için mücadele edenler karşısındaki tutumu Suudi Arabistan’ın yani İsrail’in tutumu ile aynıdır. Dolayısıyla Bahreyn’deki çalıştayda toplananlar, ortaya atılan planları aralarında görüşenler sürmekte olan meselenin muhalif tarafları değil siyonist işgalle aynı safta yer alanlardır.

Bu durum karşısında meselenin asıl karşı tarafı durumundaki Filistin halkının onaylamayacağı planın uygulamaya geçirilmesi mümkün olmayacaktır. Çünkü bu halk her ne pahasına olursa olsun Filistin davasını tamamen tasfiye etmeyi amaçlayan planın hayata geçirilmesine razı olmayacağını ve bütün zorluklara rağmen mücadelesini sürdüreceğini ortaya koymuştur. Bundan dolayı Filistin direnişi adına yapılan açıklamalarda Bahreyn Çalıştayı’nın öne çıkardığı ekonomik teşvik oyunlarının tutmayacağı, Yüzyılın Anlaşması planının da başarılı olamayacağı özellikle dile getirildi.

Ancak ABD ve İsrail’in söz konusu çalıştayda asıl gerçekleştirmek istediği Filistin meselesinin iki tarafı arasında bir ittifak sağlamaktan ziyade, toprakları işgal edilen, hakları gasp edilen halka baskı yapmak, onu bir şeylere zorlamak veya birtakım teşvik araçlarını devreye sokmak için siyaset ve planlar geliştirmektir. Ancak Filistin halkının bu siyaset ve planlar karşısında ittifak halinde olmasının, söz konusu siyasetin ve planların başarılı olması önünde önemli bir engel teşkil edeceğini sanıyoruz.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
281 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...