Son Dakika


Anayasa Mahkemesi, derin sularda kulaç atmaya devam ediyor..
Akit gazetesi ve yazarlarının birçok müracaatında, “Basın özgürlüğünü ihlal yoktur” diyen Anayasa Mahkemesi..
Müracaatçı, dış bağlantıları ile bilinen isimler olunca..
Ortada teröristlere çanak tutma fiilleri olunca..
Akla ziyan kararlara imza atıyor..
“İhlal var” diyor..
Hatta ekleme de yapıyor, “Tazminat ödenmesine” diyor..
Hem de ne tazminat!..
25 bin lira..
Adeta teröristlere çanak tutulduğu için, meşru hükümeti devirmeye teşebbüs edildiği için, Anayasa Mahkemesi kararı ile, hainlere ödül veriliyor..
Olayı kısaca özetleyeyim..
Türkiye Cumhuriyeti’nin Enerji Bakanı’nın kişisel mail adresine illegal şekilde girilip, oradaki mailler ortalığa saçılıyor..
O maillerin doğru olup olmadığı teyid edilmeden, Türkiye Cumhuriyeti’nin nerede ise ithalatının % 40’ını oluşturan enerji konusunun en yetkili isminin özel mailleri büyük oranda da çarpıtılarak piyasaya aktarılıp meşru hükümeti devirme amaçlı bir operasyona imza atılıyor..
Enerji alanındaki milyarlarca dolarlık ilişkilerin, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine kullanılması için derin bir operasyona imza atılıyor..
Bu derin operasyona imza atan sözümona gazeteciye.
Anayasa Mahkemesi kararı ile, 25 bin lira ödül veriyoruz..
O zaman şimdiden ben ilan ediyorum..
Bir hackleme grubu, Anayasa Mahkemesi üyelerinin kişisel mail adreslerini ele geçirirse.
Hiç tereddüt etmesinler.
Hemen bana yollasınlar..
Anında ifşa edeyim..
Artık içinde, özel aile bilgileri mi var?
Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin kendi aralarındaki yazışmaları mı var?
Beni hiç ilgilendirmez.
Deniz Yücel için ne karar verdi, Anayasa Mahkemesi?
“Bakanın kişisel mail adresine illegal olarak girilmiş de olsa.. O maillerin ifşa edilmesinden tutuklama yapılması, hak ihlalidir!”
Demek ki, ben de.. Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerinin kişisel mail adreslerindeki bilgileri ifşa edersem..
Tutuklanmama garantim var. Tutuklanırsam da, 25 bin lira tazminatı hakederim..
Var mısınız, Anayasa Mahkemesi’nin sayın üyeleri?
Var mısınız, kararınızın arkasında durmaya..
Sizin aleyhinizde de kullanılsa, aynı kararı vermeye!
•
Deniz Yücel’in vukuatları sadece önemli bir bakanın mail adresindeki yazışmaların illegal olarak alınıp, onun çarpıtılarak ifşa edilip, meşru hükümetin yıkılmasına zemin hazırlama amaçlı çalışma yapması ile sınırlı değil..
Adam maharetli..
Bir yandan bakanın mail adresine el uzatırken..
Diğer eli ile de, teröristlerin propagandasını yapıyor..
Kandil’deki teröristbaşlarından Cemil Bayık’ın, Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik tehditlerine aracılık ediyor..
Karşısındaki adam, Türkiye’de 40 bin insanın ölümüne sebep olan PKK’nın üst yöneticilerinden..
Bugün dahi hâlâ, askerlerimizin, polislerimizin şehit edilmesinde emirler veren eli kanlı bir katil..
O adamı karşısına alıp, sanki muhatabı bir siyasetçi imiş gibi, sorular sorup, aldığı cevapları yayınlıyor..
Hani diyorum ki.. İlla eli kanlı bir katil ile, röportaj yapmak istiyorsanız..
Teröriste ne sorarsınız?
“20 yaşındaki gencecik askerlerin, vatani görevlerini yaptıkları şu karakolda, bu karakolda, baskın yaparak şehit etmenizin arkasında, nasıl bir vicdan(sızlık) yatıyor?”
Sorarsınız teröriste, verdiği cevabı da yayınlarsınız.. Halk da teröristlerin nasıl vicdansızlar olduklarını görür.. Siz de gazetecilik yapmış olursunuz..
Teröriste başka ne sorulur?
“Kürtlerin yaşadığı iller geri bırakıldı iddiasındasınız.. Ama o bölgeye gelerek, Kürt çocuklarını okutmak için çırpınan öğretmenleri katlediyorsunuz. Amacınız ne?”
İzahı olmayan soruyu yöneltir, “kem-küm” eden caninin çaresizliğini halka aktarırsınız.. Gazetecilik yapmış olursunuz..
Dış devletlerin maşası olan teröriste başka ne sorulur?
“Sizin silah fabrikanız yok.. Elinizdeki silahları hangi devletten, ne karşılığında alıyorsunuz? Uyuşturucu ticareti yapıyor musunuz?”
Sorarsınız, insanlığı nasıl zehirlediklerini, nasıl birer hain olduklarını gözler önüne serersiniz, yaptığınız gazetecilik olur..
Kendi ülkesine hainlik eden teröriste başka ne sorulur?
“Çözüm sürecinde, hükümete söz vermiştiniz. Eli silahlı unsurlar, silahlarını alarak sınır ötesine geçeceklerdi. 3 sene boyunca hükümeti oyaladınız. Sonradan ortaya çıktı ki, bu arada yolların altına bombalar yerleştirmişsiniz. Bu hainlik değil midir? Bu hainliği yaparken, hangi FETÖ’cü generallerle, emniyet mensupları ile işbirliği içinde idiniz? Hangi dış devletler size bu aklı verdi?”
Bu soruları sorarsınız.
Sonra de cevaplarını (cevap verilemediğini) yayınlarsınız..
Ben de size, “gazetecilik yapmış” derim..
Ama..
“Türkiye, dört hafta önce hem IŞİD’e hem PKK’ye karşı operasyon başlattı. O zamandan beri IŞİD zayıfladı mı?” diye ahlaksızca soru sorar, Türkiye IŞİD ile birlikte hareket ediyormuş gibi, terörist yöneticiye çanak tutan soru sorup..
Ardından da aldığınız “Aslında IŞİD büyük darbeler yemişti. Türkiye’nin PKK’ye saldırılmasının nedenlerinden biri, IŞİD korumaktır. Türkiye, IŞİD’le savaşmıyor” cevabını yayınlarsanız..
Siz gazeteci falan değilsiniz. Siz teröristsiniz demektir. Nasıl ki Cemil Bayık askerimize kurşun sıkma emri veriyor..
Gazeteci geçinen, Anayasa Mahkemesi’nin de lehine tazminat hükmettiği Deniz Yücel de, o kurşun sıkma emrini meşrulaşıtırıyor demektir.
Türkiye IŞİD’le mücadele etmiyormuş..
Bir yandan bu ahlaksızca iftirayı yapıyorlar,.
Öbür taraftan da, IŞİD tehdit edip, “Süleyman türbesine saldıracağız” dediği için türbenin yeri değiştirildiğinde.. Burdaki ulusalcı generaller, “IŞİD’le işbirliği yaptığı iddia edilen hükümete saldırıyor: Hah hah ha.. Bir türbeyi bile, IŞİD’e karşı koruyamıyorlar! Yerini değiştiriyorlar..”
Türbe Suriye topraklarında..
Suriye topraklarındaki bir türbe üzerinden bile, bir el PKK’yı konuşturup, hükümete vuruyor..
Bir el de, ulusalcı generalleri konuşturup, yine hükümete vuruyor..
Sonra da Anayasa Mahkemesi, “Bu bir gazeteciliktir” diyor..
Peki.. Türk Anayasa Mahkemesi bunu yaparken..
Almanya ne yapıyor? Bizdeki FETÖ’cü savcıları, Zekeriya Öz’leri, Fikret Seçen’leri.. Türkiye’ye iade etmiyor.. Halkına kurşun sıkan FETÖ’cü generalleri bize iade etmiyor..
Biz “ifade hürriyeti” delisi olmuşuz..
Bize kurşun sıkanın propagandasını yaptırana tazminat ödüyoruz..
Bunun karşısında, sorsam ne cevap alırım: Bir tane Alman askerini vuran teröristi ben gazetede konuştursam, Almanya’ya acaba adım atabilir miyim?
(YENİ AKİT)
Etiketler: Ali İhsan KarahasanoğluYorum yapabilmek için Giriş yapın.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
02 Mart 2020 YAZARLAR
02 Mart 2020 YAZARLAR
04 Ocak 2020 YAZARLAR
03 Ocak 2020 YAZARLAR