logo

01 Haziran 2019

Hukuk duygusu varsa başka belge gerekmez


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun bir süreden beri beklenen ve umut bağlanan Yargı Reformu Stratejisini açıkladı. Detaylar çok ve tartışılacak madde fazla ama ülke hukuk konusunda pozitif bir gündeme o kadar muhtaç ki; gerçekçi olalım üçe beşe bakacak halimiz yok. Yoksa ne açıklanan strateji Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılıyor ne de daha önce yine AK Parti iktidarının muhtelif dönemlerinde açıklanan ve açıklanmakla kalmayıp “tatbik” edilen reformların ötesine geçebiliyor. Türkiye’nin hukuk bahsinde çok daha iyi zamanları olmuştu. Şimdi ise iyi niyetle söyleyecek olursak kendi kendimize geri gittiğimiz yolu tekrar kat etmeye çalışacağız.

Değerli hukuk hocası Prof. Dr. İzzet Özgenç bu bahiste söylenmesi gereken basit gerçeği gayet sarih ifade ediyor:

“30 Mayıs 2019 tarihinde açıklanan “Yargı Reformu Stratejisi” ile ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanına ifade ettirilen hususların büyük bir kısmını hayata geçirebilmek için düzenleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Türkiye’nin sorunu, her zaman, iyi ve doğru uygulama sorunudur. Hukuka dönme, iyi ve doğru uygulama yönünde SAMİMİ İRADE ortaya konulduğunda, bunun, ülkedeki hukuk güvenliğine ilişkin endişelerin giderilmesi yönündeki etkisi hemen kendisini tezahür ettirir.”

***

Başka söze ne hacet? Türkiye hukuku da yargıyı da reformu da yeni keşfediyor değildir. Bu yollardan çok geçmiştir ve en kaliteli, verimli adımlar da bizzat yine Erdoğan’ın ülkeyi Başbakan ve sonrasında Cumhurbaşkanı olarak idare ettiği dönemlerde atılmıştır. Prof. Özgenç’in “Sayın Cumhurbaşkanı’na ifade ettirilen” ibaresini tercih etmesinde de yakın geçmişte yapılan işlere nazikçe yapılan bir gönderme olabilir. Yahut devamında dile getirdi “samimi irade” vurgusuna…

Yine de bir düşünce insanı, gazeteci ve sokaktaki vatandaş kimliklerimle içinde hukuk geçen ve bugünden bir adım daha ilerisini ima dahi eden metinlere ilgimi esirgemeyeceğim. Bir kısmı muhtemelen kanunlaşmayacak ve tatbikata yansımayacak olsa da değil mi ki hukuk ihtiyacı konuşuluyor, buna da şükür. Zira yakın vakte kadar, daha fazla hukuktan, daha çok demokrasiden bahseden ya da tutuklu yargılamanın tedbir olması gerektiğinden veya hakimlik teminatından söz açan bölücülükle yaftalanıyordu. Şimdi bu ihtiyacı hükümet ve bizatihi Cumhurbaşkanı dile getiriyor. Hal böyleyse söylemekte de beis yoktur: Hiç yoktan iyidir!

Tekrar yola koyulur hiç olmazsa AK Parti’nin önceki dönemlerinde ulaşılan seviyeyi yakalarız bakarsınız. Araya Olağanüstü Hal hukuku, tatbikatı ve KHK dönemi girdi. Şimdi adım adım bu da aşılır diye umut etmekte beis yoktur. Adalet Bakanı Abdühamit Gül’ün bu istikametteki şahsi çabasını da gözardı etmiyorum.

Hukuk, elbette kayıtlı metin; yani kanun ister ama kanunların güçlü olduğu her yerde hukukun varlığı garanti değildir. Buna Türkiye de açık bir örnektir. Yöneticilerin, siyasetin, bürokrasinin ve yargıda sorumluluk taşıyanların hukuk duygusu taşıması birinci şarttır. Aslolan kanuni mevzuatın zenginliği değil hukuk anlayışının prestiji ve hakimiyetidir.

Kamu adına yetki kullanan en yukarıdan aşağıya kadar herkes kendisini hukuk devleti ilkesiyle bağlı hissetmek zorundadır. Hakkı teslim etmenin, hukuku yerine getirmenin devletin lütfu değil vazifesi olduğunu bilmek zorundadır.

Bir ülkede hukuk varsa kanun tali önemdedir. Zira hukukun sahaya yayılmış otoritesi hak ihlaline kanunlardan çok daha güçlü şekilde mani olur.

Devlet idaresinde hukuk duygusu hakim olduktan sonra zayıf metinler bile bir ülkede hukuku tesis etmeye yetecektir. Yoksa, ne kadar kanun, reform ve strateji belgesi yazılsın faydasızdır.

(KARAR)

Etiketler:
Share
278 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...