logo

29 Mayıs 2019

Neden demokrasi olmadan olmaz…


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Gerek Türkiye ölçeğinde, gerekse Müslüman dünyada demokrasiye karşı farklı itirazların olduğunu biliyoruz. Bu itirazların temelindeki en güçlü tez, demokrasinin Batı kültürünün bir ürünü olduğudur. Evet demokrasi Batı dünyasının uzun tecrübeler sonucunda ortaya çıkardığı bir yönetim sistemidir. Ve bugün itibariyle de en ehven yönetim biçimidir. Çünkü alternatifi despotizmdir, faşizmdir ve de otokratik yönetimlerdir. Batı’da da işin başında püriten ahlaka mensup bulunan kesimler demokrasiye karşı çıkmışlardır. Bu açıdan bakıldığında demokrasi kültürünün püriten ahlaka tepki olarak geliştiğini söyleyebiliriz.

Kabul etmek gerekiyor ki İslam toplumlarında da demokrasiye karşı çıkışın temelinde bir bakıma püriten ahlakın olduğunu söylemek mümkün. Püritenler, baskı, ceza, korkutma, tehdit ve sindirme gibi yöntemler uygulayarak dünyayı, doğru ve adaletli yapmaya çalışırlar.

Maalesef Müslüman dünya bugüne kadar İslam’ın adalet ilkesi temelinde bir sistem inşa etmeyi başaramadığı için, demokrasiye itirazının rasyonel bir karşılığı bulunmamaktadır. Bu yüzden de şu ana kadar “İslam adalet dinidir” söyleminin ötesinde somut ve yaşanılabilir bir dünya tasavvuru ortaya konulamamıştır.

***

Hal böyleyken, sadece “Demokrasi bir küfür düzenidir” gibi ayağı yere basmayan, sloganik karşı çıkışlar İslam toplumlarının içinde bulunduğu trajik hale bir çare olamadığı gibi, İslam’ın evrensel mesajının günümüz insanına iletilmesinin de önünü kapatmaktadır.

İşte tam da bu yüzden demokrasi olmadan olmaz.

Çünkü demokrasi, tıpkı İslam’da olduğu gibi bireylerin özgürlüğünü esas almaktadır. Ve Kant’ın ifadesiyle de özgür bir birey olarak eylemlerinin belirleyicisi olan insan, aynı zamanda bu eylemlerin sonuçlarından da sorumludur. Allah da insanı doğruyu ve yanlışı seçme konusunda özgür bırakmıştır, dolayısıyla tercihlerinin sorumluluğu da insana aittir.

Çünkü demokrasi, aynı zamanda bir uzlaşma kültürüdür. Özgür ve eşit bireylerden oluşan demokratik bir toplumda, her bir bireyin tercihi, başka bireylerin tercihleriyle genel bir özgürlük yasası uyarınca ‘uzlaşma’ içinde olmak durumundadır.

Çünkü demokrasilerde, bireylerin hakları hukukun güvencesi altındadır. Demokratik yasalarla yönetilen toplumlarda da zaman zaman dayatmacı bireylerin olması kaçınılmazdır, ancak bu bir istikrar sorunu yaratmaz. Çünkü bu tür dayatmacı davranışlar pozitif hukukun hakemliğinde çözüme kavuşturulur.

Çünkü demokrasi, farklı düşünce ve inanç sistemlerini benimseyen insanların bir arada yaşamasını öngören çoğulcu bir sistemdir. Murat Özbank’ın “Neden Demokrasi Nasıl İstikrar” kitabında belirttiği gibi, “Demokratik dünya görüşü, toplum içinde var olan dünya görüşlerinden sadece bir tanesidir ve demokratik bir rejimde zayıf güçlüyle, azınlık çoğunlukla eşit siyasal haklara sahiptir. Dolayısıyla içinde düşünsel ve vicdani çeşitlilik barındıran bir toplumda, hukuki ve siyasal yapının meşruiyetini sorgulamak bir hak, böylece bir sorgulama karşısında bu yapının esas aldığı adalet anlayışını ‘makul’ gerekçelerle savunmak bir yükümlülüktür. İşte demokratik adalet ve/veya meşruiyet anlayışını düşünsel ve vicdani çeşitlilik koşulları altında gerçekleştirme gereği, bu yükümlülükten kaynaklanır.” (s.17)

***

Genellikle insan haklarının evrenselliğine ve dolayısıyla da demokrasiye karşı çıkanlar, aslında “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”nde yer alan normların evrensel olmadığını, bu normların Hristiyan kültürünün önyargılarını dile getirdiğini savunmaktadırlar. Oysa Evrensel Beyanname’de yer alan insan haklarını, ahlaki akıl yürütme yöntemiyle gerekçelendirmek mümkündür. Dolayısıyla Müslümanların evrensel değerlerden kuşku duymaları gereksizdir. Pekala Müslümanlar da pratik aklın hakemliğinde ve de kendi akıllarıyla insan haklarının evrenselliğine ulaşabilirler.

Evrensel insan hakları değerlerinin önemini vurgularken, geçmişte Batı’nın özellikle Müslüman dünyaya karşı emperyal dayatmalarının yarattığı travmanın da altını çizmekte yarar var. Kabul etmek gerekiyor ki, Müslümanların demokrasi karşıtlığının temelinde bu travmanın derin etkileri bulunmaktadır. İşte tam da bu noktada yapılması gereken demokrasi reddiyeciliği değil, evrensel değerlerin hiçbir ‘ötekileştirme’ye tabi tutulmadan, her bir birey ve toplum için geçerli olması gereken değerler olduğunu savunmaktır.

(KARAR)

Etiketler:
Share
718 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...