logo

29 Mayıs 2019

Devlet bozar, fazla yaklaşırsan


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli.’

Bu şarkı sözünü birbirlerine söyleyen insanlara ben rastladım.

Çok sık karşılaşmak istemiyor, fazla yüz göz olmaktan kaçınmaya çalışıyor ama mevcudiyetinden şikayetçi değil.

Öyle diyor arkadaşına…

Veya bir alacaklıya, bir vergi tahsildarına.

‘Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli.’

Bu cümleyi devlet için kullanmak doğru olur mu?

Belki ‘sevmek’ kelimesi fazla kaçar.

Uzakta olayım tamam da, niye seveyim ki? Bana ne?

Yani devlet bu. Fazla yüz göz olmayalım. Aramızda mesafe olsun.

Yüz göz olmanın faydası yok mudur?

Vardır. Etinden, sütünden, postundan istifade edersin.

Ama, nasıl GDO’lu, hormonlu gıdalar metabolizmayı bozuyorsa, devletin eti, sütü, yağı, postu da seni bozar.

Sen düzeldim sanırsın.

Hakikati anladığında iş işten geçmiştir.

Devletin bozmadığı insan yoktur. Kadın erkek, hacı hoca, fakir, zengin, hepsini bozar.

Neden etrafta bu kadar çok bozuk insan var sanıyorsunuz?

Ama lazımdır devlet.

‘Ya devlet başa, ya kuzgun leşe’ sözü, yerinde bir sözdür.

Çok iyi, çok müşfik, çok adil, çok merhametli bir devlet olsa, ahalinin tek başına halledemeyeceği meseleleri halletse iyi olur.

Çok adilini bulamıyorsan az adilini.

Zaten akaid kitaplarında adil bir devlet bulma ihtimalimizin sıfıra yakın olduğu yazar.

Bazı yerlerde Hulefa-i Raşidin ile Ömer İbn Abdülaziz dışında herhangi bir kimseye ‘adil’ demeyi elfaz-ı küfürden sayarlar. Elfaz-ı küfür, dinden çıkaran sözler demek. O kadar riskli, görüyorsunuz.

Bu biraz katı bir tutumdur.

Kazara, bir tane adil yönetici çıkabilir. O yöneticinin adil olduğunu söylersem niye dinden çıkayım?

Fakat eski akaidciler demek ki tahmin ettiler, insanların devlete yaklaşmaya, sırnaşmaya çok meraklı olduğunu.

Sağlam bir mania koymak istediler.

Sen istediğin kadar mania koy, hey yavrum hey!

İnsanlar, ganimeti görünce mania mı dinler?

Ümmetin öncülerinin bile bu konuda zaafa düştüğünü 15 asırdır her nesil birbirine anlatıyor.

Günümüzün okçuları sahabeden daha mı müttaki?

Eskilerin öğütlerinde de, bilhassa alim ve fazıl kişilerin devlet adamlarıyla fazla yakınlaşmaması tavsiye edilir.

Tabii ki biliyorlar, devletin dini bozduğunu.

Tarihen sabittir.

Din, devlete yaklaşırsa, din bozulur.

(Siz bozulmak demeyebilirsiniz buna, hatta düzelmek bile diyebilirsiniz, fakat bütün dinler açısından bu bozulmadır.)

Devlet de biraz bozulur.

Fakat ilişkinin sonunda, devlet dini sürekli emeceği, sömüreceği için geriye şöyle veya böyle bir devlet kalır.

(Bazı bölgelerimizde ‘emmek’ yerine ‘sormak’ denir. Cümle içinde: Devlet dini sürekli sorar. Arkasında ima yok, kelimenin varlığı hissedilsin.)

Devlet kalır, fakat din, pörsür. Dejenere olur.

Sağlıklı olan, mesafeli bir ilişkidir.

Mümkünse iki taraf da mayışmasın, yılışmasın.

Ankara’da bir basın toplantısı yapmıştı devlet eski bakanı Bekir Bozdağ.

Ortada bakan bey, kendisi. Sağında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Hoca, solunda Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş, en solda da Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı.

O gün, Diyanet Kurumu’yla siyasetin bu kadar iç içe olmasının isabetli olmadığını o heyete çok açık bir dille söylemiştim.

Herkes memnunsa, alan razı veren razıysa, siz hariçten gazel okumuş olursunuz.

Ben oldum.

Çok mu kötü devlet?

Hayır.

Hatta iyisi çok iyidir.

Ayrıca, üzgün, temiz bir devlet, hem gerekli, hem de her zaman faydalıdır.

Nereye geldik biz?

Yazıya başlarken zihnimde ‘derin devlet’ vardı.

Var mıdır, yok mudur? Doğru mudur, yanlış mıdır, biraz meşgul olacaktım.

Yazının girizgahı, sonunu tayin etmiş oldu.

Ramazan’ın güzelliği sayın. Mazur görün lütfen.

‘Derin devlet’e müteakip yazılarda bakarız inşallah.

(KARAR)

Etiketler:
Share
703 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...