logo

29 Mayıs 2019

AK Parti’nin nal ve mıhla imtihanı


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Nal, Binali Yıldırım’ın şu cümlesi ise: “Oyların tümünün yeniden sayılmasına CHP imkan verseydi, 23 Haziran’da İstanbulluları zahmete sokup tekrar sandığa götürmeyecektik…”

Mıh da şudur: AK Parti’nin talebine rağmen oyların tamamını yeniden saydırmamakla suçlanıyor CHP. Buna itiraz ettiği için seçimlerin yenilenmesinden sorumlu tutuluyor, YSK’ya istediğini yaptırabiliyormuş, buna gücü yetiyormuş gibi. YSK’nın, muhalefetin sözünden çıkmadığı, bir dediğini iki etmediği, ne derse yaptığı varsayımına dayananlar söylediklerine kendileri inanıyorsa, seçimlerin yenilenme kararını nasıl açıklıyorlar? Onu da AK Parti istemiş, CHP şiddetle karşı çıkmıştı. Madem CHP’yi ikiletmiyordu YSK, oyları baştan saydırmazken dinledi de iptal ederken neden dinlemedi, onun yerine iktidara kulak astı? ‘Aynı şekilde bastırsaydı, CHP’ye rağmen iptal kararı aldırdığı gibi, haydi haydi oyları yeniden saydırma kararı da aldırabilirdi demek ki iktidar’ sonucu çıkmaz mı?

Fakat hayır, ya nal diyor da mıh demiyor, dememekte diretiyor iktidar propagandacıları. Ya da nalına da mıhına da vurmakta bir sakınca görmüyorlar.

Onun son örneğini de Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş verdi. Hem ‘kanuna aykırı şekilde oluşturulan sandık kurullarına itibar edemeyecekleri’ni söylüyor. Hem de ‘kızmış, küsmüş, rahatsız olan seçmenleri için telafi imkanının ortaya çıktığını, sandığa gitmeyen seçmenlerinin çoktan pişman olduğunu öne sürüyor, sürebiliyor.

Destekleyici detayları iktidar medyasından takip edebilirsiniz. Yapılan parti içi değerlendirmelerde, 24 Haziran seçimlerinde oy kullanıp da 31 Mart’ta sandığa gitmeyen, gidip başka partiye oy kullanan ya da bilerek geçersiz oy atan ‘tepkili’ AK Partili sayısı 450 bin civarındaymış. İstanbul’da tabii. Şimdi o gidenleri geri getirme stratejileri üzerinde çalışıyorlarmış…

Sorun, ‘oylar çalındı, sandıkta hırsızlık yapıldı’ yaygaralarıyla küskün ve kızgın seçmen tespitlerinin aynı sayfalarda, yan yana veya altlı üstlü sunulabilmesi.

Sorun, bırakın Ömer Çelik’i, Numan Kurtulmuş gibi analitik düşünebilen bir siyasetçinin bile bu ikisini aynı konuşmada art arda telaffuz edebilmesi.

Birbirini tamamlamıyor oysa, yalanlıyor bunlar. İkisi aynı anda gerçek, ikisi birden doğru olabilir mi?

Ya oylar çalındığı için kaybetmişsinizdir ya da sonradan pişmanlık duyan nankör seçmen yüzünden.

İktidarın hesabı; hatalarını düzeltme ve nankörlüklerini telafi şansı verilen memnuniyetsizleri geri kazanarak seçimi almaksa, çalınan oy da sandık hırsızlığı da yoktur. ‘Yitik seçmen’ söylemi, bunun yetkili ağızdan itirafıdır.

Olmuyor yani, havada kalıyor, yerine oturmuyor. Oturtmak için daha iyi ders çalışması, propaganda ezberlerini gözden geçirmesi gerek iktidar adına konuşanların.

Yitik seçmenlerini yitirme sebepleri üzerine bir daha düşünmeleri, en isabetli başlangıç noktası olabilir.

Sesle görüntüleri, eylemle söylemleri birbirini tutmuyor, giderek daha fazla uyumsuzluk arz ediyor. Nal ile mıh arasında bir türlü senkron tutturamıyorlar. Hoşnutsuzların hoşnutsuzluğunda bunun bir etkisi ve payı olabilir mi? Ve eğer öyleyse, nalına da mıhına da derken daha fazla tutarsızlık sergileyerek mi yitik seçmeni geri dönmeye ikna edecekler?

(KARAR)

Etiketler:
Share
397 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...