logo

Çoğunluk gerekçeyi yazdı, hani muhalifler?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Önce bir hakkı teslim edelim..

Geçmişten bir örneği hatırlatarak, hakkı teslim edelim..

Yıl 1992.

DYP-SHP koalisyon hükümeti kurulmuş.

O tarihte Adalet Bakanı müsteşarı üçlü kararname ile değiştirilebiliniyor.

Seyfi dede..

Kendi ekibinden birisini Turgut Özal’a kabul ettiremediği için..

Kanun değişikliği yapıyorlar..

Daha önce bakan+başbakan+cumhurbaşkanı onayı ile ataması yapılan müsteşar düzenlemesini..

Bakan+başbakan onayı ile yapacak hale getiriyorlar.

Cumhurbaşkanını bypass eden düzenleme değişikliğinin iptali için, Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılıyor..

Tarih 25.6.1992.

Seyfi dede, Anayasa Mahkemesi kararını bekler mi?

Anında atamayı yapıyor..

Adalet Bakanı müsteşarı Arif Yüksel’i müsteşarlıktan alıp, yerine Seyfi dede ekolünden Yusuf Kenan Doğan’ı müsteşar yapıyor. O tarihde başbakan olan Süleyman Demirel’in de katkısı ile.. Ama Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a götürmeden..

Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davası..

Yaklaşık bir yıl sonra karara çıkıyor..

29.4.1993’de..

Anaasa Mahkemesi “İptaline” diyor..

Kanunların iptali, geriye yürümeyeceği için, atı alan Üsküdar’ı geçmiştir..

Kanunun iptali, Seyfi dede ekolünden olup müsteşarlık koltuğuna oturan kişinin konumunu değiştirmez..

Ama ilginçtir..

29 Nisan 1993’de verilen Anayasa Mahkemesi’nin kararının gerekçesi, bir yıl, hatta iki yıl, hatta 2,5 yıl açıklanmıyor..

Tâ ki, Yusuf Kenan Doğan müsteşarlıktan alınmak istenince..

Anayasa Mahkemesi, alelacele iptal gerekçesini Resmi Gazete’de yayınlatır..

Tarih, 17.10.1995’tir..

Böylece..

Yusuf Kenan Doğan isimli müsteşarı değiştirmek isteyen DYP’liler, Seyfi dede ekolünden birisini müsteşarlıktan almak isteyenler.

Seyfi dedeye dava takibi için vekaletname de çıkarmış olan Süleyman Demirel’den onay almak zorunda kalıyor.

Onay alamazsa, müsteşarı değiştiremiyor.

Yani özet şu:

Turgut Özal Cumhurbaşkanı iken, müsteşarın değiştirilmesinde Cumhurbaşkanı onayına gerek yok dediler..

İstediklerini müsteşar yaptılar..

Sonra..

Yeni gelen bakan, o müsteşarı değiştirmek istediğinde..

2,5 yıl önce verilen iptal kararını önüne koyup, “Cumhurbaşkanının (O tarihte Süleyman Demirel) onayı olmadan, müsteşarı değiştiremezsin” dediler..

Hukuku bu kadar paspas ettiler..

Bu kadar alçakça işlere imza attılar..

Karar verip, gerekçesini yıllarca yazdırmadılar..

Sonra, işlerine geldiği için, gerekçeyi bir haftada yazdırıp, Resmi Gazete’de yayınlatıp, onun da üzerinden menfaat devşirdiler..

Şimdi o güruh..

Kalkmış, Yüksek Seçim Kurulu kararının gerekçesini niye açıkladı-açıklamadı tartışması yapıyor..

Alın işte..

YSK, usul kanunlarında, diğer mahkemeler için getirilmiş olan 15 günlük süre daha dolmadan..

Dün itibari ile gerekçeli kararını hazırladı..

Çoğunluk üyeleri açısından söylüyorum..

200 sayfalık gerekçelerini hazırlayıp, bitirdiler..

“İstemezük”çüler memnun oldular mı?

Ne gezer?

Düne kadar, “YSK toplantısında, seçimin yenilenmesi yönünde oy kullanan 7 üye, müzakerede tek kelime etmemiş. Muhalif olan 4 üye konuşmuş” diyerek, seçimin yenilenmesini isteyenlerin aslında bir gerekçeleri olmadığını, emirle hareket ettiğini iddia edenler..

Şimdi..

“Ohaa.. Bu ne ya.. 200 sayfalık gerekçe mi olur? Kitap mı yazıyorsunuz, karar gerekçesi mi?” demeye başladılar..

Durun beyler, durun.

Daha bu, iyi günleriniz..

O “200 sayfalık” gerekçe açıklanıp, her bir gerekçe yüzünüze tokat gibi yapıştıkça..

Kaçacak delik arayacaksınız..

Ama bunlarda utanma yok..

“Ha ha.. Anladık, uzun tutuyorsunuz ki, karambole gelsin” diye, uzun gerekçeye de itiraz etmeyi sürdürüyorlar..

Evet, seçimde hırsızlık olduğunu belirten 7 üye, dün sabah itibari ile gerekçelerini yazdılar.. Bitirdiler.

Peki..

Seçimde “hırsızlık yok” diyen 4 üyenin gerekçesi nerede?

Kızılca kıyamet kopuyordu..

“Kardeşim, bunlar gerekçelerini bilmeden mi kararlarını verdiler. ‘Seçimin yenilenmesine’ diye karar açıkladılar ama. Bir haftadır, 10 gündür, gerekçesini yazamadılar..” diyorlardı..

Şimdi dün itibari ile..

Seçimin yenilenmesi yönünde oy kullananlar, gerekçelerini bitirdiler..

Ama bakıyoruz, toplantı sırasında uzun uzun konuştukları, bilgili oldukları, haklı oldukları, çoğunluk üyelerini “konuşamaz” hale getirdikleri iddia edilen 4 muhalif üye, henüz gerekçelerini tamamlamamışlar..

“Biz biraz daha çalışalım” deyip..

Dün itibari ile gerekçelerin açıklanmasına yönelik kamuoyunun beklentisinin önünü tıkamışlar..

Bakalım, bugüne yetiştirebilecekler mi?

Kısa karar açıklandığı 6 Mayıs günü..

Muhalif olanlar da, gerekçelerini yazmaya başlayabilirlerdi..

Anlaşılan, başlamamışlar..

Denilebilir ki, “Çoğunluğun ne dediğine bakacaklar, sonra muhalif olmanın gerekçesini açıklayacaklar!”

İyi de bey abiler..

Muhalifler, kararlarını verirlerken, çoğunluğu dinlemediler ki..

Çoğunluktaki üyeler, hani hiç konuşmamışlardı ya..

Konuşmadıklarına göre..

Muhalifler, neye muhalif kaldılar?

Yoksa.. Neye muhalif olduklarını bilmeden mi oy kullandılar?

Öyle gibi görünüyor..

Tıpkı…

İsminin önünde prof etiketi olan hukukçular..

“YSK, gerekçesini açıklamadan seçime gidilecek. Bekleyin göreceksiniz” diye, insanları iddialaşmaya koyuluyorlardı..

Şimdi YSK gerekçesini hazırladı..

Muhalifler bekleniyor..

Ama hiç kimse, ne o profesörün rektörü, ne YÖK’teki bir yetkili, o prof’a sormuyor: “Sen şaklaban mısın, öğretim üyesi misin? Üç gün önce, ‘Gerekçe açıklanmayacak’ dedin. Gerekçe açıklandı, kısacık bir özür bile dilemedin!”

Sahi, o prof ve benzerleri..

Akşamdan kalma kafa ile.. “YSK’da yedek üyelerin sayesinde iptal kararı alındı. Yedek üyeler katılmasaydı, seçim iptal olmuyordu” yalanını da atmadılar mı?

Attılar.

Gerçek tam tersi çıktı mı? Çıktı.

Rektör veya YÖK’ten bir yetkili, o hukuk profesörüne sordu mu, “Sen kasap mısın, hukuk profesörü mü? Yedek üyeler ne oy kullandığını bilmiyorsan, işkembeden ne sallıyorsun?”

Dün sorulmadı.. Bugünden sonra da, bu yalanların hesabı sorulmayacak..

Yine iş, millete düşüyor..

23 Haziran’da okkalı bir tokadı, profesörü ile rektörü ile YÖK’ü ile.. Hepsine birden vuracak..

Binali Yıldırım’ı seçip, hepsinin defterini dürecek..

Beklentim bu!

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
436 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...