logo

11 Mayıs 2019

Bir kere de aynaya bak


Hakan Albayrak
h.albayrak@gmail.com

REFAHYOL hükümeti “post modern darbe” ile devrilirken darbecileri hararetle alkışlıyordun.

Refah Partisi’nin Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılmasını, başta Necmeddin Erbakan olmak üzere birçok siyasetçinin siyasetten men edilmesini, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir şiir yüzünden başkanlıktan azledilip hapse tıkılmasını da hararetle alkışladın.

Başörtülü üniversite öğrencilerinin eğitim hakkının gasp edilmesini, bu zulmü barışçıl eylemlerle protesto etmekten başka suçu (!) olmayan birçok kişinin tutuklanmasını da…

Başörtülü diye Merve Kavakçı’nın TBMM’den kovulmasını da…

Refah Partisi’nin yerine kurulan Fazilet Partisi’nin kapatılmasını ve yine birçok siyasetçinin siyasetten men edilmesini de…

Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesini engellemeye yönelik “367” tezgâhını ve genelkurmay muhtırasını da…

Üniversitelerdeki başörtüsü yasağını sona erdirmeye matuf kanunun Anayasa Mahkemesi’nce iptalini de…

AK Parti’ye açılan kapatma davasını da…

AK Parti ile beraber “Fethullahçılar”a da diş biliyor ve onlarla işbirliği içinde olmasından ötürü AK Parti’ye biraz daha diş biliyordun; ama AK Parti’ye cephe aldıklarında onları da hararetle alkışladın ve yolsuzlukla mücadele kılıfı altında devlete ve sivil topluma komplo kurdukları aşikâr olduğu halde -muarız veya potansiyel muarız olarak gördükleri binlerce siyasetçi, akademisyen, iş adamı, gazeteci, yazar ve sivil toplum örgütü mensubunu terörist diye damgalayıp tutuklamaya hazırlandıklarına dair belgeler de ortaya çıktığı halde- 17-25 Aralık sürecinde FETÖ’nün tetikçiliğini yaptın.

15 Temmuz darbe girişimini alkışlamaktan da geri durmadın.

Zaten yol boyunca ‘Ordu göreve!’ deyip durmuştun.

***

Sen geçmişte benim camiama -demokrasi, temel hak ve hürriyetler, hukuk devleti prensibi amansızca çiğnenerek- haksızlık edilmesini destekledin diye, ben bugün senin camiana veya camiandan birilerine haksızlık edilmesini destekleyecek değilim.

Tweet’lerine bakıyorum, KARAR’ın internet sitesinde yazılarımın altına yazdığın yorumlara bakıyorum, hak-hukuk-adalet söylemlerinin bastıramadığı ‘Bir gün alayınızın canına okuyacağız’ tavrına bakıyorum ve geçmişteki şartlara dönülse yine eskisi gibi davranacağını zannediyorum; fakat bu zannım dahî haksızlık karşısında senin yanında durmaktan alıkoymaz beni.

‘Bizimki’ diye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’nin yanlışlarını savunmam, ‘öteki’ diye senin camiana veya camiandan kimselere yanlış yapılmasını hoş görmem.

Kayıtsız şartsız böyle bu.

Dikkate almanı dilediğim, almasan da ‘Canın sağ olsun’ diyeceğim bir istirhamım var sadece; demokrasi havarisi imişsin -hem de öteden beri öyle imişsin- gibi pozlara girmeyi ve Türkiye eskiden demokrasi / insan hakları / hukuk devleti şampiyonuymuş da AK Parti gelince o işler bozulmuş gibi davranmayı bırak lütfen.

O işler zaten bozuktu, hem de fena halde bozuktu; AK Parti gelince düzelmeye başladı; düzeldikçe sen hop oturup hop kalktın, tekrar bozulsun diye uğraştın veya uğraşanları destekledin; AK Parti onca antidemokratik meydan okumaya rağmen o işleri düzeltme azmini uzun müddet korudu (“Ergenekon”da kantarın topuzunu kaçırması veya kaçıranlara göz yumması hariç) ama 17-25 Aralık ve 15 Temmuz derken Erdoğan sonunda çareyi güzergâh değiştirmekte gördü ve o işler yine bozuldu; gözün aydın!

Zeytinyağı gibi üste çıkarak “Gelinen noktada senin de payın var. Özeleştirini ver!” deyip duruyorsun ya; gelinen noktadaki senin payından ve senin özeleştirinden ne haber?

***

HAMİŞ:

Erdoğan’ın -dolayısıyla AK Parti’nin- geçirdiği değişim ve bu değişimle ilgili sorunlar tabii ki sadece yukarıda mezkûr gelişmelerin tesirlerinden yahut neticelerinden ibaret değil. Peki, onlardan mütevellit olan sorunları makul mü karşılayalım? Hayır. TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun sorularına verdiği cevaplarda (Ocak 2017), darbecilerle / teröristlerle kararlı bir mücadelenin gereğini vurgulamakla beraber, bu mücadele adına -veya bu mücadele vesilesiyle- özgürlükçü anlayıştan sapmanın yanlışlığını da önemle belirten Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi: “Dünyada otoriter ve popülist eğilimlere yöneliş bizi yanıltmamalıdır. Aslında tam da böylesi bir dönemde kendi hür iradesine malik, onurlu ve başı dik insanların yaşadığı bir ülke inşa etmek başlı başına bir farklılık ve çekim alanı oluşturur.”

(KARAR)

Etiketler:
Share
352 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...