logo

03 Nisan 2019

Sükunete ve itidale ihtiyaç var


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Uzun bir seçim maratonunun ardından sandıkta milletin iradesi tecelli etti ve bütün siyasi partiler milletin teveccühü istikametinde ve de aldıkları oy oranında belediye başkanlıklarını elde ettiler. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de partilerin kayıplarının ve kazançlarının olması doğaldır.

Sonuç itibariyle bu demokratik bir yarış… Önemli olan milletin sandıkta ortaya koyduğu tercihi bütün partilerin sükunetle ve itidalle karşılamasıdır. Bu açıdan bakıldığında, aslında bütün siyasi partilerin seçim sonuçlarını siyasi bir olgunluk içinde değerlendirdiğini söyleyebiliriz. Sonuçların büyük ölçüde açıklanmasından sonra gerek cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Binali Yıldırım’ın, gerekse CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu’nun değerlendirmeleri kelimenin tam anlamıyla centilmenlik sınırları ve demokratik nezaket içinde gerçekleşmiştir.

Ancak İstanbul’da Millet İttifakının adayı Ekrem İmamoğlu’nun yarışı önce tamamlaması ve resmi olmayan sonuçlara göre seçimi kazanması siyasi atmosferi biraz gerginleştirdi. Maalesef, özellikle İstanbul yarışının bitmesine çok az bir zaman kala veri girişinin yapılmaması ve bu sürecin uzaması tedirgin edici olmuştur. Neyse ki YSK 1 Nisan sabahı devreye girdi ve atmosferi sükunete kavuşturdu.

Bütün bu sürecin sonunda şimdi AK Parti, kendince haklı olduğuna inandığı gerekçelerle sonuçlara itiraz etmiş bulunuyor. Elbette bütün siyasi partiler gibi AK Parti de sonuçlara itiraz edebilir ve bunda yadırganacak bir durum yok. Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki, bu itirazla birlikte toplumda “AK Parti İstanbul’u vermek istemiyor ve ne pahasına olursa olsun geri almak istiyor” şeklinde oluşan hava tedirgin edicidir. Bu konuda gerek Cumhur İttifakı’nın, gerekse Millet İttifakı’nın son derece duyarlı ve itidalli davranmalarına şiddetle ihtiyaç vardır.

Zira zihinleri bulandıracak bir atmosferin oluşması hem İstanbul’da oy veren 9 milyon insanın vicdanını yaralar, hem de sandıkta tecelli eden milletin iradesine gölge düşürür. Açıkçası ben AK Parti dahil, bütün siyasi partilerimizin bu konuda aynı hassasiyet içinde oldukları kanaatindeyim. Şunu da açıkça ifade etmeliyim ki, siyasi tarihimizde iktidarlar ve partiler bağlamında zaman zaman bir takım hatalar, sıkıntılar yaşanmış olmasına rağmen, her zaman övünebileceğimiz tek özelliğimiz şaibesiz seçim sonuçlarıdır. Eğer bugün İstanbul seçimleri üzerinden bu özelliğimize gölge düşerse yazık olur…

Ayrıca seçim sonuçlarını dikkatle analiz ettiğimizde, hiçbir siyasi partinin üzülmesini gerektirecek bir tablonun ortaya çıkmadığını rahatlıkla görebiliriz. AK Parti elinde bulunan Ankara, İstanbul ve Antalya gibi büyükşehirleri kaybetmekle birlikte Türkiye genelindeki oylarını muhafaza etmiş, hatta farklı bir değerlendirmeye göre arttırmıştır bile… Unutmayalım ki, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen elde edilen bu sonuç bir başarısızlık göstergesi değildir.

Hal böyleyken eğer İstanbul üzerinden seçimlerle ilgili bir şaibe algısı oluşturulursa, bu durum Türkiye’nin demokratik görünürlüğüne de, dünyadaki saygınlığına da zarar verir.

Seçim sürecindeki söylem kirliliğinden, kutuplaşma görüntüsünden çok yorulduk. Artık bütün bir toplum olarak huzur istiyoruz, bir an önce bu seçim atmosferinden çıkıp ülkenin ekonomik sorunlarına odaklanmak zorundayız. Zira seçim dolayısıyla pek çok sorunu öteledik ve o surunlar acilen çözüm bekliyor.

Esas itibariyle bu seçim iktidar değişimini sağlayacak bir seçim değildi, belediye başkanlarımızı seçtik ve süreç tamamlandı. Mevcut iktidar dört buçuk yıl daha memleketi yönetme yetkisine sahip olduğuna göre, milletin zihnini bulandıracak yeni süreçler icat etmek yerine işimize bakalım, memleket için hayırlı olan da budur.

(KARAR)

Etiketler:
Share
371 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...