logo

Cem Uzan hortumluyor, Soner Yalçın zafer kazandırıyor!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Hemen her gün yolsuzluk iddialı haberler yapıyorlar..

Kamu mallarının israf edilmesini eleştiriyorlarmış gibi, görüntü veriyorlar..

“Otoyollara niye o kadar ödeme yaptık?.. Köprülere ne gerek vardı?.. Milletin parasını harcamasaydık” diye, siyasi iktidara bir yandan çamur atıyorlar, bir yandan da iktidarın müteahhitleri haksız şekilde zenginleştirdiği iftiralarına imza atıyorlar..

Kendi işinde gücünde olan saf vatandaşımız nereden bilsin..

Nasıl dikkat etsin..

Bunların gerçek yüzlerini nasıl görsün..

Bunların aslında dertlerinin, kamu malı olmadığını.. Kamu imkanlarının çarçur edilmesi ile ilgili bir dertleri olmadığını..

Milletin malının çalınması diye bir dertleri olmadığını, nereden bilsinler..

Onların dertleri..

Milletin malını çaldırmamak için azami gayret gösteren iktidarı devirip, yerine hırsızlıklara seyirci olacak bir iktidarı getirmektir..

“Edebiyat yapma.. Somuta gel” diyecekler için..

Hemen konuya giriyorum..

Bu ülkede, bir zamanlar, “Koç, Sabancı, Uzan” denilirdi..

Koç ve Sabancı ailelerinden sonra, en büyük holdingin Uzan ailesine ait olduğu belirtilirdi..

AK Parti’nin iktidar olması ile birlikte, anlaşıldı ki..

Üçüncü büyük holding, çalarak, gaspederek kurulmuş bir sömürü çarkı..

Sahte hazine bonosu satmak onlarda..

Çift defter metodu ile, vergi kaçırmak onlarda..

Offshore hesaplarında oynamalarla vatandaşın parasının üzerine çökmek bunlarda..

Say, sayabildiğin kadarı ile..

Bütün sahtekarlıklar bunlarda..

Bu sahtekarlıkların üstünü örtmek için de..

Medya işine girmişler..

Bir yanda televizyonları ile..

Bir yanda gazeteleri ile..

Gazetecileri işçi olarak çalışıtırırken..

Kamuoyunu da, hırsızlıklarını örtmek için yalan bilgilerle yönlendirmişler..

Bakın bugünlerdeki sözümona etkin gazetecilere..

Uğur Dündar da, bu hortumcu ailenin işçisidir..

Yılmaz Özdil de..

Saygı Öztürk de bunların hortumlarını örtbasta kullanılmıştır..

Fatih Çekirge de, bu soygunun basın bölümünde görev üstlenmiştir, Can Ataklı da.. Ornan Uğurluoğlu da.

Bunları niçin anlatıyorum?

Uzan’lar dün kamu imkanlarını hortumlarken kendisine medyada destek bulurken, bugün Uzan ailesinden, hortumladığı paralar devlet tarafından tahsil edilmek istendiğinde yine medyanın takoz görevi görmesinden dolayı..

Cem Uzan, İmarbank’taki hortum sebebi ile Türkiye’de yargılandı..

18 yıl hapis cezasına çarptırıldı..

Çalınan paraların da tahsiline karar verildi..

Karar kesinleşti.

TMSF şimdi bu kararın, Cem Uzan’ın parasının olma ihtimali bulunan AB ülkelerinde tenfizini sağlayarak, tahsilatı yapmak istiyor..

Bu kapsamda Fransa’da açılan bir dava, ilk aşamada kabul görmemiş..

“Cem Uzan hortumcu değildir” gerekçesi ile değil..

“Cem Uzan, kamu malına el uzatmamıştır” gerekçesi ile değil..

Ya hangi gerekçe ile?

Usûli bir gerekçe..

Daha sonra düzeltilebilinecek..

Veya, temyiz üzerine, önemsiz denilerek gözardı edilebilinecek bir gerekçe..

Neymiş o?

“Cem Uzan hakkında soruşturmayı yürüten savcı ile, yargılamayı yapan yerel mahkemenin üç kişilik heyetinde yer alan hakimlerden birisi evli imiş. Karı koca davaya bakmışlar” diye bir eleştiri ile, şimdilik Franısz mahkemesi, Cem Uzan aleyhindeki kararın infazından kaçınmış..

TMSF temyize gidiyor..

Büyük ihtimalle, bu karar da kaldırılacak..

Ama biz bu vesile ile..

Bu hırsızın Türk medyasında nasıl savunulduğunu gördük..

Hırsıza nasıl sahip çıkıldığını gördük..

18 yıl hapis cezasına mahkum olan ve Fransa’da kaçak yaşayan bir sahtekarın solcu geçinen, sosyalist geçinen, yolsuzluk edebiyatı yapanlar tarafından nasıl savunulduğunu görmüş olduk..

Karanlık odadan başlayalım..

Yerli olduklarını iddia ediyorlar.. Solculuk edebiyatı yapıyorlar ya..

Bir hırsızın şimdilik, üstelik usûli bir gerekçe ile lehine aldığı kararı, bakın nasıl haberleştiriyorlar:

“Uzan’dan 375 milyon euroluk zafer.”

Devamında da..

“Fransa’da Cem Uzan Türkiye’ye karşı bir davayı daha kazandı.” girişi ile, başlıklarını perçinliyorlar..

Böylece neyi ispatlıyorlar?

Devletin malına el uzatanlarla mücadele etmediklerini..

Milletin parasını çalanlarla hiçbir kavgaları olmadığını..

Tam aksine..

Hırsız kendilerinden ise..

Ona sahip çıktıklarını..

Hırsızlık malının, o sahtekarlarda kalması için, medyada üzerlerine ne görev düşerse, onu yapacaklarını ispatlıyorlar..

Yoksa.

Sorgularlardı..

Benim yaptığım gibi, araştırırlardı.

Cem Uzan lehine bir karar verilmiş ise, bu kararın temyizi var mı diye bakarlardı..

Kararın gerekçesini incelerlerdi..

Türkiye’nin verdiği kararı soruştururlardı..

“Türkiye, Cem Uzan’ı haksız yere mi mahkum etmiş” diye inceleme yaparlardı..

Yapmışlar mı?

Hayır..

Bir başka medya organı..

Cumhuriyet..

Karanlık oda kadar açıktan safını belli etmemiş ama..

“Cem Uzan, Türkiye’ye karşı bir davayı daha kazandı” diyerek, ardından da hortumcunun avukatını konuşturarak, olaya Türkiye açısından değil, hırsızın penceresinden baktığını ispatlamış..

Bir başka medya organı..

Kendilerini sosyalist, komünist gösteriyorlar. Emekçiden yana, patronlara karşı olarak tanıtım yapıyorlar.

Sol Haber internet sitesi..

Onlar da, “Cem Uzan Türkiye’ye karşı bir davayı daha kazandı” başlığını atarak, saflarının, devletin parasını çalanlardan yana olduğunu ispatlıyorlar.

Yoksa, hortumcunun lehine verilen kararı, nasıl “kazanma” olarak yorumlayabilirler ki?

Fransız avukatın açıklamasını, Türkiye aleyhine şantaj amaçlı beyanını, nasıl kullanabilirler ki?

Sözün kısası..

Apaçık hırsızlık yapanları böylesine savunan medya organlarını, fişleyin.

Fişleyin ve onlardan yolsuzluk haberi okumayın.

Çünkü onlar..

Hırsızlara karşı değil. Hırsızlardan yanadırlar.

Ve onlar.. Hırsızlık yapıldığında değil, hırsızlık yapılamadığında rahatsız olurlar..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
323 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...